MESAJINIZ VAR
İnsanların
birbirini anlamakta zorlandığı, bu nedenle de birbiriyle iletişimlerinin kopma
noktasına geldiği bir dönemdeyiz. Tam da böyle bir dönemde ilginç bir yazı ile
karşılaştım.
Peki, neydi bu yazı?
Arabanızın size vermek istediği mesajları doğru anlamak ve oluşan sorunları daha kötüye gitmeden çözebilmek için arıza işaretlerini iyi bilmeniz gerekiyor.
Bir arabanın
bile özelliklerini bilmediğimizde onun bize vermek istediği mesajı anlayamayabiliyoruz.
Kaldı ki bu mesajı anlayamadığımızda, oluşan sorunlar daha da kötüye gidebiliyor.
İşin
ilginç olan kısmı ise, benzer durumun arkadaşlarımız, ailemiz, eşimiz,
çocuğumuz, ticaret ortağımız ve diğer ilişkilerimiz için de geçerli olması…
Tıpkı
Ayten hanımın ailesiyle yaşadığı sorun gibi…
Ayten
hanım, kendini bildi bileli konuşmayı, belli bir düzen içerisinde yaşamayı seven
biriydi. İnsanlarla sohbet etmekten keyif alır, yolda izde mutlaka sohbet
edecek birilerini bulurdu. Konuşacak konu bulma konusunda ise hiç zorlanmazdı.
Pazara gider pazardakilerle, hastaneye gider hastalarla, kısacası yolunun
üzerinde kim denk gelirse onlarla sohbet etmeye bayılırdı. Aynı zamanda kendine göre kuralları olan
biriydi. Belli bir düzeni vardı ve o düzenin bozulmasından hiç hoşlanmazdı. Bir
yere gidecekse mümkünse bildiği yoldan gitmeyi tercih eder, en iyi yolun bildiği
yol olduğunu düşünürdü. Evde de durum farklı değildi. Onun için evde, her şeyin
belli bir yeri vardı. O tuzluğun yeri değişince, neden o tuzluğun onun istediği
yerde durması gerektiği konusunda uzun uzun nasihatler verirdi. Dağınıklığı da sevmez,
böyle bir durumda evde kızılca kıyamet kopardı.
Gel
gelelim ki hayat, ona öyle bir eş ve evlat verdi ki sormayın gitsin.
Ayten
hanım, konuşmayı ve düzeni ne kadar seviyorsa, eşi Hayati bey, bir o kadar konuşmayı
sevmez, kızı Aylin’de ise düzen ve kural namına bir şey bulamazdı. Ayten hanım,
bunun sebebini anlamadığı gibi kabul etmekte de zorlanırdı.
Misafirliğe gittiğinde eşi Hayati bey’in tek kelime etmeden oturmasına sinir olur, bunu her fırsatta dile getirirdi:
“Misafirliğe gittik, insan iki laf etmez mi, azcık kelime dağarcığın olsun, mahcup olduk el aleme. Evde de ağzından lafı kerpetenle alıyorum, hiç yüzümü güldürme sakın.” der, şikâyetlenirdi eşine.
Ayten
hanımın kızı Aylin’le düzen ve kurallar konusunda başı dertteydi. Aylin’in düzensizliğine
ve her yere son dakika gitmesine dayanamıyordu. Söylenmeye başlıyordu:
“Kızım,
bu çantanın hali ne, içinde mandalina kabukları, peçete artıkları kalmış, orası
çöplük mü? Okula da geç kaldın zaten, iki dakika önce kalksan, evden insan gibi
çıksan olmaz mı? Benim gibi bir annenin kızına bak. Yok yok yetiştiremedim ben
seni.”
Aylin
ise “Geç kaldım, görüşürüüüz anneeee!” der annesinden daha fazla fırça yemeden kaçardı.
Ayten
hanım, eşi ve kızıyla ilgili bu problemleri sık sık yaşıyor ve bu durum onu
epeyce bunaltıyordu.
Dip
dibe olduğumuz eşimiz, çevremiz ya da dünyaya getirdiğimiz çocuğumuz için bile neden
böyle dediğimiz, anlayamadığımız yerler olabiliyor.
Bu hayatta hepimiz birbirimizden farklıyız. Ve hepimizin farklı avantaj ve dezavantajları var.
