BİR DALDA İKİ KİRAZ


BİR DALDA İKİ KİRAZ

Ofis ışıklarının parlaklığı gözünü alıyordu. Bir yandan da açık ofiste olduğu için iş arkadaşlarının çıkardığı sesler uğultu halinde kulağında yankılanmaktaydı. Klimadan vuran ılık hava teninde dolaşıp dururken, Ayşenin de zihninde sorular birbiri ardına dolanıp duruyordu. Bir terfi süreci başlamıştı. Kendisinin de terfiyle ilgili süreci vardı ancak şahit oldukları kendi terfi sürecinden daha çok üzmüştü. 

Başka birimde çalışan Ayhan abisi vardı. Uzun yıllardır bulunduğu şirkette hizmet vermekteydi. Aynı birimde kocaman on yıllık bir deneyime sahipti. Ne çok deneyim transferi vardı. Ayhan abisi her gelen stajyeri yetiştirir, meslekle ilgili bilgi ve deneyimlerini aktarırdı. Şirkete yeni stajyer Berna başlamış ve işleri öğrenebilmesi için Ayhan abinin yanına verilmişti. Bu seferki stajyer hepsinden farklı olmuştu. Ayhan abinin de desteği ile kendini şirkete kanıtlamış ve burada ilk iş hayatına başlaması uygun görülmüştü. Aradan bir sene geçtikten sonra terfi zamanları gelmiş, herkes Ayhan abiyi beklerken Bernaya terfi verilmişti. On yıllık deneyim ile bir yıllık deneyim eşitlenmişti. Aynı kadroya yerleştirilmişti. Mola saatlerini düzenli kullanan Ayhan abisinin bile artık çalışma şevkinin gittiği her halinden anlaşılıyordu. Ayşe bunları izlerken böyle bir eşitlemenin haksızlık olduğunu düşündü. Bir yanda on yıllık deneyim, bir yanda bir yıllık deneyim vardı.

İkisi birbirine eşit olabilir miydi? Yanlış giden bir şeyler vardı. 



Peki doğada nasıldı? 

Uzun yıllardır doğa ile iç içe olan bir hayvanla daha yeni doğayla tanışan bir hayvanın arasında fark yok mudur? Doğada uzun zaman geçiren hayatta kalmaya dair her şeye hâkimdir. Hangi bölgelere yaklaşmayacağını bilir, avcıları tanır. Avını ne zaman avlaması gerektiğini bilir. Ne zaman kaçması gerektiğini bilir. Bunu da edindiği deneyimlerle yapar. Ama henüz yeni doğayla tanışan bir hayvan öyle değildir. Avlanmanın çıraklığındadır, avcıların çırağıdır. Haliyle bunların avlanmaları da aynı değildir. Herkes kendi hak ettiği kadar avlanabilir. İnsanlara baktığında da böyledir. Bir yıllık arkadaşın ile on yıllık arkadaşının yeri ayrıdır. İkisiyle de olan paylaşımların, geçirdiğin vakitler birbirinden farklıdır. On yıllık arkadaşın mutfağına girer yemek yapar ama bir yıllık arkadaşınla henüz o kıvama gelmemişsindir. Belli sınırlar vardır. İkisini aynı kefeye koymaz, aynı davranmazsın. Aynı daldan aldığın erikler bile birbirine eşit değildir.



Eşitlik olmadığını nasıl anlarız?

Tek yumurta ikizlerine baktığında detayda farklılıkları olduğunu görürsün.

Son model teknoloji ile bir marulu ortadan ikiye kesseniz bile eşit bölemezsiniz.

Gözlerimiz birbirine çok benzer ama görme bozuklukları eşit değildir.

Futbolcuların top oynarken ki ayak kullanımları eşit değildir.

İnsan hayatta ilişkileri, çalışanlarını, çocuklarını eşitlemeye kalktığında orada var olan dengeyi bozar. Eşitliğin olduğu yerde adaletten bahsedilemez.

