Her şey benim olsun

Her şey benim olsun...

İnsan bu hayatta sahip olmak ister. 

Arabam olsun ister.

Evim olsun ister.

İşim olsun ister.

Evleneneyim, çocuğum olsun ister…

Liste uzar gider. İnsanın isteklerinin sonu yoktur. Her gün yeni bir şey isteyebilir. İsteklerinin olması insanın varlığını sürdürebilmesi için gereklidir. Çünkü istek olmadan hareket başlamaz. 

“Bugün canım yataktan hiç çıkmak istemiyor.” diyorsa, o zaman kalkıp güne başlama, çalışma, hareket etme motivasyonu olmaz. Mesele isteklerin yönetilebilir olmasıdır. 

Peki, ya istekleri yönetemeyip her şeyi istemeye başlarsak?

O da benim olsun, şu da benim olsun.

Bu telefonun yenisi çıkmış, o da benim olsun.

Şimdi bu botlar çok trend, bu da olsun.

Herkes o yedi yıldızlı otele tatile gidiyor, benim de orada sosyal medya paylaşımlarım olmasın mı yani?

Kırk tane topuklu ayakkabım var. Olsun kırk birinci de olsun…

İstekler arttığında bilinç devre dışı kalır, insan kendi isteklerinden başka hiçbir şeye konsantre olamaz. Her isteğin hakkı olduğunu zanneder.

İnsan her şeyi kendine hak görürse, başkalarının hakları ne olacak?

O terfi benim hakkımdı.

O madalya benim hakkımdı.

Onunla ben evlenmeliydim.

O araba benim olmalıydı.

Kendi isteklerimiz olduğu kadar karşımızdakileri de düşünebilmeliyiz. Çünkü düşünmediğimiz an, terazi şaşmaya başlar.

Mesela bir öğrenci, dersine çalışmayıp kopya çekerek hiç öğrenmediği bilgilerle sınavdan geçtiğinde o notu hak etmiş olur mu? Ya diğer öğrencilerin hakkı?

Bir esnaf, çok para kazanıp zengin olmak için, kalitesiz bir malı kaliteliymiş gibi satınca, o parayı hak etmiş olur mu? Ya o malı satın alanın hakkı?

Bir kadın ya da adam, anda keyif alabilmek için eşini aldattığında, sahip olduğu aileyi, evliliği, çocuklarını ne kadar hak etmiş olur? Ya o ailenin hakkı?

Peki, isteklerimize nerede dur diyeceğiz? Bir kıvama ihtiyaç yok mudur?

Bir hamuru yoğururken, konulan su ve unun bir kıvamı varken, fazla su koyduğumuzda toparlanmayan cıvık bir hamur, çok un koyduğumuzda da kaskatı sert bir hamur elde ederiz. 

Hamurun bile bir kıvamı varken, insanın da bir kıvamı olması gerekmez mi? 

Bir şey anda acı veriyorsa toplamda haz, anda haz veriyorsa toplamda acı verir.

İnsan anda isteklerine bakarak karar verdiğinde hata yapar. Düşündüğünü davranışa dökmeden önce;

“Bu bana şu an mı fayda verecek yoksa toplamda mı?” 

“Elde etmediğimde şu an mı acı çekerim yoksa toplamda mı?” 

“Başkasına bir zararı olur mu?” diye bakabilmesi gerekir.

O ilk mekiği çekmek ne kadar zordur değil mi? Yürüyüş için o ilk adımı atmak? Oysa o acı bizi günden güne daha güçlü yapar ve toplamda fayda sağlar. 

Ya o aldatılan müşteri ya da eş? Andaki çıkarımızın ya da keyfimizin başkalarına ne kadar zarar verdiğini düşünmeden yaptıklarımız aslında toplamda bizim zararlı çıkmamıza neden olur.

Anne, baba, kardeş, dede, nine, amca, teyze, komşu, esnaf… 

Halka içeriden dışarıya doğru büyüyerek devam eder. Biz sadece kendi isteklerimize odaklanırsak ne olur? İnsanlara hiçbir faydamız dokunmaz, kimseye yardım edemeyiz. Çünkü gözlerimizi kendi ihtiyaçlarımızdan alamadığımız için başka insanların ihtiyaçlarını göremeyiz. 

İnsan başkalarının ihtiyaçlarını fark ettiğinde kendinden çıkmaya başlar. O ihtiyaçlara destek olduğunda ise bir bakar ki kendi ihtiyaçları, kendi istekleri gerçekleşmeye başlamış.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki, bu hayatta ihtiyaç görenin ihtiyacı görülür. Peki, ben bu hayatta sadece kendi isteklerimi mi görüyorum?

