BİR GÖNÜLE SIĞAN EVE DE SIĞAR
Kuşların cıvıltılarıyla uyandı. Perdeyi çekti, pencereyi açtı. Oh! Dışardan mis gibi bahar havası içeriye doldu. Neslihan bu havaları seviyordu. Ne soğuktu, üşümüyordu ne de sıcaktı, terlemiyordu. Neslihan mutfağa doğru yöneldi, tam eşine kahvaltı hazırlayacağı sırada kapı çalındı. Gelenler eşinin kardeşi ve kocasıydı. Yakın bir köyde öğretmenlik yapıyorlardı.
Görümcesi hamile olduğu için şehre alış-veriş için gelmişlerdi. Gelmişken de hem abisini-yengesini hem de yeğenlerini görmek istemişlerdi. Neslihan onları içeri buyur etti ama canı sıkıldı. “Nereden de çıktı şimdi bunlar?” diye içinden geçirdi.Kapı zilini duyan Hakan içerden uykulu ve meraklı gözlerle “Kim geldi Neslihan?” diyerek salona girdi. Kız kardeşi ve eşini görünce çok sevindi. Bir taraftan da göz ucuyla Neslihan’a baktı. Bu durumdan hiç hoşnut değildi karısı. Neslihan mutfağa gidince arkasından Hakan da gitti. Neslihan “Şimdi bunları ben nerede yatıracağım? Tam da çocukların sınav zamanı.” dedi. Hakan da “Sınava önem veren çocuk nerede olsa çalışır. Bizim ayrı bir odamız mı vardı da sınavımızı kazandık?” dedi. Sonra çocukluğunda yaşadığı bir olayı karısına anlattı:
“Babam ücra bir küçük kasabada memurdu. Biz okuyalım diye daha büyük bir şehre taşındılar. Babamlar bir ev kiralamışlardı. Ev demeye bin şahit ister. Resmen tahta ve tenekeden yapılma gecekondu bir evdi. Şehirde güzel evler vardı ama orada hep ev sahipleri kendileri oturuyorlardı. Burada eline teneke ve tahta geçiren derme çatma baraka adı verilen ev yapıp kiraya veriyordu. Annem ve babam üç çocukla ancak bu barakayı bulup kiralayabilmişlerdi.
Hatırladığım kadarıyla barakaya ana kapıdan girince küçük bir koridor gibi, oda gibi ne olduğu tam belli olmayan bir yer vardı. Oradan bir kapıyla içeriye, odaya giriliyordu. Odadan da başka bir kapıyla mutfağa giriliyordu. Yani iç içe kapılardan geçe geçe giriş oda ve mutfağa ulaşılıyordu. Yazın sıcağında o evin yapımında kullanılan tenekelerden dolayı sıcak daha da çok içeriye vuruyordu.
Bir gün halam, eşi ve annemin akrabası olan iki çocuklu karı-koca misafirliğe geldiler. Akşama doğru kapı çalındı, bu sefer üç tane yatılı okulda okuyan akraba kızları anne-babalarıyla birlikte yatacak bir yer bulamadıkları için akraba diye bize gelmişlerdi.
Burada, kim kimin akrabası önemli değildi. Önemli olan hem annemin hem de babamın akrabaları ve çocukları yatılı misafirliğe gelmişti. O küçücük ev, ev de değil barakada tam 20 kişiydik. O kadar kişi akşam yemeği yedik. Sıra yatmaya gelmişti. Ev küçük, kişi çok. Gelen misafirlerden biri çok utanmıştı. Mahcup bir şekilde anneme:
“Gülsüm Hanım bu kadar kişi eve sığmaz biz otele gidelim bari” dedi. Annem de:
“Bu kadar kişi gönle sığdığına göre eve de sığar.” diye karşılık verince o barakada ne kadar yatak varsa sıraladık. Yetmedi komşudan da yorgan, yastık aldık ve yan yana iki odada yattık. Hatta ertesi günü kim akıl ettiyse bu güzel ânı kaydettiğimiz bir fotoğraf çektirmiştik. Anneme gidince sana göstereyim o fotoğrafı.” dedi.
“Şimdi evlerimiz büyüdü, konforlu hale geldi. Çocuk sayılarımız azaldı. Ama maalesef ilişkilerimiz de azaldı. Yakın dahi olsa yatılı misafir ağırlamak istemiyoruz.”
Neslihan’ın dinlerken gözleri dolmuştu. Sahi ne olmuştu da eskiden gönle sığan sevdiklerimiz şimdi evimize sığamaz olmuştu? Yakın olduklarımızdan nasıl uzaklaşmıştık gerçekten?
“Tüm ilişkiler zayıf bağ ile başlar. Ne kadar çeşitli ihtiyaç giderilirse bağ o kadar kuvvetli olur.”
Neslihan, eşine mahcup bir gülümsemeyle baktı ve şöyle dedi:
“E o zaman sen dolabın üzerindeki yorganları indiriver, ben de bir çay koyuyorum!”
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Çok sevdim.. “bir gönle sığan eve de sığar” 🌹 kaleminize sağlık
YanıtlaSilGerçekten samimi bir yazı olmuş.Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilKaleminize sağlık…
YanıtlaSilKıymetli bir yazı olmuş, gerçekten insan nasıl yakınların uzak olduğunu fark edemiyor... kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilKaleminize sağlık...
YanıtlaSilİhtiyaç gidermek ve ihtiyacının giderilmesi… Emeğinize sağlık😊🌸
YanıtlaSilOkurken bir yandan gözümüzde canlandı, ne kadar samimi bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilİçimi ısıtan bir yazı oldu. Kalbinize sağlık.
YanıtlaSilNe güzel bir tabir…Gönlü geniş olanlardan olalım inşAllah🌱
YanıtlaSilElinize sağlık 🌸
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık.
YanıtlaSilİmkanlar kısıtlı olunca ve sınırlar daralınca ilişkiler gelişiyor
"gönle sığdığına göre eve de sığar.”
YanıtlaSilNe güzel bir söz
Gözlerim doldu...evet... şimdi 3+1 / 5 +1 kocaman evlerimiz var.. ama gönlümüz o kadar dar ki.. gelecek/ davet edecek misafirimiz yok.
YanıtlaSilKeyifle ve burnumun direği sızlayarak okudum. Ellerinize sağlık
YanıtlaSilİmkanları artıkça…
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
İlişkileri ve gönlümüzü yeniden gözden geçirmemizi sağlayacak güzel bir yazı emeğinize sağlık 🌻👏
YanıtlaSilEskiler o kadar güzel ve doğruydu ki. İlişki kalitemiz düştü maalesef
YanıtlaSilEski güzel günleri anımsattı, kaleminize sağlık, ne güzel bir yazı 🌷
YanıtlaSilAynen dediğiniz gibi evler arabalar herşey büyüdü çoğaldı fakat gönüller küçüldü.
YanıtlaSilGeniş gönüllük bu olsa gerek😅 harika elinize sağlık❤️
YanıtlaSil