İyi Ki Yoktu

Yokluk

İyi Ki Yoktu

Bir hafta sonu nöbetiydi... Ortalık ne kadar sakindi. Hafta içi mesaisinin hengamesi yoktu. Aksine, koşturmacadan ziyade sakin hareketler, hararetli konuşmalar yerine derdini düzgünce anlatma fırsatları vardı. Kimler gelmiş, gitmişti. Sakince hepsini hallettikten sonra müdür beyin yanına geçti. Kapının önünde, açık havada oturuyorlardı. Günlerden sonra mis gibi bir hava ve kış ortasında sıcacık güneş ile yüzler gülüyordu.

Bir çay içecek vakitleri olmuştu, bir sandalye alıp sohbete dahil oldu.

Aydın Bey, gayet beyefendi bir adamdı. Personeliyle sohbet eder, ara ara onlarla anılarını, deneyimlerini paylaşırdı. O gün de laf lafı açtı... Aydın Bey, çocukluk anılarından bahsediyordu. Sonra üniversite yıllarını anlatmaya başladı. Öğrenci arkadaşlarıyla bir evi paylaşmaya çalışmaları, paraları olmadığı için yemek ve katalitik soba için aynı tüpü kullandıklarını anlattı. Kirayı bölüşmek için başka arkadaşlarına da evlerini açtıklarını, gerek çekyatta gerekse bir koltukta kaç kişi uyuduklarını... Okulun son haftası tüp bitince, zaten gidecekleri için yeni tüp almadıklarından bahsetti. Çözüm olarak da odaları soğuk olduğu için, battaniyenin altına fön makinesi ile girdiklerinden bahsetti. 

"Sonra kapalı alanda fön çalıştırılmazmış onu öğrendik. Bir parladı, az daha battaniye alev alıyordu, zor bela söndürdük. Bizimkilerin bir kaçışı vardı…" derken bir güzel kahkaha patlattı. Çevresindekilerle birlikte, gözlerinden yaş gelinceye kadar güldüler.

"Amaaan öğrencilik işte. Ne günlerdi..." 

Yokluk

Yokluğu, paylaşmayı, hatta bir yangın ihtimalini bile nasıl da keyif alarak anlatmıştı. Mehmet, şöyle bir müdürüne baktı. Bu insan şu anda gayet başarılı biri, idareci olmuş, iyi para kazanıyor, ailesi var, imkanları var ama yokluk yaşadığı dönemi hala özlemle ve bu kadar keyifli anlatabiliyor. Normalde, insanın başarılı olduğu şeyleri daha keyifli anlatması gerekmez miydi? Ya da yokluk dönemi, acı çekilmesi gereken bir dönem değil miydi? Sanki üzgün olunması gereken bir şey gibi kodlamıştı zihninde. Halbuki Aydın Bey ve bazı diğer şahitlikleri bunun tam tersini söylüyordu.

Kadınların doğum anıları, erkeklerin askerlik anıları, çiftlerin ailelerinden izin alma süreçlerini anlatmaları hiç bitmiyordu mesela. Zenginler şu andaki halini değil, basamakları nasıl çıktıklarını anlatıyordu hep. İnsanlar parayı kazanınca değil de kazanmaya çalışırken ki ahvallerini daha keyifle anlatıyordu. Bir çok iletişim imkanlarına rağmen, hala mektuplaşmanın tadından bahsediliyordu mesela. O bekleyişten, o heyecandan, o kayınçoya yalakalık yapmak zorunda kalışlarından, mektubu ulaştırdı diye komşu çocuğuna şeker alışlardan… Ne kadar da tatlı geliyordu.

Yolda olmak, sona varmış olmaktan daha çok haz veriyordu.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Bir hedefe ulaşmaya çalışırken alınan fayda ve keyif, ulaştıktan sonraki fayda ve keyiften daha fazladır.

İnsan bir imkana, bir varlığa, bir başarıya ulaşmaya çalışırdı ama ulaşmaya çalıştığı zamanları daha keyifli hatırlamaya meyilliydi.

Yokluk

"Yokluk o kadar da kötü bir şey değil demek ki!" dedi. Öyle ya, kendisi çocukken böyle oyuncakları mı vardı? Evdeki tencere kapaklarından direksiyon yapar, araba sürermiş gibi oyun oynardı. Arkadaşlarıyla birlikte su kenarında taş sektirirdi. Mahallede birinin topu varsa onunla iyi geçinirlerdi. Evde annesinin katlamaya çalıştığı çarşafların içinde debelenirken nasıl mutlu olurdu. Dün gibi aklındaydı onca yıl öncesindeki imkansızlıklarına rağmen mutlu günleri...

Şimdiyse çocuğuna o kadar oyuncak alıyordu ama birkaç gün sonra hiç etkisi kalmadığını, gözünün önündeki oyuncağı dahi hatırlayamadığını fark etti. Meğerse yokluk, açlık, bir hedefe ulaşma çabası ne kadar kıymetli bir şeymiş. İnsan, dönüp dolaşıp emek verdiği yerlerde keyifleniyordu. Çok kilo veren birinin, diyet sürecinde neler yaptığını yüzü gülerek anlatması gibiydi. Aslında o acı, o açlık insanı olgunlaştırıyordu. O yokluk insanı marifetlendiriyordu. İnsanın harekete geçmesi için, bir şeylerin eksikliğini hissetmesi lazımdı. Meğer eksiklik, insan için ne kadar kıymetli bir şeydi...

Eksiklik duyduğu şeyleri düşündü, kendine sıkıntı etmekten ziyade, o eksikliği giderecek sebepler oluşturmaya odaklandı. Çabalaması gereken bir şeyler olduğuna şükretti. Üzerinden zaman geçince keyifle hatırlayacağı yerler buralar olacaktı çünkü...

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***


12 yorum:

  1. Ah o eski günler dedirtecek bir yazıydı. İnsanın açlık eksiklik hissetmesi ne güzel bir şey… :)

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel ifade etmişsiniz iyi ki…

    YanıtlaSil
  3. Güzel yazılmış cidden, tebrik ederim

    YanıtlaSil
  4. Toplumun çok ihtiyacı olan güzel bir içerik… Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı…

    YanıtlaSil
  6. İnsanın geçmişteki
    Yokluğundan keyif alabilmesi ne güzel

    YanıtlaSil
  7. Nefesinize sağlık 💞 iyiki bu ve buna benzeri halleri yaşadım ki şimdiki zamanda varda da yokta da güzellik çıkarabilir halde oluyorum. 🤲🌹

    YanıtlaSil
  8. Hedefe giderken keyif almayı atlamamak ne önemli, en onemli

    YanıtlaSil
  9. Gerçekten keyifle okudum.. eskiyi düşündüren nerelerde eksiklikler yaşadık da tamamlamaya çalıştık, düşündük ve çabaladık emek verdik.. farkında bile değiliz o acıyı çekerken sonradan bunu keyifle anlatacagimizin.. aksi halde hep eksikliğini yasadigimiz şeyin bir an önce giderilme çabasına girip ne çok hirpaliyoruz kendimizi.. yolda olmak ve bunun tadına varmak temennisiyle kaleminize sağlık...:)

    YanıtlaSil
  10. Cok güzel anlatilmis. Mektup yazarım geldi

    YanıtlaSil
  11. Kaleminize sağlık.. akıcı ve açıklayıcı bir yazı

    YanıtlaSil
  12. Hakikaten iyi yokmuş :) Elinize sağlık

    YanıtlaSil