DOYMAYAN DELİK

 




DOYMAYAN DELİK

Dediklerinin aksine yedikçe yiyesi geliyordu, içtikçe içesi, aldıkça alası. ”Hah tamam oldu.” dediği bir an bile olmadı. Hep bir eksiklik vardı ve onu tamamlamak ile geçirilen zamanlar. Hiç bir kahvenin tadı kokusu gibi değildi. Hiç bir eğlence düşündeki gibi değildi. Hep azdı işte ve hep daha fazlası ile doyurulmaya çalışılan koca bir delik vardı içinde. Ve sanki her konulanla daha da esneyen bir delik. Her konulanla boşluğu daha da artan!

”Tüm bunları idare etmek de ayrı bir çaba. Yerleştir, kombinle, onar, eskidi at, yerine yenileri. Ne bitmez ne beyhude bir çaba. Bunun için gelmiş olamam bu dünyaya. Sadece daha iyilerini almak, kombinlemek, saklamak, istiflemek, atmak. Bundan ibaret olamaz hayat.” diye düşündü her geçen gün içinde artan mutsuzlukla.

Ne fark eder ki 2 dakika sonra dönecekti yine aynı sarmala. Devir böyleydi. Sanki içinde 2 ayrı insan kıyasıya tartışıyordu.

”Emin misin?” diyordu birisi. ”Az önce tuvalette ağlandın ya tükenmişlik duygusu ile.”

”Ne istiyorsun? Bırakıp da sokaklarda dileneyim mi? Ezik mı olayım? Annem gibi dikiş nakış kursuna da gideyim istersen. Bu dünyanın düzeni bu. Eli yüzü düzgün, bakımlı olman gerekli kabul görmen için. Her şey emekle oluyor.” diyordu başka bir ses.


”Peki ne zaman yaşayacaksın?” diye soruyordu beri ki. ”Ne zaman bitecek ve sakin kalacağım? 70 yaşında artık belim tutmazken mi? Ne zaman bileceğim kim olduğumu ve aslında nasıl mutlu olacağımı?”Zeynep içinde tartışadursun bir çoğumuz gibi durumu değiştirecek bir adım atamayacak belki de.

Çünkü insanın nefsi şımarık bir çocuk gibidir. İstediklerine ulaştıkça memnun olmadığı gibi hep daha fazlasını ister. Hepimiz alışveriş veriş merkezlerinde görmüşüzdür istediği oyuncak için yerlerde tepinen o çocuğu. Tüm alışveriş merkezini ayağa kaldırmıştır çığlıklarıyla. Anne baba çaresiz bir şekilde artık kendisine zarar vermesin diye uğraşıyordur. Baba sırf sussun diye o oyuncağı almıştır ama çocuk bir kere krize girmiştir. Alınan oyuncağı alıp yere atıp kırar bu defa. Ağlamaktan katılmaya devam eder ama. Anne üzerine artı bir istediğini daha alır ve sonra bir sürü vaatler verir. ”Tamam söz sana o çok istediğin akülü arabayı da alacağım, hafta sonu da söz lunaparka götüreceğim, sen şimdi bunu al hadi ağlama anneciğim, ben sana sonra daha güzellerini alacağım”... Peki lunaparka gidince durum değişecek mi? Orada da başka başka şeyler için ağlamalar, tepinmeler sonrasında yine verilen büyük sözler ve doymayan o kocaman delik...


Peki bunun bir sonu yok mu?

İnsan isteklerini doyurmaya çalıştıkça o hep daha fazlasını isteyecek ve daha fazlası için ağlayıp duracak.

İnsanoğlu yanılır ve deneme yanılma ile bulacağını zanneder. İnsanoğlu yanılır ve imkanını arttırarak doyacağını zanneder. Oysa her hareketin başarısı aksinden sakınmaktan gelir. Ona her istediğini alarak değil aşırı ve gereksiz isteklerine hayır, demeye başlamakla değişecek her şey aslında. Bunu yapabilmek için de önce bu isteklerini arttıran kişilerden ve ortamlardan uzak durmak gerekir.

İnsan kendisi ne istiyor, neye ihtiyacı var, buna bakmalı? Sırf herkes alıyor, diye almak istemek; herkes giyiyor, diye giymek istemek; herkes gidiyor, diye gitmek ve istemek o şımarık çocuğu susturmaya çalışmaktan başka bir şey değil. Hep daha fazlasını yapan, daha fazlasını alan birileri olacak. Bir sınırı bir sonu yok bunun. Bu istekleri karşılama çabası  o doymayan deliği doldurmaya çalışmaktan başka bir şey olmuyor. O da doymacağına göre o zaman bu koşturmaca nereye...




