İNSANIN EVRİMLEŞMİŞ VERSİYONU "Z KUŞAĞI"

  



İNSANIN EVRİMLEŞMİŞ VERSİYONU "Z KUŞAĞI"

Bizim ailelerimiz çok yanlış şeyler yaptı canım.” 

“Çocuk öyle mi yetiştirilir hiç?” 

“Bizi karşılarına alıp konuşmadılar, duygularımızı önemsemediler, ailede söz sahibi olmamıza izin vermediler.” 

“Tabii, bizim nesil çok daha bilinçli ebeveynlik yapıyor.” 

“En önemlisi çocuklarla konuşmak, onlara anlatmak, duygularını yaşayabilmelerine izin vermek.” 

“Bir de tabii unutulmamalı ki ceza ile çocuk yetiştirilmez, çocuk üzerinde travma oluşturan yöntemler bunlar.” 

“Günümüzde hangi çocukta tablet, telefon yok ki, arkadaşlarından geride kalmış hissederse travmatize olur.” 

Diye uzayıp giden cümleler silsilesi…

Bir dönem boyunca; çocuklarınızla arkadaş olmalısınız diyen uzmanlar, bugün anne ve babanın bir otorite figürü olması gerektiğini savunuyor.

Düne kadar akıllı telefonları üreten ülkeler bugün belli bir yaş altında kullanımını yasaklıyor.

Ve bizler anne ve babalarımızın çocuk yetiştirme modellerini eleştirirken, tüm imkanları sunduğumuz, saatlerce konuştuğumuz, ödüllendirdiğimiz ama cezalandırmaktan imtina ettiğimiz, duygularını anlamaya çalışıp empati kurduğumuz çocuklarımız tarafından çok daha ağır eleştirilere maruz kaldığımız bir dönemdeyiz.

Hatta öyle ki, annesi sesini yükseltti diye evden kaçan, öğretmeni ödevini yapmadığında tepki gösterdi diye okula gitmeyi reddeden, arkadaşıyla tartıştığında problemini çözemeyen ve psikolojisi bozulan çocuklar meydana getirdik.

Ne oldu da 18 yaşında evlenip, çocuk büyütürken aynı zamanda yemek, temizlik yapan, aile ve geniş aile ilişkilerini sürdürebilen insanların torunlarından, bugün 18 yaşında ödevini dahi takip edemeyen, sosyal ağ grupları üzerinden yapılan ödev paylaşımlarına rağmen ödevini yapamayan, günün sonunda ödevini annesine yaptırtan, evde ise bir bardak suyunu bile alamayacak, yumurta kıramayacak bir nesil ortaya çıktı.

Z kuşağı denen bu nesil insanın evrim geçirmiş yeni bir versiyonu mu? Yoksa sorumluluk verilmeden büyütülmüş, yaşına göre olması gereken becerilerin yarısına bile sahip olmayan, imkanlar içerisinde boğulurken, bizzat kendi anne ve babalarını eleştiren ebeveynlerin marifetsizleştirdiği bir nesil mi?

Nasıl olur da 18 yaşında hatta daha küçük bir çocuk 50 yıl önce çalışıp evine ekmek getirebiliyorken, bugün minibüse yol sormaktan, bankada basit bir işlem yapmaktan, yemeğini sipariş etmekten, yol bulabilmekten aciz, dışarı çıktığında sudan çıkmış balık gibi korkak ve çaresiz.



Evet onların her başları sıkıştığında gidebildikleri bir aileleri yoktu, ödevlerinden çoğunlukla ailelerinin haberi bile olmazdı. Ödevlerini yazdıkları küçük not defterleri vardı ve eve gelir gelmez rahatça oyun oynayabilmek için bir çırpıda bitirdikleri ödevleri…

Babaları her istedikleri ayakkabıyı ya da kıyafeti alamazdı genelde. Ama alınan o bir tane ayakkabının kıymeti vardı ve bazen çok istedikleri bir şey için para biriktirmeleri gerektiğini öğrenmişlerdi.

Anneleri onlara özel menüler dizayn etmezdi çoğunlukla. Sofrada ne varsa yerler, yemeği sevmiyorlarsa da diğer öğüne iyice acıktıklarında yemek zorunda kalırlardı. 

Arkadaşlarındaki her oyuncak da yoktu onlarda. Bazen arkadaşının bisikletine bir tur binmek için elindeki bir şeyi paylaşması gerektiğini bilirdi.

