Umduğundan Fazlası

Umduğundan Fazlası

Çadırda kalmak… Daha önce sıcak bakmadığı için hiç deneyimlemediği bir şeydi. Evinde bile terliksiz yere basamayan, börtü böcekten çekinen biri olarak soru işaretleri vardı. Üstelik çadırını hiç tanımadığı biriyle paylaşacaktı. “Nasıl olacak, rahat edebilecek miyim?” kaygısı ile yola çıktı Jale. 

Arkadaşlarından dinlediği kamp tatilleri ilgisini çekiyor, merak ediyor ama bir türlü adım atamıyor, cesaret edemiyordu. “Tamam” dedi. “İşte sana fırsat, dirençlerini kırmanın tam zamanı.” 

İnsan korktuğu halde adım atabildiğinde cesaretli olur

Gece yola koyuldu, bindiği otobüste katıldığı gruptan iki kişi daha vardı. Kampa gittiklerinde de onlardan birisi çadır arkadaşı olmuştu. Birbirlerini görünce hemen kaynaşıp sohbet etmeye başladılar. Gece boyu uyudu. Bir ara gözünü açtığında üzerinde bir şey fark etti. Gruptaki arkadaşlarından biri uyurken üşümesin diye üzerine battaniye örtmüştü. Yüzüne kocaman bir gülümseme oturdu. Huzurla tekrar uykuya daldı. 

Gözünü açtığında feribottalardı. Hava aydınlanmaya başlamıştı. Kapüşonunu başına geçirip indi otobüsten, feribotta gezmeye başladı. Kamp grubundan diğer gelenlerle karşılaştı, selamlaştı. Bazıları dışarıda hava alıyor, manzarayı seyrediyor, fotoğraf çekiyor; bazıları da çay içip tostlarını yerken sohbet ediyordu. Gittikçe gülümsemesi büyüyordu, çünkü herkes kırk yıllık dost gibiydi. 

Nasıl oluyordu bu? Jale şaşkındı, ama doğru bir adım attığını hissediyordu.

Ve tatil başladı…

Doğada ayak basılmamış yerlerde dere tepe yapılan yürüyüşler, tırmanışlar, kendilerini izleyen, hoplaya zıplaya oradan oraya giden siyahlı beyazlı keçilere bakarken gözlerini nereye çevireceğini şaşırmıştı. Kumsalda bata çıka atılan adımlar, zıplayan çekirgeler, kuş sesleri… Sanki doğa onunla konuşuyordu. Rüzgârın tatlı tatlı tenine dokunması, güneşin ensesinde bıraktığı sıcaklık… Bu kadar yakından ilk defa görüyor, duyuyor, hissediyordu. Hepsini kafasına kazıyordu adeta. Bir fotoğraf karesi gibi zihnine kaydediyordu. 


Farklı koylarda keşfedilmemiş mağaralar, denizin altındaki rengârenk balıklar, durmadan atılan kulaçlar, dalışlar, denizin tuzunun ağızda bıraktığı tat, tendeki yumuşacık hissi… Hangisi daha keyifli seçemiyordu. Bu kadar çok yorulup bu kadar keyif almak mutluluğunu yüzüne yansıtmıştı. 

Yorgun ama mutluydu. 

Gündüzleri böyle geçerken akşamları kamp ateşi başında ve yıldızların altında uzanarak yapılan sohbetler oluyordu. 

Sabah gün doğmadan uyanıp bulutların geçişlerini yakından görmek, güneşin pembeden turuncuya geçen renklerini çimenlere oturup izlemek paha biçilmezdi. 

Ve tüm bunlar yaşanırken, “Çadırda uyuyabilir miyim, rahat edebilir miyim, ne giysem, nasıl görünüyorum?” diye düşünmek aklına bile gelmedi Jale’nin. 

Ailesiyle ya da en yakın arkadaşlarıyla tatile çıksa bu kadar keyif almazdı. Yeni bir ailesi olmuştu. Herkes birbirine yardım ediyor, ihtiyacını karşılıyordu. Eline diken batana, ayağı su toplayana, yüzü güneşten gerilene herkes kendi ailesi gibi koşuyordu. Ortak bir hedefte birleşebiliyorlardı.

Kalabalığı gruba dönüştüren şey ortak hedeflerdir

Jale grup olabilmenin tadına vardıkça tanımadığı kişilerle bir olabildiğini anlamıştı. Yıllarca ailesi ve arkadaşlarıyla gittiği tatillerden üzülerek döndüğü zamanlar olmuştu. İnsan ortak hedefleri olmayınca en yakınlarıyla bile uyumlu hareket edemiyor diye düşündü.

İnsanoğlu;

İş arkadaşlarıyla, 

Ailesiyle, 

Komşularıyla, 

Tanımadığı kamp arkadaşlarıyla…

Nasıl anlaşabilir?

