BABAMLA GEÇEN ZAMAN
Uzun zaman sonra arkadaşlarının ısrarı ile yemeğe çıkmıştı. Babasının ölümünden sonra ilk defa bu kadar kalabalığa karışmıştı. İlk başlarda her şey iyi gitse de ilerleyen dakikalarda hareketli müziklerin başlamasıyla yüreğinde bir ağırlık hisseti ve nefes almakta zorlandı. Sadece kendini o ortamdan dışarı atmak istiyordu. Hızlıca kendini dışarı attı. Denize doğru yürümeye başladı. Hava soğuktu, elleri üşümesin diye montunun cebine sokarak yürümeye devam etti. Normalde Ebru’nun soğukla hiç arası yoktu. Ama bu soğuk ona iyi gelmişti. Yürüdükçe yüzüne vuran rüzgâr sanki bütün düşüncelerini de beraberinde götürüyor gibiydi. Yürümeye devam etti ve denize geldiğinde bir bankın yanında durarak izlemeye koyuldu. Dalgalar geliyor, kayalıklara vurup geri gidiyordu. Bu ses ona iyi gelmişti. Biraz daha rahat nefes alabiliyordu. Babasının da sevdiği bir sahildi burası. Hep birlikte yürümeye gelirlerdi. Çekirdek alırlar, uzun uzun muhabbetler eşliğinde vakit geçirirlerdi. Ne kıymetli zamanlardı. Anne ve babası Ebru sekiz yaşındayken ayrılmışlardı. Babasıyla çok fazla vakit geçirememişti. Şimdi genç bir kadın olan Ebru, babasıyla bir araya geldiği zamanlarda tadını çıkartmak istiyordu. Uyumayı çok sevse de babası erkenci kuştu. Yedide kahvaltısını yapardı. Ebru da bir gün babamı kaybedebilirim ama şuan bir aradayız neşesiyle kahvaltıyı hazırlardı.