***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***




38 yorum:

  1. O zaman bu soluksuz koşturmaca nereye? Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Hakkaten hayat boyu doyurmaya çalışılan bir delik var ve ömür gelip geçiyor. Nasıl bir illüzyonda ise insanoğlu hep aynı yöntemi uyguluyor..

    YanıtlaSil
  3. “İnsanın nefsi şımarık bir çocuk gibidir…” Şımarık bir çocuğa baktıkça nefsinin tepkilerini görebilir insan ve nefsini eğitmek için şımarık çocuğu eğitmenin stratejilerini bilmeli. Doyum imkanı arttırarak mı yoksa doyum becerisini arttırarak mı oluşur?
    Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş, hem çocuklarımızı hem nefislerimizi terbiye etmek adına ;)

    YanıtlaSil
  4. Halbuki çözüm zıttında gizliydi, insan sadeleşerek daha mutlu olabilirdi... Biz aldıkça nasıl da deliklerimiz büyüdükçe büyüyor... elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  5. Doymayanı doyurma çabasına dönebiliyor tüm hayat koşturmacamız. Bilinçli hamle yapabilmek için hep durup kimlerle koştuğumuza ve nereye koştuğumuza bakmamız gerekiyor.

    YanıtlaSil
  6. İnsanın ancak sakınarak kendini toparlayabilmesi ne kadar doğru bir yaklaşım.. elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Kara delik...delilik.. Fark edeni vezir, edemeyeni rezil eden doymayan nefis...

    YanıtlaSil
  8. ''İnsanoğlu yanılır ve imkanını arttırarak doyacağını zanneder'' ne güzel tespit...teşekkürler

    YanıtlaSil
  9. Emeklerinize sağlık, doymayan nefis doymayan delik... Çok anlamlı bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  10. aynı fareleri koydukları kafes gibi dönen bir çark koşan bir fare nereye gittiğini bilmiyor çünkü gitmiyor olduğu yerde ama koşuyor ne için koştuğunu bilmeden insan ve kendini akıllı sanıyor ne yazık... emeğinize sağlık durup düşünmemize vesile oldu .

    YanıtlaSil
  11. Başkasına bakarak yaşamak. Olmadığın insan olmak. Bilmeden kendimize yaptığımız en büyük kötülük bu olsa gerek ..

    YanıtlaSil
  12. Hayatta önce kendi doymayan deliği kapatmak sonrada ilişkide olduğumuz insanların deliklerini kapatarak konforlu ve mutlu bir hayata ulaşmanın yolunu çok güzel anlatan bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  13. Ne yazık ki nefsini doyurmaya çalışanların aç kaldığı bir öyküdeyiz. Kaleminize sağlık…

    YanıtlaSil
  14. Her isteğini gerçekleştirdikce durmadan büyüyen delik ve akabinde gelen mutsuzluk... İsteğinin zittinda ihtiyacı olanı aldığında insanın kendisinde hayatında bir sakinlik hissiyatı oluşması ne güzel bir nimet... Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  15. Bu koşturma nereye? Ne kadar yanılıyor insan, tam ederek tam olacağını zannediyor. Ama yazıda ki gibi her tam etme çabamla delik daha da esniyor. Çok düşünülesi bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  16. Hiç bu açıdan bakmamıştım. Koşturduğum tüm güzellemeleri gerekli olarak görüyorum. Bundan sonra koşarak değil yürüyerek deneyeceğim 😊

    YanıtlaSil
  17. İnsanoğlu yanılır ve imkanını arttırarak doyacağını zanneder. Oysa her hareketin başarısı aksinden sakınmaktan gelir.
    Emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  18. İnsan ne istiyor neye ihtiyacı var, ne az sorduğumuz bir soru. Sadece doyacağını imkanlarına bağlayan ama hep daha fazla isteyip hep hep doymayan bir hayat içinde yaşamak! Emeğinize sağlık çok faydalı bir yazı

    YanıtlaSil
  19. İmkan artırmak ile doyum olmuyor. İnsanoğlunun nefsi sürekli istiyor ve bu isteklere doğru yere koymaz ise hiç bitmeyecek

    YanıtlaSil
  20. Emeğinize sağlık doymayan nefsi doyurmaya çalışmak ne büyük zulüm

    YanıtlaSil
  21. Keşke anlayabilmek keşke o çocuğun ağlamasına izin verebilsek ağlar ağlar susar bunu bilebilsek
    Emeğinize sağlık 💗

    YanıtlaSil
  22. ..."Çünkü insanın nefsi şımarık bir çocuk gibidir. İstediklerine ulaştıkça memnun olmadığı gibi hep daha fazlasını ister." Çok doğru ..İnsan imkanlar artıkça mutlu olacağını zannediyor .Temas etmedikçe daha çok istiyor..

