Saçımı süpürge ettim…
Yapmasaydın, ben mi sana yap dedim”. Filiz’in zihninde sabahtan beri bu cümle dolanıyordu. Bir de “ben bunları hak edecek ne yaptım, onun için saçımı süpürge ettim” cümleleri. Ne çok üzülmüştü en yakın arkadaşından bunları duyunca. Ne çok yaptıklarını hatırlamıştı ona. Ama neden Esra unutuvermişti onca şeyi?
Esra’yla üniversiteden beri birliktelerdi. Nice zorluklar, nice güzellikler yaşamışlardı birlikte. Onu en başından beri arkadaş gibi değil de kardeş gibi görmüştü Filiz. Hatta bazen çocuğu gibi…
Akşam serinlikte çıktıklarında uyarırdı şal almasını ama Esra sürekli unuturdu. Nasıl olsa Filiz vardı. Ona verirdi hırkasını. Filiz kaç kez hasta olmuştu Esra üşümesin diye. Olsun bunların bir önemi yoktu. Yeter ki o iyi olsun, diyordu.
Her şeyin aşırısı zarar
Ne kadar da iyi anlaşıyorlardı başta. Esra her başı sıkıştığında Filiz o problemi çözüyordu. “İyi ki varsın, sen olmasan ben ne yapardım” sözlerini duymak ne kadar da hoşuna gidiyordu. Ama zaman zaman “sen benim annem değilsin” der olmuştu Esra. Bazı çocuklar annesine karşı nasıl kabaysa arkadaşında da benzerini görür olmuştu. Ama olur böyle şeyler kardeşler arasında deyip takılmamıştı. Oysa şimdi anlıyordu ki her şeyin aşırısı zararlıydı. Kendi yapıp ettikleriyle ilişkilerini adım adım bitirmiş ve çift taraflı olan ilişkiyi tek taraflı yaşamaya çalışmıştı. Böylece dengeler bozulmuştu.
İnsan verdikçe mutlu edeceğini zanneder. Bu başta işe yarar gibi görünse de sonrasında ilişkiye zarar verir.
Her şeyin en ideali denge
İnsanoğlu bazen insanlarla olan ilişkilerinde aşırılığa kaçar. Ya aşırı verici olur ya aşırı alıcı. Bazen yiyeceklerle, bazen başka alışkanlıkları ile olan ilişkilerinde aşırılığa kaçar. Gereğinden fazla olan ya da olması gerekenden az olan her alanda zarar görür. Bunu bazen övgüler hoşuna gittiği için yapar. Bazen de başka seçeneği yok zannettiğinden. Ama dengeleri bozduğu her yerde zarar görür anlık kazandığını zannederken. Peki yok mudur bir çözümü? Vardır elbet ama yavaş yavaş düzelir her şey tıpkı yavaş yavaş bozulduğu gibi. İnsan bazen nasıl düzelteceğini bilmez bazen de bildiklerini uygulayamaz.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki, Her şeyin bir yasası vardır.
Bozulan dengeleri düzeltmenin de yasaları vardır. Buna uyumlu olan tekrar dengeye kavuşur.
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Hayatta her yerde, her zaman dengede olmanın ne kadar önemli olduğunu anlatan çok güzel bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık 🌸
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok anlamlı bir yazı olmuş. Dengeyi koruyabilen kişilerden olabilmek temennisi ile 🌸
YanıtlaSilHer bozulan ilişkimizde hep karşı tarafı suçlarız. Oysa yapıp ettiklerimizi aşırılaştırdığımızda ilişkilerimizin dengesini biz bozuyoruz. Bunun sebep ve sonuçlarını bildiğimiz de ancak o ilişkiyi dengede tutabiliriz.
YanıtlaSilİnsanın bozulan ilişkilerin toparlanabilecegini bilmesi, yasasını öğrenmesinin değeri biçilemez...
YanıtlaSilTeşekkürler bu güzel yazı için...
Kaleminize sağlık... haddini aşmaya meyilli insan, sınırlarını aşınca kimseye fayda vermiyor... Dengeleri korumak umuduyla...:)
YanıtlaSilİlişkiler bizim zanlarımıza veya iyi niyetimize göre değil ama yasalara göre yürüyor.
YanıtlaSilAslında bunun benzerini çocuklarımıza yapabiliyoruz. Verdikçe onlar daha mutlu olacak yanılgısına kapılıyoruz.. elinize sağlık. İnşAllah hepimiz dengeye gelenlerden oluruz.
YanıtlaSil_"İnsan bazen nasıl düzelteceğini bilmez bazen de bildiklerini uygulayamaz."_
YanıtlaSilVe bazen de gerçek çözümü bildiği halde uygulamayan insan, problemi çözülmediği için yönteme çamur atmaya başlar...
“Yapmasaydın, ben mi sana yap dedim”. Ah ne kadar da tanıdık bir cümle :)
YanıtlaSilÇok dokunan bir yazı olmuş yazanın emeğine sağlık. Neyse ki bu tarz cümleleri duyunca artık üzülmek yerine dengeye gelemeye çakışmak insanı inanılmaz rahatlatıyor ☺️
Düzeltmek için yaptığımız çoğu şeyin ilişkiyi bozması, boğulmamak için daha çok çırpınmak gibi..
YanıtlaSilİkisi de zarar veriyor..
Güzel yazı..
Dengeyi koruyabilmenin aslında belkide mükemmel olmaya çalışırken neleri kaybettiğimizin önemini anlatan çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık😊🌷
YanıtlaSilZorlandığım bir konuydu;))) teşekkürler 😊 emeğinize sağlık
YanıtlaSilÇok sevme nefret edersin nefret etme çok seversin
YanıtlaSilHerşeyin aşırısı zarar... emeklerinize sağlık...
YanıtlaSilİşte herşeyin aşırısı zarar, sevginin ya da faydalı olan birşeyin bile.. hayat bizim hep dengeye gelmemizi istiyor aslında
YanıtlaSilGereğinden fazla olan ya da olması gerekenden az olan her alanda zarar görür. Bunu bazen övgüler hoşuna gittiği için yapar. Bazen de başka seçeneği yok zannettiğinden…
YanıtlaSilİnsan bugün övenin geçici olduğunu ve yarın üzecek olan olduğunu bilse o övgüye aldanıp tek seçeneği haline getirmek için bu kadar ısrar eder miydi acaba..Emeğinize sağlık..
"Saçımı süpürge ettim, ama kıymetimi bilmedi"
YanıtlaSilBir zamanlar sevdiğimiz kişilere kullandığımız kelimeler...
Güzel bir yazı, emeğinize sağlık.
“İnsan verdikçe mutlu edeceğini zanneder.” hayatta kaç kere deneyip yanıldık. Mutlu edemiyoruz.
YanıtlaSilGereğinden fazla ya da gerekenden az yaptığımız için bozduğumuz ilişkilerimizi daha fazlasını yaparak düzelteceğimizi düşünmek ne büyük yanılgı.. Kıvam,ölçü ne kıymetli..
YanıtlaSildengede olmak lazım aşırıya gitmemek çok güzel yazılmış...
YanıtlaSilçok güzel yazı emeğinize sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler
YanıtlaSil