İLİŞKİLERİN DE KIVAMI VAR MIDIR?
Gözlerini açtığında havanın soğuk olduğunu camın buğulanmasından anlamıştı Ezgi. Yeni bir gün ve yeni bir yolculuk demekti bu onun için. Telefonuna baktığında “yine mi?” dedi. Dün geç saatte gelen mesajı gördü, mesaj iş yerindeki Ayça’dan gelmişti. Ezgi küçük bir otelde çalışıyordu, mesajda da dolaplardan birinin arıza verdiğini ve otel müşterilerine kahvaltıda verilecek olan peynirlerin bozulduğu yazıyordu. Ezgi, bu duruma alışmıştı. Her problemde çözüm için başvurulan ilk adres kendisiydi. Durumu hızlıca organize eder ve çözüm üretirdi. Mutfak sorumlusu olmadığı halde bu soruna da mesajla geçici olarak bir çözüm üretmişti. Bu durum sadece mutfak için geçerli değildi. Diğer bölümlerde de çoktan benzer durumlar yaşanmaya başlamıştı. Çünkü diğer insanlar Ezginin çözüm üretmesine hızlıca alışmışlardı.
Ezgi hazırlanmak için kalktı ve camın buğusunu sildi. Hava hala karanlık olduğundan yağmur yağdığı belli olmuyordu. Ezgi yaz kış evden hava karanlıkken çıkardı. Sabah saat 05.00 sularında hazır oluyor ve mahalleden kalkan ilk otobüse biniyordu. Çalıştığı otel evine trafik yokken 1.30 saat uzaklıktaydı. İşe gidebilmesi için bir otobüs ve bir de vapura binmesi gerekiyordu. Tüm bu yolun zorluğuna rağmen 10 yılı aşkın süre çalıştığı bu otel artık onun ikinci evi haline gelmişti. Orayla ilgilenmeyi çok seviyordu. Çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordu.
Ailesi de bu duruma alışmışlardı. Kızlarının sabah erken gidip geç dönüyor olması bir problem değildi. Annesi Ezgi’nin artık evlenmesi gerektiğini düşünüyor ve Ezgi’ye her fırsatta baskı uyguluyordu. Babasının böyle bir baskısı yoktu. Ne de olsa aynı evde yaşıyorlardı ve tüm maaşlar ortak bir şekilde harcanıyordu. Kızları onlar için çok fedakârdı. Eve geç gelmesine rağmen yemeği o yapar, hafta sonu gelen misafirleri o ağırlar ve temizliği o yapardı. Bir abisi ve bir kız kardeşi vardı. Kız kardeşi evleneli çok olmamıştı. O her geldiğinde annesinin yüzünde güller açar onun en sevdiği yemekleri yapardı. Annesinin kız kardeşinin peşinde çocuk gibi dolaşıyor olması dikkatini çekse de bu durumla zihnini çok da meşgul etmezdi.
Yine hafta sonu olmuştu ve misafirler gelip gitmişti. Ezgi mutfakta bulaşıklarla ilgilenirken annesi içeriden çay için su koymasını, kız kardeşinin geleceğini söyledi. Kardeşi geldiğinde annesine bir kupa almıştı ve annesi çok sevindi. Ezgi bunu gördüğünde aklına annesine daha önce almış olduğu yemek takımı geldi. Annesi koca yemek takımına bir kupaya verdiği tepkiyi vermemişti. “Neden?” diye düşündü… Acaba beklediği sevinci görmek için daha fazlasını mı yapması gerekiyordu?
Bu düşüncelerle biraz bunalmıştı. Yürüyüş yapmak için dışarı çıktı. Yürüyüş yapmak ona bir terapi gibi gelirdi. Düşünürken uzun zamandır kimseyle dışarıda buluşmadığını fark etti. Sahi arkadaşı kalmış mıydı? O an karşıdan ona gülümseyerek gelen Hatice’yi gördü. Hatice onun liseden arkadaşıydı. Onunla ne zaman konuşsa içine bir ferahlık gelirdi. Görüşmeyeli çok uzun zaman geçmesine rağmen aynı samimiyette birbirlerine sarıldılar. Hatice onun canının sıkkın olduğunu duruşundan anlamıştı... Biraz yürüdüler ve Ezgi ona başından geçenleri anlattı. İs arkadaşlarının kendisinin ihtiyacı olduğunda yapmadıklarından, patronunun işleri için yaptığı fedakarlıkları görmezden geldiğinden ve evdeki durumunda aynı olduğundan bahsetti. Kendisini eksik hissettiğini daha fazla ne yapması gerektiğini bilemediğini söyledi.
Gerçekten… Ezgi daha fazla ne yapılabilirdi? Çözüm bir şeyleri daha fazla yapmak mıydı?
Acaba herkesin problemlerini çözmede bu kadar aktif olması, çevresindeki insanları nankörleştiriyor olabilir miydi? İnsanın işini, evini, ailesini sevmesi, birilerinin ihtiyacını görmesi çok iyi bir şeydi. Ama bunun fazlası da zarar veriyor olabilir miydi?
