Bir Arpa Boyu
Oturduğu bankta, gökyüzüne doğru baktı. Masmavi bir tavanın altındaydı. Korna, araba ve insan sesleri birbirine karışıyordu. Hepsinden sıyrılıp rüzgârı hissetmeye, önündeki denizin kokusunu ciğerlerine çekmeye ve rahatlamaya çalıştı Ahmet. Ne içindi bu kadar koşturmaca? Nereye yetişmeye çalışıyordu insanlar? Ve sonra kendini düşündü, ulaşmak istediği yer neresiydi? Ne kadar yol almıştı? Zihnindeki bu soruların nedeni, bugün iş yerinde farkettiği boşluk hissiydi. Karmakarışık bir halde, tüm sorular ruhunu kovalıyordu sanki. Aslında; ne katı mesai saatleri, ne uyumsuz çalışma arkadaşları, ne de hizmet ettiği insanların yanlış davranışları onu olumsuz etkilemişti. Ama bugün, bu bankta, neden bu kadar yorgun hissettiğini anlamaya ihtiyacı vardı. Sanki arşınlarca yol gitmiş ama bir arpa boyu yol alamamış gibiydi. Ona yorgun hissettiren şey, neyi neden yaptığını bilmemesiydi.
Zamanında babasının zorlamalarıyla, sırf iyi para kazanılır diye mühendislik okumuştu. Okulu döneminde ne kadar zorlansa da, zamanla mesleğini sever hale gelmişti. Şuan bir kamu kurumunda memurluk yapıyordu. Önünden her gün evraklar gelip geçiyor, anlamsız işler için kendini harcadığını düşünüyordu. Kendini rotasız bir gemi gibi, savrulmuş bir halde görüyordu. Arkadaşlarını ve süreçlerini zihninden geçirdi. Hepsi bir yol seçip, seçtikleri o yolun sebeplerini oluşturmuştu. Ortaya koydukları sebepler de kolay şeyler değildi. Ama o zorlukları geçmelerini sağlayan şey; onların kendi yolunda samimi bir şekilde ilerlemeleriydi. Onlar o kadar samimi istediler ki, istediklerine ulaştılar. “Peki ben, ben ne istemiştim?” diye düşündü.
O sırada lise arkadaşı Emir, yoldan geçerken Ahmet’i fark etti. Emir, küçüklüğünden beri istediği mesleği yapıyordu, öğretmenlik. Selamlaştıktan sonra Emir, Ahmet’in yanına oturdu.
“Sahilde yürüyüşe çıkmıştım, uzaktan gördüm seni, bir selam vereyim dedim. Karadeniz’de gemilerin mi battı? Nedir bu düşünceli halin?” dedi.
Ahmet; “Hiiiç. Bir şey yok, öyle denizi seyrediyorum…”
Emir, “Hadi kardeşim dökül, dinliyorum. Sıkıntılı olduğun kaç metre öteden anlaşılıyor.”
Ahmet; “Bu aralar işten yoruldum sanırım. Neden o masada günlerimi harcıyorum diye düşünüyordum. Bir amaca, bir yola ihtiyacım var sanki. O yol nasıl seçilir, nasıl yürünür?” derken Emir’den bir cevap bekler gibi gözlerine baktı.
Emir’in gözünde bir anda öğrencileri canlandı. Onlara da isteklerini nasıl yöneteceklerini, hayatlarını nasıl kontrol edeceklerini anlatır, gözlerindeki aydınlanmadan dolayı keyiflenirdi.
Emir; “Daha büyük bir şey düşün ya, hayatının anlamı dedim sana.”
Ahmet hiç böyle düşünmemişti. “Yani… Mühendisliğin ötesinde insanlara gerçekten fayda vermek istiyorum.”
Emir; “Tamam, şimdi bu yoldaki hedefin de iyi bir mühendis olmak, sağlam binalar dikmek… Ama senin bu hedeflerine uygun hareket etmen gerek, adım adım yolunda samimi bir şekilde ilerlemen gerek.”
Ahmet afalladı. “Nasıl yani, samimiyetsiz miyim ben? Samimiyet tam olarak nedir peki?”.
Emir; “Samimiyet, samimi olan niyettir. İstediğin yolda düşsen de zorlansan da istikrarlı bir şekilde devam etmendir. Bir arpa kadarcık tohumu doldurmaktır. O tohum ne kadar dolu ve sağlam olursa, ondan oluşan filiz de o kadar güçlü ve güzel olacaktır. Sen o tohumu ekersin, bakarsın, güzel bir sonuç için sebeplerini oluşturursun, hayat da sana güzel bir ağaç verir.
