ÇAM AĞACINDAN HAYATA
Karşısındaki çam ağacını dikkatle inceliyordu Aylin. Keşke burada çam ağacı yerine çınar ağacı olsaydı, diye geçirdi içinden. Çam ağacının iğne yapraklı olması hoşuna gitmiyor, bu nedenle de onu pek ağaçtan saymıyordu. Aylin'e göre ağaç dediğin şöyle rüzgarla uçuşan, geniş yapraklı ve daha sevimli olmalıydı. Ayrıca böyle bir ağacın gölgesinde oturmak daha keyifli olur diye düşünüyordu.
Halbuki çam ağacının da kendine göre güzel yönleri vardı. Yaz olsun kış olsun iğne yapraklı olsa da yapraklarının yeşil olması gibi pek çok avantaja da sahipti aynı zamanda. Ama Aylin bunun üzerine pek düşünmemişti. Tıpkı kendisinden farklı olan insanlar üzerine düşünmediği, hatta onlardan köşe bucak kaçtığı gibi.
Kendisinden farklı insanlar, Aylin’i tıpkı çam ağaçlarının iğneli yapısı gibi rahatsız ediyor “Nerden buluyorlar beni, çekiyorum herhalde?” dedirtiyordu.
Ona göre haklı sebepleri de vardı. Kendisinden farklı insanların, yaşam enerjisini düşürdüğüne inanır, kendi tarzına tamamen ters olduklarını, hayatı zorlaştırdıklarını ve problemin kaynağı olduklarını düşünürdü.
Peki
gerçekten öyle miydi?
Bunu
öğrenebilmemiz için insanları tanımaya ihtiyacımız var.
İnsan,
hangi konuda olursa olsun, malzemeyi tanımadığı yerde problem yaşar.
· Daha önce hiç görmediğim, bilmediğimiz bir
hayvanı düşünelim. Zarar verir mi, vermez mi? Faydası ne? bilmezsem, ne yapmam
gerektiğini bilemem.
· Ya da yemeği hangi malzemeyle nasıl pişireceğimi
bilmezsem, tadını alıp keyfini çıkaramayabilirim.
Dolayısıyla
tanımadığımda hata yapma, ondan olduğu kadar fayda görememe,
zarar görme veya zarar verme olasılığım yüksek demektir.
Tıpkı
insanı tanımadığımızda olduğu gibi...
· Hızlı biriysem yavaş olan benim gerilmeme sebep
olabiliyor.
· Yavaşsam yerinde duramayan biri beni
yorabiliyor.
· Ya da konuşmayı sevmeyen biriysem çok konuşan
biri beni bunaltabiliyor.
Halbuki
her birinin kendi içerisinde avantaj ve dezavantajları var. Dolayısıyla bu kişiler,
kendi iyi yönlerimizi tutup, zayıf yönlerimizi geliştirebilelim, diye verilir
bize. Bu nedenle de insanları tanımaya ihtiyacımız var.
İnsanı
tanıdığımda onunla ne yapılır ne yapılmaz biliyorum. Ona göre iletişim ilişki
kuruyorum.
• Kız istemeye gidilecek, ağzı laf yapan yok.
Gülcay teyzemin de ağzı iyi laf yapar deyip kız istemeye onu da götürüyorum.
• Konfeksiyonda ortacının, hızlı olması lazım.
Hareketi hızlı, el çabukluğu olan işçi var. Onu konfeksiyonda ortacı yapıyorum.
Tanıyınca
bu atla bu yol gidilir mi, biliyorum. Ona göre ya atı ya yolu değiştireceğim. Bu
nedenle doğru strateji belirleyebilmemiz için elimizde ne olduğunu bilmemiz
lazım.
Dolayısıyla
karşılıklı ihtiyaç giderebilmek, mutlu, huzurlu, kafası rahat insan olabilmek
için insanları tanımaya ihtiyacımız var.
Çam
ağacı ile çınar ağacı gibi insanların da farklı özellikleriyle birer zenginlik
olduğunu görüp bu zenginliklerden beslenip kendimizi geliştirebilmek
dileğiyle...
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Ne güzel benzetme, ne hoş bir farkındalık oldu. Kaleminize sağlık😇
YanıtlaSilFarklılıkları anlamlandırabilmek dileğiyle. Emeklerinize sağlık.
YanıtlaSilÇok güzel benzetme olmuş. Emeğinize sağlık
YanıtlaSil