Hatice bu durumda ona aslında kendisini biraz geriye çekmesi gerektiğini tavsiye etti. Çünkü insan bedel ödediği yerde güçlenir ve çözüm üreten olurdu ama bu durum diğer insanlar tarafından kullanılır hale gelebilirdi. Ve o zaman bu bir tavize dönüşürdü. Ezgi o anda anladı ki yaşamında taviz verdiği çok insan vardı. İnsan ne yaparsa yapsın bunun dengesini ayarlıyor olmalıydı… İyi bir şeyin fazlası bile bir süre sonra zarar vermeye başlardı… Tüm mesele ilişkilerdeki dengeyi yakalamaktı. Daha fazla veya daha az değil… Mesele kıvamı tutturmaktı…
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Herşeyin fazlası zarar olduğunu hatırlattı bana, iyiliğin bile... :) Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilGenelde işi yapan kişi ile ilgiliyi alan kişi farklı oluyor😊dengeye gelmek duasıyla🙃
YanıtlaSilİlişkilerde kıvam olduğunda herkes mutlu oluyor.. Bu bazen anneyle kurulan ilişki, bazen sokaktaki bir kedi, bazen de eşinle.. Hatta arabanla bile kurduğun ilişki de buna dahil olabilir:)
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌻
ilişkilerimizde ki o kıvamı tuttura bilirsek, ne de keyifli ilişkilerimiz olur 😍
YanıtlaSilHer şeyin bir kıvamı olmalı hayatta…Ödenen bedelin, tapılan yardımın ve ihtiyaç görmenin bile🌱
YanıtlaSilİnsanoğlu çözümü hep miktarı arttırmakta görüyor gerçekten…
YanıtlaSilMeselenin denge olduğunu bilmek çok kıymetli
İlişkilerde usta olmanın yolu ihtiyaç gidermedeki ustalığımızdan geçiyor. Ama hayatta her şeyin bir kıvamı olmalı ki, insan fayda vermeyi amaçlarken hem kendine hem de çevresine zarar vermesin.
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam 🌸🖊️
"Mesele kıvamı tutturmaktı"
YanıtlaSilYemek yaparken bile bir kıvamda yapıyoruz. Kıvam önemli...
Elinize sağlık güzel bir yazı olmuş.
Hayatımızın neresinde dengeyi kaçırsak hayat bize sinyal veriyor. İşaretleri fark edebilmek umudu ile.. Elinize, emeğinize, yüreğinize sağlık.. Çok kıymetli bir yazı olmuş
YanıtlaSilİlişkilerde kıvamı tutturmak hayat Konforu sağlar 🌸
YanıtlaSilİnsanın kendi davranışlarını sorgulamasına sebep olan, düşündüren ve kişisel gelişim açısından çok faydalı bir yazı.
YanıtlaSilBu yazı bana orta yolu bulmayı hatırlattı. RAB’bimizin tavsiye ettiği gibi: “…Artık onlardan bir kısmı orta yolu tutuyor…” (Tevbe, 42)
YanıtlaSilGerçek çözümü gösteren çok güzel bir yazı.
YanıtlaSilNe olur elime mi yapışır? Deriz ya. Evet kıvam kaymışsa yapışır
YanıtlaSilİyiliğin bile fazlası zarar veriyor hemde her iki tarafa birden... İlişkilerimizde kıvamı yakalamak dileğiyle... Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilHayat bizim hep dengeye gelmemiz için karşımıza birşeyler çıkarıyor aslında. Kıvam, denge..
YanıtlaSilTesekkurler 🌺
YanıtlaSilMesele gercekten kivami tutturabilmekte gizli
YanıtlaSilKaleminize saglik✏
Gerçekten çok güzel olmuş ellerinize sağlık.. ışık tutan bir yazı...
YanıtlaSilAslında hepimizin yaptığı ve geç fark ettiği davranışlarımız… elinize sağlık
YanıtlaSilYapıyorsun uğraşıyorsun çabalıyorsun...sürekli sen yaparsan da problem, kıvamında yapıyor olmalıyız her şeyi. güzel bir yazı olmuş...
YanıtlaSilEllerinize sağlık 👏🏻🌿
YanıtlaSilYediğimiz yemekte bile kıvam olmazsa bu olmamış diyoruz. Ama ilişlilere gelince hep unutuyoruz kıvamı, dengeyi..
YanıtlaSilİlişkilerde ve de heryerde...Aslolan denge.. Saksıdaki çiçekte bile.. :))
YanıtlaSilVerdikçe mutlu edeceğim sanmak, hepimiz yaşadık ve olmadığımızı gördük.Kaleminize sağlık, HY
YanıtlaSilKıvamı yakalamak asıl mutluluğu getiriyor insana demek.. çok teşekkürler
YanıtlaSilinsan hamurun bile kulak memesi kıvamında olması için uğraşırken neden ona verilen hayatın kıvamını tutturmak için uğraşmaz ki?
YanıtlaSilkaleminize sağlık🌷
"İyinin bile fazlası zarar verir" Unutuyoruz bazen ve maalesef sorun yaşayınca hatırlıyoruz.
YanıtlaSilailemizde, ilişkilerimizde, çocuğumuza karşı en önemli olan şey dengede olmak... dengede bedel ödemek ve kıvamı düzgün sağlamak... emeğinize sağlık :)
YanıtlaSilKıvamın önemini anlatan bu güzel yazı için teşekürler,
YanıtlaSil