Ramazan ayının son günleri gelmekteydi. Pelin ve ailesi son
günleri misafirlerle taçlandırmak istemişti. Geniş aile olarak yapacakları bu
iftar için bugün seçilmişti. Pelin ve annesi için o gün yoğun başlamıştı. Pelin
temizlik yapıyor, annesi yemek hazırlıklarına başlamadan market listesi
hazırlıyordu.
Kaç kişi oldukları hesaplandı, alışveriş yapıldı, yemekler
hazırlandı…Derken misafirler yavaş yavaş gelmeye başladı. Geniş aile olmak ve
bir eve sığmak onlar için biraz da kargaşaydı. Artan çocuk sayılarıyla epey
kalabalık bir aile olunmuştu.
Eve girer girmez kapısı kapalı odaları zorlayan, bir yerdeki eşyayı başka yerlere taşıyan, bir arada oyun oynamak yerine annelerinden telefon isteyen çocuklar görüyordu Pelin. Uzun zamandır bu ortamda bulunamıyordu üniversite sınavına hazırlandığı için. Çocukların hareketlerine şaşkınlığı bu yüzdendi.
Bir insanı büyütmekle yetiştirmek aynı şey değil.
Aynı şey değildi gerçekten… Bu çocuklar belli yaşlar almıştı
ancak yaşları oranında yetişmiş, olgunlaşmış, akıllanmış değillerdi.
Çocuklar telefonda çevrimiçi bir oyundayken, anneleri “Önce
onların karınlarını doyuralım.” demiş ve çocuklarının peşlerine düşmüşlerdi.
Çocuklar bir yandan oynuyor bir yandan da annelerinin uzattığı kaşıklarla
yemeklerini yiyorlardı. Ne yediğinden habersiz çocukların karınları gerçekten
de doymuştu…
Derken Pelin’in gözü Ayşe’ye takıldı. Geldiğinden beri annesinin desteğiyle okuma çalışması yapmış, yarınki sınavına hazırlanmıştı. Bu hazırlıktan sonra annesi ona kısıtlı bir süre için telefon vermişti ancak oynayacağı oyunlar da izleyeceği videolar da kısıtlıydı. Ayşe annesine acıktığını söylediğinde annesi ona bir tabak hazırladı ve Ayşe mutfağa gidip kendi kendine yemeye başladı. Pelin yalnız yakaladığı Ayşe ile sohbet etmek istedi.
9 yaşında olan Ayşe okula gidiyor, okuldan sonra çeşitli kurslara katılıyordu. Sevdiği aktiviteler arasında kardeşiyle oyun oynamak, ailesiyle hafta sonu yürüyüşlerine çıkmak ve gördüğü manzaraların resmini çizmek vardı. Özellikle kardeşi doğduktan sonra her zaman onunla eşit olmayacaklarını öğretmişti ailesi Ayşe’ye. Bu da yetişmesinde önemli bir rol oynamıştı. Ailesinin kendi hizmeti için değil desteği için olduğunu öğrenmenin temelleri atılmış oldu. Aynı gün hep beraber alışverişe çıkıldığında ya Ayşe’ye ya kardeşine bir şeyler bakılıp Ayşe’nin kardeşi için bir şeyler seçmesi, ona alınan şeyin kendine de alınmak zorunda olmayacağını öğrenmesi, paylaşmayı ve başkası adına sevinebilmesi öğretilmeye çalışılırmış.
Pelin anladı ki yetiştirmek ancak bilinçli kişiler tarafından mümkün. Ve çocuğu yetiştiren kişinin sabrı, devamlılığı bu işin püf noktası. Yetiştirmek zorlu bir yol gibi görünse de sonucunda çoğu alanda kendi sorumluluğunu alabilen, paylaşmayı ve yardım etmeyi seven olgun bir çocukla karşılaşılıyordu. Tüm emeklerin karşılığını almak gibi, yükü hafifletmek gibiydi yetiştirilmiş yetiştirilmiş bir çocuk.
Peki Ayşe Nasıl Yetişmişti?
●Yaşının ve becerisinin yettiği işleri annesinin
desteğiyle kendisi yapmaya çalışarak
● Verdiği emeğin üstünde imkânlara sahip olmayarak
● Ailesinin belirlediği bir takım esnek kurallara uyarak
● Sınırlara sahip olarak
Pelin öğrendiği derslerin bir modelini görmüş gibiydi. Herkesin büyütmeye konsantre olduğu yerde yetiştirici olmak çok kıymetliydi, yetiştirilmiş olmak daha çok…
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Büyütmek ve yetiştirmek arasında gerçekten fark var ve insan bedelin ne olduğunu bilirse ancak bu farkı anlayabilecek…
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam 🌸
O kadar acı ki ne yazık ki bu yazıda yazılanlar çünkü hepsi gerçek.
YanıtlaSilArtık anne babalar değil çocuklar anne babaları kontrol altına alıp her dediğini yaptırıyor.. Bilinç vermemizi sağladığınız bu güzel yazı için kaleminize sağlık 🌷😊
Büyütmek mi yetiştirmek mi? Arada ki farkı fark edenlerden olmak ümidi ile .Bu kıymetli yazılar için teşekkür ederiz.
YanıtlaSilİnşALLAH bizler de yetiştiren oluruz. Emeğinize sağlık🌷
YanıtlaSilDünyanın en zor mesleği sanırım insan yetiştirmek. Ama gerçeğe uyumlanan için her şey kolaylaşıyor. Elinize sağlık 👏
YanıtlaSilHepimiz , herkes bugün çocuklarımızdan en kolay yoldan nasıl kurtulabiliriz derdindeyiz.. ama hiç onların geleceğini düşünmüyoruz değil mi ?.
YanıtlaSilEbeveyn olmanın sorumluluklarını bilenlerle bilmeyenlerin arasında öyle farklar var ki.. Farkındalığı olmayanlar için ertelendikçe büyüyen bir probleme dönüşebiliyor maalesef :(
YanıtlaSilEmeklerinize sağlık.. yetiştirmek ile ilgili süreçleri yazınızda yer vermeniz çok güzel olmuş.
YanıtlaSilKaleminize sağlık🌸
YanıtlaSilGünümüzde nadir görülen bu Ayşe’ler ve bilinci açık ebeveynler artar hayırlısı ile 👏🏻
YanıtlaSil