Bir çalışanın, birkaç işi bir arada yapabilmesine rağmen arkasını toplamakta zorlanması gibi.
Ya da bir sunucunun çok güzel ve etkileyici konuşmasına rağmen çok konuştuğu için, konu dağılımı yaşaması gibi.
Hepimizin bu hayatta güçlü yönü olduğu gibi geliştirmesi gereken yönleri de vardır. Gelişebilmenin yolu ise, bizde olmayan özelliklere sahip insanlarla ilişki kurmaktan geçer. Bu nedenle de, insan her ne kadar kendisine benzeyene yakınlaşmak istese de, hayat onun karşısına hep farklı olanları çıkarır... Farklı düşünen, farklı tepki veren, farklı karar alan, farklı motive olan...
Tıpkı harekete geçmekte zorlanan bir annenin, yerinde duramayan bir çocuğunun olması gibi...
Ya da konuşmadan duramayan birinin karşısına ağzından cımbızla laf alınan karşı cinsin çıkması gibi...
Nerelerde
eksiğimiz ya da fazlamız varsa bizlere ilişkilerimizde zarar veren, hedefe
giden yollarda geri düşüren... Tam da oraları geliştirelim diye, ihtiyacımız
olandır aslında bizden farklı olanlar...
Ve
nasıl ki bir ormanı zenginleştiren yeşilin farklı tonlarıysa...
Kahvaltı
masasını "kuş sütü eksik" kıvamına getiren bambaşka lezzetler ve
tatlarsa...
Hayatı zenginleştiren de işte bu farklılıklarımızdır.
Yeter ki insan, farklılıklara "yanlış" olarak değil, "zenginlik" olarak bakabilmeyi becersin...
Yeter ki insan, ilişkide olduğu insanları farklılıkları ile kabul edebilsin...
Ve yeter ki insan, kendisini o farklılıklardan beslenerek geliştirebilmeye niyet etsin.
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Çok tanıdık gelen bir öykü :)
YanıtlaSilniyet ne kadarda anlamlı dönüşmeye niyet edenlerden olalım inşallah kaleminize sağlık
YanıtlaSilÇok samimi bir dilde yazılmış… farklılıkları ceza değil nimet olarak görmek lazım:)
YanıtlaSilFarklılıklarımız aslında eksik olan yönlerimizi tamamlamamız için var bunuda farklılıkları kabul ettiğimizde görebiliyoruz. Her şey kabul etmekle başlıyor 😊🌸 Emeğinize sağlık 🌷
YanıtlaSilÇok keyifli bir yazı olmuş. Ayten hanımın hikayesi tam da hayatın içinden bir durum komedisi gibi :) Anlamak ve hoşgörülü olmak dileğiyle ☺️🌸
YanıtlaSilVe yeter ki insan, kendisini o farklılıklardan beslenerek geliştirebilmeye niyet etsin. Emeğinize sağlık...
YanıtlaSil"Ve yeter ki insan, kendisini o farklılıklardan beslenerek geliştirebilmeye niyet etsin."
YanıtlaSilYeter ki!...
Farklılıklarımızdan çokça şikayet ettiğimiz bu dönemde bu yazı ilaç gibi geldi... Emeğinize kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilKabul edince farklılıklarla yaşamak daha kolay, nedeni anlayınca ise o farklılıklar insanı geliştiriyor. Önce kabul edip, farklılıkların sebebini anlamak dileğiyle :)
YanıtlaSilNe kadar da kıymetli farklılıklarımız olduğunun bilincinde olabilmek ve bu farklılıklara nasıl tepki verebileceğimizi bilebilmek... çok şükür :)
YanıtlaSilHayata bu şekilde farkındalık ile bakabilsek ve ona göre kendimiz geliştirsek daha mutlu ve başarılı oluruz.
YanıtlaSilHayat bu farklılıklarla zengin…
YanıtlaSilKahvaltı sofrasında bile aynı çeşit peynirden, aynı çeşit reçelden sıkılıyoruz.
YanıtlaSilPeki niye insanların tek çeşit olmasını istiyoruz 🙃
evlerin içine kadar girip de yazılmış gibi bir yazı :) paha piçilmez farkındalıklar için yüreğinize sağlık...
YanıtlaSil