Yetkili Olmayanın Girmesi Tehlikeli Ve Yasaktır!
Büyük bir elektrik kesintisi olmuş, alelacele ortağını aramıştı. Ortağı Tolga, ona birazdan yola çıkacağını söylemiş, sorumlu teknik personeli de haberdar etmesini isteyerek telefonu kapatmıştı.
Büyük bir elektrik kesintisi olmuş, alelacele ortağını aramıştı. Ortağı Tolga, ona birazdan yola çıkacağını söylemiş, sorumlu teknik personeli de haberdar etmesini isteyerek telefonu kapatmıştı.
Yaz tatiline girecekleri o gün, meraklı gözlerle etrafı izliyordu. Haziran ayında, bardaktan boşalırcasına yağan yağmur yerini hafif bir güneşe bırakmış ve çıkan gökkuşağı ile gökyüzü taçlanmıştı. Sınıfta tebessümlü yüzler, derslerde birbiriyle tatlı tatlı atışan arkadaşlarının birden yan yana olmaları, dargınlıkların bitmesi, dönem değerlendirmeleri, öğretmenlerinin süre sonu ikramları, heyecanlı bekleyişler ve kapanış. Mete, bir yandan zorlu geçen bir dönemin yorgunluğundayken, diğer yandan da zihninde dönen ‘tatilde neler yapabilirim’ sorularının cevaplarını arıyordu.
Güneşin soğuk havaya rağmen ışıldayarak insana keyif verdiği, sonbahardan kalma bir Cumartesi günüydü. Yemek masasından kendini zorlayarak kalktı sonunda. Kendini biraz yorgun hissetmişti Füsun… Demlediği çayı birlikte içelim, hem de biraz soluklanalım diye oturmuşlardı kız kardeşiyle. Öncesinde de biraz temizlik yapmışlardı.
Bir hafta sonu nöbetiydi... Ortalık ne kadar sakindi. Hafta içi mesaisinin hengamesi yoktu. Aksine, koşturmacadan ziyade sakin hareketler, hararetli konuşmalar yerine derdini düzgünce anlatma fırsatları vardı. Kimler gelmiş, gitmişti. Sakince hepsini hallettikten sonra müdür beyin yanına geçti. Kapının önünde, açık havada oturuyorlardı. Günlerden sonra mis gibi bir hava ve kış ortasında sıcacık güneş ile yüzler gülüyordu.
“Yaşasın kış geliyor, hava kar kokuyor…”
Kimimizin hiç anlayamayacağı bir cümle bu.
Nasıl yani? Havanın kokması da ne demek?
Başını otobüsün camına yaslamış, yorgunluktan morarmış gözleri kapanmak üzereydi. Etraf birden aydınlandı ve hışırtıya benzer bir ses duydu. İstanbul Turizmin sayın yolcuları 30 dk ihtiyaç molası... “Günler sonra tam da uyuyacaktım!” diyerek içinden söylendi. Otobüsteki bazı yolcular da benzer duyguda olacaklardı ki yanından uflayarak geçip gidiyorlardı.
Saçları beyazlamış olmasına rağmen pırıl pırıldı. Ay gibi parlardı yüzü de beyaz saçları da. Cildinin beyazlığı hiç gitmemişti. Tam bir pamuk babaanneydi. Onu hep tebessümü ile hatırlıyordu. Zaten gülmezken, tebessüm etmezken bile güler gibiydi. Çünkü onun tebessümü gözünün içine yansımıştı artık.
Ne denirdi mesela; zor günde olana, acısı büyük olana ya da mutluluktan havalara uçana?
Alması gereken tedbirlerden mi bahsedilmeliydi yoksa gelecekte olacaklardan mı?
Zarif incecik porseleniyle küçük bir tablo gibiydi el boyama fincanı. Ananesinden hatıra kalmıştı. Minik kadife pufunu ayaklarının altına doğru çekti. Bol köpüklü kahvesinden bir yudum aldı ve pencereden dışarıya baktı.
Bir Çarşamba sabahına uyandı Aylin… Yatağın içindeyken, günün işlerini şöyle bir zihninden geçirip, küçük bir planlama yaptı. Kahvaltısını yaptıktan sonra, buzdolabının kapağını tekrar açtı. Evde pek bir şey kalmamıştı. Bugün semt pazarının kurulduğu gündü, meşhur Çarşamba Pazarı..
Siyah ve beyazın uyumunun güzelliğinin ispatı olan saksağanların sesleriyle uyanırdı genellikle... Hızlıca eşofmanını giyip, yemyeşil doğanın içinde, çınar ağaçlarının gölgesinde, dingin bir havada sabah yürüyüşü yapmadan işe gitmezdi. Yürüyüş sonrası eve gelip, eşine kahvaltı hazırlardı, tabii ayva reçeli de mutlaka olurdu o sofrada. Omletli, güzel bir kahvaltı yaparlardı birlikte. Sabah sohbetleri kahveyle sonlanırdı…
“Ohh! Miss gibi…” dedi. Bayılırdı nergislere... Nergis kokusunu o kadar çok severdi ki her yıl kış gelince, evini işini bu güzel kokuyla donatmak için sabırsızlanırdı. Arada burnuna nergis kokusu gelirdi, yüzü gülerdi o kokuyu hissedince. Arkadaşları bilirdi ki kış geldiğinde bizimkine alınacak en güzel hediye nergislerdi. Nergis al ona ve otur çocuk gibi sevincini izle. Nasıl da mutlu olurdu.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim Bu hayatta her insan mutlu ve başarılı olmak ister… Bunun için, Sevdiği insan...