Bir koyun sürüsü uzaktan aynılarmış gibi görünürler ama çoban onları detaydaki farklılıklarından tanır.

İnsanlar benzerler ama herkesin DNA dizilimleri farklıdır.

Aynı dalda yetişen iki kiraz şekil olarak, vitamin olarak, tat olarak birbirinden farklıdır. 



Peki İnsan eşitlemeye çalışırsa ne olur? 

Kişileri, durumları, ilişkileri eşitlersek artık orada dengeyi bozarız ve adaletli olamayız. Farklılıkları algılayamayız. İyiler iyi olmaktan vazgeçer, kötüye motive olur. Kötü ise iyileşmez, iyi kötü olur. 


Bir annenin iyi karne getiren ve kötü karne getiren çocuğuna aynı hediyeyi aldığında iyi karne getirenin “Yapmasam da alınıyormuş.” demesi gibi.

Uzun yıllardır verimli çalışan bir elemanla, ilk iş hayatı olan, verim olarak düşük bir elemanı aynı kadroya koyduğunda iyi olan elemanını kaybettiği gibi.


Eşitlik sağlamaya uğraştığımızda aslında kişilere hakkını vermiş olmuyoruz. Her ikisini de aynı kefeye koyuyoruz. Oysa şarkı sözlerinde de olduğu gibi “Bir dalda iki kiraz, biri al, biri beyaz. Eşit olmayacakları için birbirlerinden bir farkları oluyor. O yüzden kişilere, olaylara bakarken eşitliğe değil adalete ihtiyacımız vardır. Adil olarak baktığımızda insanlara da haklarını teslim etmiş oluyoruz. Adaletli algılayıp, adaletli aktarabilmek dileğiyle…



***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

 

15 yorum:

  1. Eşitleme kötüyü standart hale getirip, dengeyi nasıl da bozuyor… kaleminize sağlık 🌱

    YanıtlaSil
  2. ne de güzel anlatılmış. eşitliğin olduğu yerde adaletten bahsedilemez.

    YanıtlaSil
  3. Adaleti öğreten bir yazı olmuş, kaleminize sağlık. Nerede eşitlemeye çalışırsak problem yaşıyoruz…

    YanıtlaSil
  4. Eşitlik olduğunda kötü standerdize etmiş oluyoruz. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. İnsanlar arka planda ne emekler veriyor, bilemiyoruz aslında. Önemli nokta teşekkürler

    YanıtlaSil
  6. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Kavramları ayrıştırmak insanları birleştirir. Nedir adalet dediğimizde tek bir sonuca ulaşabiliyorsak, ancak o zaman doğru algılar ve doğru aktarırız.
    Kaleminize sağlık hocam 🌹

    YanıtlaSil
  8. Hak edene hak ettiğini hak ettiği kadarıyla vermek lazım ki fazla veya az verilip bozulmasın karşımızdaki kişi :)

    YanıtlaSil
  9. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  10. Günümüzün normali haline gelen eşitlik sözünün gerçeğini çok güzel anlatmışsınız ,emeğinize sağlık .

    YanıtlaSil
  11. Adelet, hak edene hak ettiğini vernektir. Eşitlik değildir.

    YanıtlaSil
  12. Hakikaten eşitlik adalet demek değil o kadar çok şahitliğimiz oluyor ki...

    YanıtlaSil
  13. Bu yazıyı okuyunca ben çocuklarıma eşit davranırım ayrım yapmam sözünün aslında ne kadar büyük bir hata olduğunu ne kadar adaletsiz bir davranış olduğunu bir kez daha anladım. ALLAH RAZI OLSUN.

    YanıtlaSil
  14. Bu yazıyı okuyunca ben çocuklarıma eşit davranırım ayrım yapmam sözünün aslında ne kadar büyük bir hata olduğunu ne kadar adaletsiz bir davranış olduğunu bir kez daha anladım. ALLAH RAZI OLSUN.

    YanıtlaSil
  15. Eşitlemeyi adalet zannediyoruz oysa.. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil