“Aaaaaa, ama ayıp ya! Bir haftadır size ne kadar su verdim. Hem, gece yağmur da yağdı, iyice sulandınız, doyup taştınız resmen. Şimdi neden boynunuzu eğdiniz bakayım?”
Bahçedeki çiçekleriyle konuşmaya öyle bir başlamıştı ki, duracak gibi görünmüyordu. Artık içine dert olmuştu. O güzelim güllerin, cam güzellerinin, leylakların pencerenin önünde içi geçmişti resmen.
“Neyi yanlış yapıyorum ki? Güneşse güneş, suysa su! Doğru düzgün bir çiçek bile açmadan çürüyüp gidiyorsunuz.”
Gerçekten de öyleydi. Çiçeklerine karşı çok ilgiliydi. Çiçek coşturanlar, gübreler, vitaminler…
“Yok yok, belli, ben bu çiçek bakma işinden anlamıyorum. Herkesin elinden çiçek tutmuyor sonuçta. Demek ki ben de o çiçek yetiştiremeyenlerden biriyim.”
Kendi kendine çaresizliğini kabullenmiş, yüzü düşmüş, ağlamaklı vaziyetteyken kapı çaldı.
“Ah tabii ya! Unutmuşum. Ayşegül'ü kahveye çağırmıştım, odur gelen...”
Kapıyı açtığında, tebessümüyle kapıda bekleyen arkadaşını gördü, ama içeri buyur ederken, üzgün hali Ayşegül'ün dikkatini çekmişti.
- Hayırdır Serpil, ne oldu, ne bu halin, neye üzüldün böyle?
- Ayşegülcüğüm, sen bana bakma kendimle derdim var. Bir çiçek yetiştirmeyi bile beceremiyorum. Yani en çok da şu zoruma gidiyor; o mıy mıy Saliha bile, otun birini çekiyor, bir saksının dibine dürtükleyince o ot çiçek açıyor. Onun elinde tutan çiçekleri bile, ben nasıl soldurup çürütüyorum bir türlü anlayamadım. Ne lazımsa fazla fazla veriyorum ama olmuyor işte.
Ayşegül tebessüm etti. Aslında problem, Serpil'in dediği gibi her şeyi fazla fazla yapmasıydı. Ama, Serpil'in yapısı genel olarak böyleydi zaten. Bir fincan tuz istensin, kavanozla verirdi. Çocuğu üşüsün, astronot gibi, kat kat giydirirdi. Bir arkadaşının derdi olsun, saatlerce dil döker, o da yetmez, akşam arayıp kontrol ederdi. ‘Biz görmedik’ deyip, çocuklarına envai çeşit oyuncak alırdı. Hatta çok kez kıymet bilmediklerinden yakınırdı. 2 lira borç isteyen akrabası olsun 5 lira çıkarır verir, misafirliğe hep elleri dolu gider, ev sahibinin neredeyse yemek yapmasına gerek kalmazdı. Eli açık olarak bilinirdi Serpil. Ama bu kadar fedakarlıklar yaptığı kişilerden olumlu geri dönüt alamayınca da üzülür, kızar, şikayet ederdi.
"Ne lazımsa fazla fazla veriyorum ama olmuyor işte!" Son cümlesi bu olunca, Ayşegül buradan konuya girebileceğini hissetti, sakince tebessüm etti. Serpil bunu fark edince; "Evet ne kadar komik değil mi? Çiçekleriyle kavga eden bir kadın oldum sonunda..." deyiverdi. Ayşegül arkadaşına biraz daha yaklaştı, elini eline koydu ve;
- Hayır Serpilciğim. Canım arkadaşım, şunu düşünüyordum; problem belki de fazla fazla veriyor olman olabilir mi?
- Nasıl yani? dedi Serpil. Anlayamamıştı. Elimden gelenin en iyisini yapıyorum işte daha ne yapayım?
- Evet ben de onu diyorum. Sen normalde de gözünü budaktan sakınmayan, üçü beşi aramayan, insan ilişkilerinde de, çiçeklerine de fazlaca kendinden veren birisin. Hatta, sırf bu nedenle çoğu kişinin sana karşı nankörleştiğini söylersin, hatırladın mı? Bu hayatta her şeyin bir kıvamı, istediği bir denge, olması gereken bir miktar var arkadaşım. Bunun azı da az, fazlası da fazla.
Mesela senin mozaik kekin çok güzel olur. Hepimiz bayıla bayıla yeriz. Bir kekin pişmesi için neye ihtiyaç var, bir fırın ısısına değil mi. Peki, ihtiyacı olan ısının azını verirsen, mesela 5 dakikada fırından çıkarırsan ne olur? Kek pişmez. Peki, ısıyı fazla verirsen veya yarım saat durması gereken keki 2,5 saat fırında tutarsan, yanar değil mi. Çiçeklerin mesela... Yeteri kadar su vermesen ne olur, kurur. Alabileceğinden fazla su verirsen, o zaman da çürür. Aynı bunun gibi.
Bu düşünceler Serpil’in aklına yatmıştı ama ilişkilerindeki bağlantıyı anlayamamıştı. Ayşegül ona da açıklık getirmeye çalıştı;
- İnsanlar kendisiyle hiç ilgilenmeyen insanlara çok yaklaşmazlar değil mi?Ama aynı zamanda, kendisine aşırı ilgi gösteren insanlardan da uzaklaşma eğiliminde olurlar.
Serpil arkadaşını onayladı;
- Evet ya ben onların iyiliğini düşünürken, geçip karşıma bir de, ‘çok üstüme geliyorsun’ demezler mi, sinir oluyorum.
Ayşegül devam etti;
- Bir diğer detay da, senin çocuğuna göstereceğin ilgiyle, yolda adres soracağın kişiye göstereceğin ilgi birbirinden farklı olur değil mi?
- E tabii ki! Yani biri yolda tanımadığım bir kişi ama diğeri benim evladım.
- İşte tam da bundan bahsediyorum. Herkesin, her ilişkinin, her mesafenin, her sürecin senden beklediği bir miktar var. Yani ona has kıvamı oluşturamazsak o zaman istediğimiz sonucu elde edemiyoruz.
Serpil'in zihninde güzel bir ışık daha yanmıştı;
- Demek ki o yüzden Fatih beni artık dinlemiyor. O kadar anlatıyorum, adam sanki duvarla konuşuyormuşum gibi, bir türlü tepki vermiyor. Ya Emre'ye ne demeli! Oyuncaksa oyuncak, özel hocaysa özel hoca, dershaneyse dershane ama şu okulu bir türlü sevdiremedim ben bu çocuğa.
Ayşegül rahatlamıştı. Arkadaşı, konuyu çok doğru bir yerden kavramıştı.
Neden olmasın? İnsan miktarı ayarlayamayınca istediği etkiyi oluşturamıyordu ki. Bir çiçek yetiştirmede kıvam ne kadar önemliyse; kek yaparken de, çocuk yetiştirirken de, eşiyle konuşurken de aynı derecede önemliydi aslında.
Serpil Ayşegül'e çok teşekkür etti. Ne güzel bir kahve molasıydı. Kırk yıllık hatırı olan kahveler galiba böyle olanlardı. Şimdi, hayatının diğer alanlarındaki kıvamı oturtma zamanıydı.