Hayatta her şey bir sebebe bağlıdır. Her sebep bir sonuca hizmet eder. Sen sebeplerini ortaya koyarsın, sonuçları sana bir bir gelmeye başlar. Bir arpa boyu ilerleyemedim sanırsın ama elinde kocaman bir ağaç olmuştur. Ama o tohumu küçümsememen, onun büyüyebilmesi için ihtiyacı olan süreçleri ortaya koyman gerekir. Hiçbir sonuç yok ki, sebebi olmasın. Yolu yol yapan, atılan adımlardır. Eğer doğru bir amaca hizmet edeceğini düşünüyorsan, yolundan alıkoyma kendini. Beni de alıkoyma, yoksa derse geç kalacağım. Hadi bana müsaade…” diyerek Ahmet’in yanından ayrıldı.
Ahmet’in zihni rahatlamıştı. Ahmet gibi, birçok insan, sonuca ulaşma hırsıyla koşturup duruyorlardı. Kimi para peşinde zengin olmayı hayal ediyordu, kimi hedef tahtasına başka bir insanı koymuş, onu hayatının merkezi haline getiriyordu, kimi unvanla, belki şan şöhretle insanların arasında yücelmeyi amaçlıyordu. Oysa bunları elde eden insanlar da mutsuz olabiliyordu.
İnsanı mutlu eden şey, gerçek ihtiyacı olana ulaşabilmek, elde etmek istediği sonuçtan ziyade yol aldığı süreçte keyifli ilerlemektir. Bir insan zengin olduğunda değil, para kazanabilme marifetine sahip olduğunda, karşı cinsi elde etmek yerine çekici biri haline geldiğinde, popülerlik yerine samimi ve içten ilişkileriyle aranan insan olduğunda sürekli bir keyif hali hisseder. Süreçten keyif alan insan, hayattan tat alır, yolu akıp gider. Ahmet de o bankta karar verdi. Hayatını anlamlı kılacak bir yol seçecek ve bir arpa boyu bile olsa o yolda samimi bir niyetle ilerleyecekti.
Gerçek amaçlara, samimi niyetlerle ulaşabilmek dileğiyle…
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
İnsanın yaşam amacı gerçekten nedir? Tüm mesele bu sanırım :) harika bir yazı olmuş ellerinize sağlık
YanıtlaSilElinize sağlık. 🌸
YanıtlaSilÖnemli olan niyet, ama daha da önemlisi niyette samimiyet.
Niyet eder etmez o niyete yönelik hareketin başlaması da ne kadar samimi olduğumuzun işareti olsa gerek.
Çok güzel yazılmış 🌱
YanıtlaSilİnşALLAH🌸
YanıtlaSilYolu yol yapan atılan adımlardır 🥰
YanıtlaSilOkurken kendimi buldum çok güzel anlamlı bir yazı oku oku tadına doyulmuyor. DTÖ yazıların hepsi çok güzel yazanların kalemine sağlık saygı ve minnetle.
YanıtlaSilSamimî niyetle bir arpa boyu yol almak..
YanıtlaSilçok güzeldi, teşekkürler 🌸
Hedeflerimde samimiyetimi tekrar test ettiğim harika bir yazı olmuş yine yine yine 👍
YanıtlaSilGerçek amaçlara samimi niyetlerle ulaşabilmek dileğiyle 🌱
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🙃
YanıtlaSilİnsan gerçek amacını iyi belirleyip sonuca bakmadan hedefleri için sebep oluşturduğunda keyif alır hale geliyor… güzel ve farkındalık oluşturan yazı işin teşekkürler🌼
YanıtlaSilHayatta her şey bir sebebe bağlıdır. Her sebep bir sonuca hizmet eder. Sen sebeplerini ortaya koyarsın, sonuçları sana bir bir gelmeye başlar.
YanıtlaSilİnsan sonuca odaklandığında çok yoruluyor. Elinde olmayana değil elinde olana odaklanmak insanı rahatlatıyor.
Çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık 🌺
Bir durup bakabilmek, hayatlarımıza hedeflerimize, amacımıza...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
“Samimi olan niyettir.”
YanıtlaSil"Neleri, neden yapıyorum??" diye durup tekrar düşünmemi sağladı. Çok teşekkürler bu güzel yazı için
YanıtlaSil