Nankörlük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nankörlük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

PARLAYAN TEZGÂH


 PARLAYAN TEZGÂH

Nevin mutfakta bulaşıkları toplarken bir taraftan da kendi kendine konuşuyordu. Tezgâhı on kere sildi söylendi, sildi söylendi.

- İyilik de yaramıyor bunlara, tabii bunlar başıma hep yaptığım iyiliklerden geldi . Tabiii…

-Yok yok  bundan sonra kimseye iyilik yok. Ne halleri varsa görsünler. En yakının ya en yakının bile seni anlamıyor. Nankör bunlar…

İlişkilerin de Kıvamı Var Mıdır?

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

İLİŞKİLERİN DE KIVAMI VAR MIDIR?

Gözlerini açtığında havanın soğuk olduğunu camın buğulanmasından anlamıştı Ezgi. Yeni bir gün ve yeni bir yolculuk demekti bu onun için. Telefonuna baktığında “yine mi?” dedi. Dün geç saatte gelen mesajı gördü, mesaj iş yerindeki Ayça’dan gelmişti. Ezgi küçük bir otelde çalışıyordu, mesajda da dolaplardan birinin arıza verdiğini ve otel müşterilerine kahvaltıda verilecek olan peynirlerin bozulduğu yazıyordu. Ezgi, bu duruma alışmıştı. Her problemde çözüm için başvurulan ilk adres kendisiydi. Durumu hızlıca organize eder ve çözüm üretirdi. Mutfak sorumlusu olmadığı halde bu soruna da mesajla geçici olarak bir çözüm üretmişti. Bu durum sadece mutfak için geçerli değildi.  Diğer bölümlerde de çoktan benzer durumlar yaşanmaya başlamıştı. Çünkü diğer insanlar Ezginin çözüm üretmesine hızlıca alışmışlardı. 

Saçımı Süpürge Ettim

Saçımı süpürge ettim…

Yapmasaydın, ben mi sana yap dedim”. Filiz’in zihninde sabahtan beri bu cümle dolanıyordu. Bir de “ben bunları hak edecek ne yaptım, onun için saçımı süpürge ettim” cümleleri. Ne çok üzülmüştü en yakın arkadaşından bunları duyunca. Ne çok yaptıklarını hatırlamıştı ona. Ama neden Esra unutuvermişti onca şeyi?

Öyle Olması Gerekmez Miydi?

İmkan

Öyle Olması Gerekmez Miydi?

İnsan…

Karşılaştığı her şeyi normalleştirmeye meyilli olan bir canlı… 

Bir de bu karşılaştığı şeyler ona çok kolay verilmişse, bunu standart zanneden insanoğlu, ne de nankördür… 

Kıvam

Kıvam
Kıvam
 


“Aaaaaa, ama ayıp ya! Bir haftadır size ne kadar su verdim. Hem, gece yağmur da yağdı, iyice sulandınız, doyup taştınız resmen. Şimdi neden boynunuzu eğdiniz bakayım?”