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Kıvamı tutturamadığımız için çürüttüğümüz onca ilişkinin çözümü dengeye gelmek ... kaleminize sağlık...🍃
YanıtlaSil🌷
YanıtlaSilKek ve ilişki arasındaki sır 😉
YanıtlaSilİlişkilerimizde de aynen sıkıntı bu. Kıvamı bir türlü tutturamıyoruz🫢
YanıtlaSilKıvam ayarlanabilse hayat daha kolay demek ki. Kıvamı güzel kahve bile daha lezzetli. Yazınız gibi. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilHer şey kıvamında güzel😊
YanıtlaSilKıvam… Yoğunluk. Nereye gerektiğinden fazla yoğunlaşıyorum. İşime mi? Eşime mi? Okula, derse, çocuğuma? Nereye yoğunlaşıyorsun orada bir arıza çıkmaya başlıyor çözülemez hale geliyor. Tam aksi oluyor. Ne güzel özetlemişsiniz. Ne güzel bir benzetme olmuş 🌸 teşekkürler
YanıtlaSilHayatta her şeyin bir kıvamı var, elbette ki ilişkilerde de. Hatırlattığınız için çok teşekkürler...
YanıtlaSilKıvamı ayarlayanlardan olabilmek umuduyla🌼elinize sağlık
YanıtlaSil🌸🌸✨✨✨✨✨✨
YanıtlaSilHayatın her alanında kıvamı ayarladığımızda problemlerin çoğu ortadan kalkar
YanıtlaSilHer şey kıvamında güzel hakikaten, çok güzel özetlemişsiniz bir bitki bakımından aile düzeni, insan ilişkilerine kadar..
YanıtlaSilDozu biraz artırınca nasılda düzen bozuluyor, tüm dengeler şaşıyor.
Ellerinize sağlık💐
hayatımızda kıvamı tutırmak ne kadarda zor
YanıtlaSilNe kadar güzel bir örnek çok samimi bir yazı olmuş 😊 kıvam her yerde
YanıtlaSilİnsan miktarı ayarlayamayınca istediği etkiyi oluşturamıyor.
YanıtlaSilÇok güzel teşekkürler kaleminize sağlık 🌺
Yaptığımız her işte, her davranışta, her kurduğumuz ilişki de "bunun kıvamı ne" diye düşünsek, formülünü öğrensek ne güzel olurudu...
YanıtlaSilKıvam denge sınırlar aşırılık
YanıtlaSilNerede sorun varsa kıvamı tekrar gözden geçirmek... Fazla mı geldim eksik mi kaldım?
YanıtlaSilHayatımızda bir çok alanda kıvamı oturtmak dileği ile, emeğinize sağlık
YanıtlaSilElinize sağlık 🌸
YanıtlaSilÇok doğru. Kıvam olmayınca hiç bir şey bir işe yaramıyor.
YanıtlaSilHayat dengeden ibarettir
YanıtlaSilKısa, öz, net
Her şey denge ile güzel
Ne kadar dengeli o kadar tam
Ne kadar dengeli o kadar güçlü
Ne kadar dengeli o kadar geniş vizyonlu
Ne kadar dengeli o kadar özgüvenli
Ne güzel anlatmışsınız 😇
Silİnsan her şeyden huzur ve fayda bulabilir. Yeter ki dengeli bir yaşam çabası olsun...
YanıtlaSilYaptığımız yemekte de kıvam önemli. Kahvede de… Çiçeğine verdiğin su miktarında da… Ve tabii ilişkilerimizde de… Görünür kıldığınız için teşekkürler 🌺
YanıtlaSilÇok güzeldi teşekkürler 🌸
YanıtlaSilKıvam ilişkilerimizde çok onemliymis
YanıtlaSilHayat, denge ve kıvam 🌸
YanıtlaSilAşırılaştığımızda, doğru yeri alabilmemiz için hayat bizi itekliyor... Bizler bazen fark edemiyor ve şikayet ediyoruz. Dilerim ki akıştaki işaretleri doğru algılayıp, dengede kalmayı başarabilelim.
Ah bu dozunu ayarlayamadığımız fazlalıklarımız. Adını sevgi sandığımız, fedakarlık, iyilik sanıp verdiğimiz yeri kuruttuğumuz aşırılıklarımız. Kaleminize sağlık🌺
YanıtlaSil