Bazı imkansızlıklarına, kendilerini anlamayan, dinlemeyen, yanlış iletişim dilleri olan anne ve babalarına rağmen bugün özgüveni olan bireyler haline gelebilmişlerdi.

Bugün hepimizin meselesi “özgüven”li çocuklar yetiştirmek değil mi?

Ama insanın kendisine güvenebilmesi için bazı problemlerin altından tek başına kalkması, yardım almadan sorunlarını çözmesi, sorumluluklarının takibini kendisinin yapması gerekmez miydi?

Sahi nasıl özüne güvenecek bu çocuklar?



Evde aslan kesilip annesine babasına en ufak söz ettirmeyen çocuklar özgüvenli mi gerçekten? Öyleyse nasıl oluyor da evde adeta bir filozof gibi konuşan, haklarını savunan çocuklar dışarıda bir o kadar korkak, çekingen, suskun? 

Çocuklarıyla konuşmayan anne babalar ve bir bakıştan anlayan çocuklar varken, çocuklarıyla sürekli iletişim halinde olan, defalarca kez anlatan, sürekli empati kuran anne babalar ve bir kelimeyi bile anlamayan ya da anlamak istemeyen çocuklar var artık…

Çocuklarla alakalı sorumlulukları maksimum oranda alan ama onların üzerinde yetkileri kalmayan, anneler, babalar, öğretmenler…

Ebeveynlerimizi eleştirirken yaptıkları doğruları göremeyen, adaletli eleştiremeyen, yanlışları reddedip, uygulanması gerekenleri alamayan bizler…

Peki şimdi ne olacak? 

Şimdi hatalarımızdan deneyim çıkarma zamanı…

Cezası olmayanın ödülünün kıymeti kalmaz.

Hayatta her şey ancak zıttıyla vardır ve zıttıyla anlamlanır. 

Sorumluluklarını sırtına yüklemediğimiz çocukların sorumluluk almasını bekleyemeyiz.

Sorumluluk vermeden büyüttüğümüz çocuklar özüne değil anne ve babasına güvenir ve bir sorun yaşadığında da hatayı kendisinde değil diğerlerinde arar. 

Öyleyse şimdi eleştirdiğimiz anne ve babalarımızın doğrularına bir göz gezdirme zamanı…

Belki de Z kuşağı evrimleşmiş yeni bir versiyon değildir, sorumluluğunu almayan her insanın dönüşeceği bir durumdur…





***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***




24 yorum:

  1. Emeksiz yemek olmaz. Üretmeden de tüketimin olamayacağı gibi. Bu hatırlatıcı yazı için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Ney olsa mutlu olamıyorlar , imkanları artıkca mutlu olacaklarını zan-ediyorlar.. imkan olmayınca da atalet içerisine giriyorlar. Onların bir suçu yok . Büyütmek ile yetiştirmek aynı şey değil . Çocuklara vererek bozan ebeveynler davranış değişikliği göstermeli...

    YanıtlaSil
  3. Temel ailedir ve ailede verilenler ne ise yansıtan çocuktur. Nekadar yanlış bilinen doğrular var. Emeğinize sağlık... Hakkıyla anlayıp uygulamak dileğiyle...

    YanıtlaSil
  4. Belki de Z kuşağı evrimleşmiş yeni bir versiyon değildir, sorumluluğunu almayan her insanın dönüşeceği bir durumdur…Tarif edilecek üzerinde düşünülmesi gereken çok güzel bir cümle.Çok güzel bir yazı emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Orta yaştaki herkes gibi o yıllarım gözümün önünde canlandı.
    Tesekkurler

    Anne baba tarafından tutarlı olmayan yöntemlerle yetiştirilen özellikle küçük çocukların, daha gerçekçi yöntemlere başvurularak yetiştirilmeye başlayınca nasıl da kısa sürede toparlanma işaretleri verdigine şahit oldum...Gözlerime inanamadım...

