Kanatsız Kuş Uçar Mı Hiç?

 


Kanatsız Kuş Uçar Mı Hiç?

Yağmurlu bir sonbahar günüydü. İşten yorgun argın çıkmış düşünceli düşünceli eve doğru ilerliyordu. Kafasında hep aynı soru vardı? “Benim çocuğum neden bu kadar hırçın, neden onu mutlu edemiyorum? Sürekli odasında, depresif haller, ne söylesek kızıyor. Okuldan yorgun geliyor diye hiçbir yardım talep etmiyorum. Yeter ki okusun yeter ki kendini kurtarsın. Biz okumadık da ne oldu? Şimdi tekstil fabrikalarında sürünüyoruz. Hep özenirdim elinde kitap olanlara. Benim kızım da elinde kitabı ile köşesinde ama eksik bir şey var.  Ancak ben ne olduğunu bulamıyorum. Ben neyi yanlış yapıyorum?” Bu düşünceler ile eve kadar gelmişti Necla. Kızı yine odasında kendini hayata kapatmıştı. Neyi vardı bu çocuğun?

Merhametli Babam

 


Merhametli Babam

Güneşin ilk ışıkları odaya aydınlatmaya başlarken Ali heyecanla yatağından kalktı. Onun için çok önemli bir gündü. En başarılı iş adamı seçilmişti ve gazetecilerin sorularını yanıtlayacaktı.  Nasıl başlamalıydı konuşmasına. Bunun için günlerdir düşünüyordu. 

İlk iş başvurusuna gittiği gün geldi aklına. Etrafında aynı iş için başvuran onlarca kişi ve yanlarında onlara destek için gelen yakınları vardı. ‘’Ne kadar şanslılar’’ diye düşünmüştü Ali o zamanlarda. Ne olurdu ki sanki babası da onunla gelseydi. 

Zorlukları Yenebilmek

Zorlukları Yenebilmek

İnsan bir iş yapmaya karar verdiğinde o işte çok iyi olmak ister. 

Kendisinde var olan yeteneği ile başarmak ve övülmek, takdir görmek ister.

Peki sadece istemek, iyi olmak için yeterli midir?

Arkadaşları Ahmet'e tam da duymayı istediği şeyleri söylüyorlardı; 

- Sen bu pasta işini gerçekten biliyorsun

- Bir pastane açsana, sen bu işi başarırsın

- Kendi işini kurmalısın sende o potansiyel var

Ahmet de artık ikna olmuş ve bu işi kurmaya karar vermişti...

Başarı Yolculuğu

 

Başarı Yolculuğu

Güneş ışığı pencerelerden içeri süzülüyor, havada tembelce dönen toz zerreciklerini yakalıyordu. Sıcaklığı pelüş ofis koltuklarının içine işliyor, siyah deri yüzeyleri ısıtıyordu. Konferans masası parmak uçlarının altında pürüzsüz ve serin hissediliyordu, şık maun kaplaması doğal ışık altında parlıyordu. Ofis, çalışanların sesleriyle uğulduyordu. Klavyeler ritmik bir vuruşla tıkırdıyor, ara sıra çalan telefonlar, dinlenme odasındaki kahve makinesinin gürültüsüne karışıyordu. Demlenen kahvenin şekerli-acı aroması ofise yayılıyordu. 

Yetki verdin mi?

 


Yetki verdin mi?

İnsan bu hayatta ne ister? Ne için uğraşır? Ne yapmak ister, nasıl sonuçlar bulur…

Ayça’nın doğumu yaklaştıkça heyecanı da bir o kadar artıyordu. Hamileyken çocuk yetiştirme üzerine yazılmış makaleleri, kitapları okuyor. Umutla onu kucağına alacağı günü bekliyordu.  En güzel şekilde yetiştirmeliydi çocuğunu. En güzel okullarda okutmalıydı. Hatta şimdiden kafasında birkaç okul vardı. Gideceği kursları bile kafasında tasarlamıştı. Bunları düşünürken Ayça’nın içini bir sevinç kapladı. Bebeğini kucağına alışını hayal etti. Ne de olsa doğuma az kalmıştı. Her şey hazır olmalıydı. Çünkü iş yerinden kısa bir süre izin almıştı. Bu sırada yardımcı bir bayan da araştırmıştı. Bebek doğar doğmaz deneme süresine başlayacaktı.  

Umduğundan Fazlası

Umduğundan Fazlası

Çadırda kalmak… Daha önce sıcak bakmadığı için hiç deneyimlemediği bir şeydi. Evinde bile terliksiz yere basamayan, börtü böcekten çekinen biri olarak soru işaretleri vardı. Üstelik çadırını hiç tanımadığı biriyle paylaşacaktı. “Nasıl olacak, rahat edebilecek miyim?” kaygısı ile yola çıktı Jale. 

Arkadaşlarından dinlediği kamp tatilleri ilgisini çekiyor, merak ediyor ama bir türlü adım atamıyor, cesaret edemiyordu. “Tamam” dedi. “İşte sana fırsat, dirençlerini kırmanın tam zamanı.” 

Sevgi Dilenmek


Sevgi Dilenmek

Tam işten çıkmak üzereyken son dakika yeni dosya veren patronuna söylenerek eve yetişmeye çalışıyordu Nazlı.

Bugün sanki her şey üzerine geliyordu. Bir de bu senenin en sıcak günü bugünmüş. Telefonu bırakıp terleyen elini üstüne silerken, iş arkadaşının seslenmesiyle irkildi.

“Ne olur bu projeyi sen yap!” 

Acelem var deyip uzaklaşmaya çalıştı ama nafile.

“Ne olur bu projeyi sen yap!” diye tekrar etti arkadaşı.

Nazlı gönülsüz bir şekilde dosyayı arkadaşından alarak uzaklaştı.

Biraz yürüdükten sonra birden adımları yavaşlamaya başladı. Dün eşine söylediği sözler geldi aklına.

Hatayla Barışmak

 

Hatayla Barışmak

Kırmızı… Yeşil… Kırmızı… Yeşil… Kırmızı ve yeşil ikilisi birbirine yakışırdı. Yakışırdı da oturduğu yerden bu kadar uzun süre halıdaki o renklere bakmaya değer miydi bilmiyordu… Kaç dakikadır orada olduğunun da, ne kadar zamandır bir şey düşünmeden o çiçek desenine baktığının da farkında değildi… Bir an duraksadı… İçinde bir ağırlık, üzüntü hissi vardı… Duygu buradaydı, sebebi ise yoktu… Yani üzgünlük hissi vardı ama neden böyle hissettiğini hatırlamıyordu… 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim Bu hayatta her insan mutlu ve başarılı olmak ister…  Bunun için, Sevdiği insan...