İnsanoğlu süreç içerisinde birbirine değil hedeflere odaklanmalı. Bir karı koca evlenirken hayat yolculuğunda birbirlerine eşlik etme kararı alır, hedefleri ortaktır. Baktıkları yer ortaktır. Bu yüzden uzun yıllar mutlu olunan evliliklerde insanlar birbirine bakmaz, birlikte aynı yöne bakar. 


Çünkü sürekli birbirine bakarsa, bir süre sonra rahatsız olacağı şeyler olur. “Gözünün üstünde kaşın var.” diyecek kıvama gelebilir, dengeler bozulabilir. Ay sonuna mal yetiştirmek üzere seri üretime geçmiş firmada “Bana neden yan baktın?” diyerek başlayan bir tartışmanın kimseye bir faydası olmaz. Ya da kışlık salça yapmak üzere toplanmış hanımların hedefi; kışın yemeklerinin daha lezzetli olması, daha sağlıklı yemekler yapabilmektir. “Benden iyi kimse yapamaz bu işi” demek, o salçaların daha hızlı hazırlanmasını sağlamaz.

Bu hem evliliklerde, hem iş hayatında, hem de ailede böyledir. İnsanın karşısındaki kişide aradığı, huzur yerine kusur olursa pek de zorlanmaz. Ama kusurlara odaklanmak bizi ancak “keşke”lere yaklaştırır. Çünkü kusuru arayan da kusurludur aslında… Kusurları ortaya çıkaran değil, birbirinin ihtiyacını giderebilen olunca insan hem kendine hem çevresine fayda sağlar. 

Gittiği 5 günlük kamp tatili Jale’ye adeta bir hayat dersi olmuştu. Grup olmanın faydasını ve keyfini öğrenmişti. Aklından atasözleri geçiyordu. “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” İşte tam da böyleydi… Ortak hedefleri olanlar, hedef doğrultusunda hareket ettikçe birbirlerine güç verirler.

Yolu beraber yürümek ortak hedef ise, hedef doğrultusunda hareket etmek, anlık yanlış tepiklerden kaçınmak gerekir. Mühim olan an değil, toplamdır. 

Hedefler ortaksa ve süreçte karşıdakine odaklanmak yerine yoluna bakabiliyorsa insan, sağa sola sapmadan sağlam bir şekilde ilerleyebilir. Birbirlerinin ihtiyacını karşılayabilir. Böylece hem yolda giderken hem de yolun sonunda kazanırken mutlu olanlardan olur…

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***



13 yorum:

  1. Bir kamp bu kadar sevilesi olabilirdi:))))
    Ellerinize sağlık 🌸🌸🌸
    Kalabalığı topluluğa dönüştürmeyi öğretene şükürler olsun, iyi ki 🤍

    YanıtlaSil
  2. Kaleminize sağlık...
    Birbirimize degil ortak hedeflere baktığımız ilişkilerimizi artırmak, kamptaki sıcaklığı şehre taşıyabilmek dileğiyle...:)

    YanıtlaSil
  3. Gösterişli aşkları değil ortak hedefleri olan çiftler uzun vadede mutlu olabiliyor ;)

    YanıtlaSil
  4. Sıcacık bir yazı olmuş, elinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Gülbin AYDOĞ AVCI10 Ekim, 2023 11:37

    Ortak hedefte olmanın kıymetini anlatan güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık hocalarım😊🌷

    YanıtlaSil
  6. İnsanın karşısındaki kişide aradığı, huzur yerine kusur olursa pek de zorlanmaz... Ne kadar da güzel ve yerinde bir söz. Yazanın kalemine sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  7. Farklılıkları kabul et ve birleş....amaçların ortak olsun yeter....

    YanıtlaSil
  8. Önemli olan aynı yöne bakmak. Aynı yöne baktığımız güzel ilişkilerimiz olsun inşallah 😊

    YanıtlaSil
  9. Aynı hedefe uygun aynı amaç dogrultusunda yola devam edince sürtünme de azalıyor....
    Emeklerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  10. Hedefi olmayan bir topluluğun kimseye fayda sağlamadığını anladığımız bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  11. Bireyselken bile hedefimiz olduğunda, topluluk ikende hedefimizin olması, ailede ortak hedefin olması, beraber çıkılan yolda yürürken bile hedefinin olması, çocuk büyütürken bile hedefinin olması çok çok önemli.. ortak hedefler insanları birleştirir

    YanıtlaSil
  12. Bu kampın bir sonraki tarihlerine beni de yazar mısın Jale?

    YanıtlaSil
  13. Birlikte aynı yöne bakabilmek, ne kadar anlamlı bir ilişki ...

    YanıtlaSil

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim Bu hayatta her insan mutlu ve başarılı olmak ister…  Bunun için, Sevdiği insan...