    Tabi ki bu süre çocuklar büyüdükçe daha da uzuyor... Hala vakit varken o güzel masumları gerçekçi yöntemlere ne de ihtiyaç var.
    O zaman once Kim Kimdir öğrenmekte büyük fayda olsa gerek🙂🌱

    YanıtlaSil
  6. Bir oyuncakla üç kardeşin oynadığı ve bir spor ayakkabıyla üç kardeşin Beden Eğitimi dersinde giydiği dönemden, bir çocuğa üç ve ya daha çok spor ayakkabı alınan döneme geldik...
    "Belki de Z kuşağı evrimleşmiş yeni bir versiyon değildir, sorumluluğunu almayan her insanın dönüşeceği bir durumdur…"
    Güzel bir yazı olmuş emeklerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Bakkaldan ekmek almayı bilmeyen çocuklar var , ne yazık ki

    YanıtlaSil
  8. Çok güzel anlatmışsınız... Gerçekten insanı bozan biziz, Z kuşağı diye bir imaj oluşturup sorumluluğu üstümüzden atan da biziz... Kaleminize sağlık 🖊

    YanıtlaSil
  9. Belki de Z kuşağı evrimleşmiş yeni bir versiyon değildir, sorumluluğunu almayan her insanın dönüşeceği bir durumdur… Ne kadar da vurucu bir cümle…

    Küçücük detaylarda gizlenen sorumluluklar; ödev defteri tutmak gibi, dün gibi gözümün önüne geldi o küçücük defterlerim :)))

    Ve dönüp dolaşıp her şeyin bedele gelmesi 😊
    Kaleminize sağlık hocam 🌸

    YanıtlaSil
  10. Ne güzel bir yazı ;)

    YanıtlaSil
  11. Şimdiki zamanilere ne yaparsan yap mutlu olmuyorlar...

    YanıtlaSil
  12. Sorumluluk vermeden büyütülen çocuklar sorumluluk almadan yaşayan ebeveynlere dönüştü maalesef..veeee onların çoçukları?
    Evrimleşmeyip ne yapsınlar..

    YanıtlaSil
  13. Sorumluluk vermeden büyütülen çocuklar sorumluluk almadan yaşayan ebveynlere dönüştüler.veeeee onların çocukları?

    YanıtlaSil
  14. Çocuklarımızı sorumluluk bilinciyle yetiştirmeliyiz eğer her işlerini ailesi yaparsa ailesine güvenir fakat bu çocuklar mutlaka ailesinden ayrılıp yalnız kalıcaklar tek başlarına işlerini halletmelerini öğretmeliyiz

    YanıtlaSil
  15. sorumluluk almanın da vermenin de yaşı yoktur ben çocuklarımı yetiştirirken varlık içinde yokluk göstererek yetiştirmeye çalışıyorum sınırlarını bilmeliler evde otorite bendedir bir anne olarak çünkü zıttıyla hareket ediyorum

    YanıtlaSil
  16. Ne güzel anlatılmış emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  17. Tam zamanımızı anlatan harika bir yazı olmuş kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  18. Kaleminize sağlık ,çok açıklayıcı ve anlaşılır bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  19. Varlıklı ama yokluğu çok bir ailede büyüdük. Abimizin,ablamizin kiyafetleri,ayakkabıları,kitaplarıyla...Her yıl yeni bir ayakkabı alınmazdı.Alinan da bir numara büyük.Kendime ait bir odam , kendime ait bir yatağım , masam da olmadı mesela. Şimdi kendi emegimle aldığım her şeyin o kadar büyük kıymeti var ki benim için.Ben görmedim ,ben yaşamadım çocuğum yaşasın mantığı ile yetişiyor çocuklar.Önlerine her türlü nimet sunuluyor. O yüzden hiçbir şeyin kıymeti yok. Oysa benim zorla aldirdigim ilk sarallenin kokusu hala burnumda ....

    YanıtlaSil
  20. Çok güzel ifade etmişsiniz içinde bulunduğumuz trajediyi..ALLAH razı olsun. Kaleminize sağlık. 🤲🤲

    YanıtlaSil
  21. üretim olmadan tüketimin tadı da yok .. Z kuşağı da böyle hiç bir şeyden memnun değil her şey hemen ister ve hiç bir şey yapmadan istiyorlar çünkü şimdiye kadar onların adına her şey başkası yaptı bir şey almak için uğraşmazlar çünkü çoğu şeyler ortalıkta hazır malesef bunları da biz böyle yaptık çünkü bizde yoktu onlarda olsun uğraşmasın ben iki dk da yapıp veririm oysa ki bunlar yaparken onlara kötülük yapıyoruz .... ve eninde sonunda olay bedele gelecek ... ve onlar bedeli ödeyebilecekler mi acaba ?

    YanıtlaSil

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim Bu hayatta her insan mutlu ve başarılı olmak ister…  Bunun için, Sevdiği insan...