    YanıtlaSil
  23. Doymaya çalıştıkça daha çok acıkmak, daha çok istemek ama hiç tatmin olamamak.Ne güzel anlatılmış.Kaleminize sağlık.HY

    YanıtlaSil
  24. Bence püf nokta; bu hayata sadece bunun için gelmediğimizi düşünmek ve gerçek cevabı bulmaya çalışmaktır. Bizleri var eden yüce Allah' olduğuna göre Onun vereceği karar bu hayatımızın anlam ve amacını belirleyecektir, insan bu hayata sadece Allah'a kulluk etmek için ve sınav olmak için gelmiştir, bu gerçekle yüzleşmeden ve bu gerçek üzerine bir hayat kurmadan asla huzurlu olamaz.

    YanıtlaSil
  25. Doymayan delik doyumsuz yaşam
    Ve asla doyuramayan ben
    Iman inanc ve tevekkül de olmasa
    Ne anlami kalirkı yaradılısın sebebinin

    Kaleminize yureginize saglik👍

    YanıtlaSil
  26. "Oysa her hareketin başarısı aksinden sakınmaktan gelir" ne kadar anlamlı! Oysa biz hep deneyip yanılacağımıza şahit olmayı seçmiştik.. Emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  27. Konforumuzu arttırarak daha mutlu ve daha rahat edeceğimiz yanılgısı ve bunun getirdiği tüketim çılgınlığı ama her tüketimin aslında benden götürmesi. Emeğinize sağlık hakikatten çok kıymetli bilgiler.

    YanıtlaSil
  28. Miktar arttıkça temas nasıl azalıyorsa, nefis de doyurdukça daha da doymayan bir deliğe hatta kara deliğe benziyor.
    Ne kadar sakınma olursa o kadar kaliteli bir yaşam stili oluyor insanın…
    Kaleminize sağlık hocam 🌸

    YanıtlaSil
  29. Günümüzün en büyük sorunlarından biri ne güzel anlatılmış. “Zamaninda bize yapmadılar ben çocuğumdan bir şey esirgemeyeceğim “diye diye x,y,z lafa beta kuşaklarını ellerimizle inşa ettik.

    YanıtlaSil
  30. Hakikaten bu koşuşturmaca nereye.. Hayatlarımızın farklı dönemlerinde bazı konularda bu deliğe düşebiliyoruz. Ve hep de çok güzel kılıflarımız da var. E almazsam olmaz ki, ihtiyaçtan gerçekten...

    YanıtlaSil
  31. Emeğinize yüreginize sağlık çok düşündürücü bir yazı bir video olmuş🌿💐

    YanıtlaSil
  32. Diyor ya hani insanoğlu nankördür diye…Biz birleye sahip olduğumuzda onunla yetinmeyip bir üst modelini istiyoruz.. Ve bu böyle gidiyor hakikaten bir sonu yok..Öyleyse nefis nasıl terbiye edilir? ;))
    Elinize sağlık…

    YanıtlaSil
  33. Kaleminize sağlık güzel bir yazı olmuş. Makaleyi okuyunca bir zamanlar bir yerde okuduğum yazı geldi: "Az, çoktan iyidir"
    Hakikaten azalmak, deliği doyurmaya çalışmaktan daha kolay...

    YanıtlaSil
  34. "Oysa her hareketin başarısı aksinden sakınmaktan gelir".. ne önemli bir detay..

    YanıtlaSil
  35. Emeğinize kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  36. Nurcan Küçüksöz01 Temmuz, 2024 10:08

    Öncelikle ellerinize sağlık, doğru soruları sormak insanı nasıl da geliştiriyor olgunlaştırıyor gerçekten şükür:) hepimizin geçtiğimiz süreçlerde oluşan durumlar ve oluşturulan konumlar. Gerçekten mutluluk psikolojisine geçebilmek için yaratılıştan getirdiğimiz açlığı deşifre edebilmek ve insanı Mutlu eden, mutsuz eden sebepleri ayrıştırmak, deneyimsellestirmek bir makaleyle de transfer edebilmek 🤍 yaşam sevincimizin artması ve yayılması daha ne olsun ki :) teşekkürler...

    YanıtlaSil
  37. Bu koşturmaca nereye....
    Bu sorunun cevabı o kadar önemli ki...
    Evet yaşamdan koparmayız... ama yaşam koşturmacasının içinde kaybolacak mıyız...
    Eğer o koşturmacanın bir amacı, amaca götüren tutarlı hedefleri varsa anlamlı... Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim Bu hayatta her insan mutlu ve başarılı olmak ister…  Bunun için, Sevdiği insan...