Başkalarının ihtiyaçlarının giderilmesinde ne kadar payım var?

Yük mü oluyorum, yük mü alıyorum? 

Ailemin, akrabalarımın, arkadaşlarımın, mahalledeki esnafın, pazar alışverişini yapan elindeki poşetleri güçlükle taşımaya çalışan yorulmuş teyzenin, karşıdan karşıya geçmeye çalışan tonton amcanın, toplu taşımada ayakta kalan hamile kadının… 

Ne kadar farkındayım?

İsteklerimizin olması, harekete geçebilmemiz için önemli. Bizim de isteklerimiz, bizim de ihtiyaçlarımız var. Kendi isteklerimizi karşılamadan başkasına faydamız dokunamaz. İçeriden dışarıya doğru bir işleyişi vardır hayatın. Kendimizi iyi etmezsek, başkasını iyi edemeyiz. Başkasına iyi gelmezsek de iyilerden olamayız.  

Hayat yapılan iyiliği karşılıksız bırakmaz.

Atasözünde dediği gibi; iyilik yap, denize at; balık bilmezse Halik bilir…

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***




18 yorum:

  1. Ne kadar güzel anlatmışsınız kaleminize sağlık. Günümüz dünyasında ne kadarda ihtiyaç dışı istekler peşinde oyalanıp duruyoruz. Kendimiz odaklı yaşıyoruz. Rabbim başkalarının da ihtiyaçlarına odaklanabilmeyi nasip etsin. 😊

    YanıtlaSil
  2. Kaleminize sağlık...
    Dünümuzden iyi olmak niyetiyle, isteklerimizi doğru hedefe yönlendirebilmeyi umut ediyorum...

    YanıtlaSil
  3. Emeğinize sağlık hocalarım insanı düşündüren ve hayatına dönüp bakmasına vesile olan bir yazı olmuş 😊🌸🌷

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar farkındayım?
    Cok güzel bi yazıydı
    Kaleminize saglik ✏

    YanıtlaSil
  5. Hayatta mutlu olmanın en kestirme yolu bir başkasını mutlu etmek. Çok güzel bir yazı olmuş. Fayda verenlerden olalım inşallah;)

    YanıtlaSil
  6. Birçok insanın kendi merkezinde yaşadığı bir dönemde diğergam olabilmek ne kadar kıymetli.

    YanıtlaSil
  7. İnsanoğlu nefes aldığı sürece ister, isteğimiz çevremize ve bize toplamda fayda veren istek olur inşALLAH

    YanıtlaSil
  8. İyi insanların ihtiyaç duyduğu kimselerden olabilme duası ile… İyilik et denize at balık bilmezse Halik bilir ne güzel yazılmış☺️ Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  9. Elinize sağlık, bilinç açan düşündüren bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  10. Elinize sağlık o kadar ihtiyaç giderici Bi yazı olmuşkiii:) yük olan değilde yük alabilen olmak duasıyla. .. hç

    YanıtlaSil
  11. Çok doğru anlatılmış teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  12. Hayat yapılan iyiliği karşılıksız bırakmaz. Teşekkürler kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  13. İnsanın önce maskeyi kendine takıp kendini kurtarmalı ki yanındakine de faydası olsun. Aksi halde ne kendine ne de başkasına faydası oluyor gerçekten…

    YanıtlaSil
  14. "Başkasına iyi gelmezsek de iyilerden olamayız." Ne kadar vurucu bir cümle...

    YanıtlaSil
  15. İnsan 40 tane ayakkabısı varken 41 i alırken şöyle der; e ben ne için çalışıyorum zaten..bunun için, isteklerin seni ele geçirmiş! ihtiyacın olmayan birşeyi almak için sabahtan akşama kadar emek harcadın. ne kadar ilüzyondayız aslında... isteklerimiz bizi kuşatmış

    YanıtlaSil
  16. Yük olan değil, yük alanlardan olabilmek ümidiyle... Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  17. Kendimizi iyi etmezsek, başkasını iyi edemeyiz. Başkasına iyi gelmezsek de iyilerden olamayız..
    Yük alabilmenin, sorumluluk alabilmenin nasıl olacağı,nereden başlamımız gerektiği noktasında yol gösteren bir yazı olmuş.Teşekkürler🌸
    İnsan kendinden başlamalı iyileşmeye.. Kendinde olmayan bir şeyi başkasına nasıl versin.. Nasıl başkasına iyi gelebilsin..?

    YanıtlaSil
  18. kesinlikle doğru her şeye sahip olmak kimseyi mutlu etmez. Bize verilenler başkasına verilmemiş olabilir...

    YanıtlaSil