ASİMETRİK ADALET
İstiklal caddesinde yürüyordu Nehir. Yürürken de düşünüyordu. Gözleri de üzerine doğru gelen insan selini süzüyordu. Yabancı ve Türk ne çok insan vardı… Sonra gözüne takılan insanlar üzerine düşünmeye başladı… Bazıları rengarenk giyinmişti, yaşı ilerde olmasına rağmen saçlarını da özenle kızıla boyamıştı. Bazıları çok klasik ve resmi..
Bazılarının keyfi yerinde gibiydi, bazıları ise stresli bir koşturmaca içinde… Ama hayata dair herkesin bir kaygısı var gibiydi. Her birinin hayatlarını düşündü. İlişkileri vardı, çocukları, anneleri, babaları, eşleri… Birçok problemleri, birçok mutlulukları… O caddede yürürken herkes kendi sürecinde ve oranın en önemlisiydi kendisine göre…
Yüzlerce kişi aynı anda aynı yerde bulunuyor. Yüzlerce farklı öykü aynı anda aynı noktada kesişiyor ve birbirine değerek bazen de değmeden geçip gidiyordu…
Sonra herkes bireyselliğine geri döndüğünde birbirinden habersiz kendi hayatlarını yaşıyordu…Peki bunca öykü başıboş muydu? Gelişigüzel miydi?
Sahne hazırlandı, oyuncular belirlendi ama yönetmen koltuğu boş muydu? Bu oyuna müdahale eden yok muydu? Oldu ya da olmadı diyen, haydi bu sahneyi yeniden çekelim diyen? Kimin hangi role daha uygun olduğunu belirleyen?
Bunca öykü öylece yaşanıyor olamazdı… Her birini aynı anda her gün her an her saniye yöneten biri vardı, olmalıydı.
Öyle BİRİ ki bir caddedeki yüzlerce hayatı aklımız almazken, tüm evrendeki milyarları yöneten… Bunu aynı anda hiçbir karışıklığa mahal vermeksizin yapan. Bunu yaparken o esnada diğer canlıları unutmayan… İnsanların henüz keşfetmediği denizin millerce altındaki bir canlının gıdasını, oksijenini düşünüp belirleyen… Bir bitkinin, suyunu, toprağını, alacağı ışığı tasarlayan ve ona ne eksik ne de fazla tam da ihtiyacı kadar veren…
Bir insanla bazen onu geliştirmek için bazen bazı hatalarını toparlasın diye bazen de yaptığı güzelliklerin karşılığı olarak diğerini denk getiren… Her an yeni bir soru soran ve her cevabı özenle takip eden. Gelen cevaplara göre soruları yeniden şekillendiren veya merhametli bir öğretmen gibi değiştirip tekrar soran… Aynı anda bir başkasının sorularıyla yollarını kesiştiren…
Her an yeniden yaratan ve her an yarattığını yöneten…
Ama insan bu dizayn içerisinde haksızlığa uğradığını hissediyordu bazen, şanssızlıkların, kötü tesadüflerin kendisini bulduğunu düşünüyordu. Hep aynı tip adamlar ya da kadınlar ona denk geliyordu mesela. İş yerinde hep hakkı yeniyordu. Birileri bolluk içerisinde yaşarken o maddi sıkıntılarla hayatını sürdürmeye çalışıyordu. Hastalıklar, zorluklar, kederler adaletsizlik onu bulmuş gibi hissediyordu.
Oysa hayatta adalet vardı ve hak edene hak ettiği hiç şaşmadan veriliyordu. Hem de tam da hak ettiği kadar. Ama insanın beklentisine uygun olarak simetrik bir şekilde değil.
Herkes aynı oranda zengin değil mesela, birinin anne babası çok küçük yaşta ölmüş ama çok güzel bir evlilik süreci ve ailesi olmuşken bir diğeri sağlıkla ailesinin yaşlılığını görebiliyor ama çocuklarıyla ilgili zorlu süreçlerden geçiyor. Birinin ömrü hastalıklarla boğuşarak geçiyor ama kariyerinde üst basamaklara birçok kişiye göre çok kolayca ulaşabiliyor. Birinin çok geniş bir sosyal çevresi varken ömrü boyunca karşı cinsle ilişkisi rayında gitmeyebiliyor, birinin ise çok parası olmasına rağmen samimi bir dostluğu gerçekte hiç olmuyor.
Yani biz bu hayatta kendi sahnemizde bize verilen avantajları görmek yerine, başka sahnelerdeki dezavantajların farkında olmaksızın, o sahnenin avantajlarına göz diktiğimizde rolümüzü çekilmez hale getirmekten başka bir şey yapmıyoruz.
Sonra kendi sahnesini düşündü Nehir… Zorluk yaşadığı
noktaları gözden geçirdi. Bazen şikayet ettiği, çözemediği meselelerini aklına
getirdi. Sonra başka sahnelerdeki zorlukları düşündü. İnsan zihni kıyasla
çalışıyordu ne de olsa Genelde de olumlu anlamda üsttekiyle kıyaslıyordu
kendisini. Ama ya kendi dezavantajlarımızla diğerlerinin dezavantajlarını
kıyaslarsa? Diğerine verilen avantajları, güzellikleri isterken yanında
dezavantajlarını ve sınavlarını da ister miydi? En nihayetinde bu bir paket
programdı. Avantajlarını düşündü sonra, kendisine verilen şükredeceği ne çok
şey vardı esasında ve değişmek de istemezdi başkalarının güzellikleriyle.
Sağlığını, evladını ya da severek yaptığı işini vermek istemezdi başka
avantajlar karşılığında…
Hayatta adalet vardı ve hak edene hak ettiği hiç
şaşmadan veriliyordu. Hem de tam da hak ettiği kadar. Ama insanın beklentisine
uygun olarak simetrik bir şekilde değil.
Avantajları ve dezavantajlarıyla asimetrik bir paket program olarak veriliyordu aslında…
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Yıllar önce şikayet ettiğimiz şeylerin şimdi şükür sebebi olması.. Hayat bizim hep lehimize. Çok güzel bir yazı olmuş. Derinlere götüren
YanıtlaSilGerçekten kendi dezavantajlarımızla diğerlerinin dezavantajlarını kıyaslarsak kıskanır mıydık yada hasetlik yapar mıydık?...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
Gerçek adalet kavramını anlatan bu güzel yazı için teşekkürler. Üzerinde düşünülesi…
YanıtlaSilMuhteşem bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık🙏🏻
YanıtlaSilİnsan çevresine baktıkça kendinde bulunan dezavantajları görür hep, hiç kendinde var olan avantajları görmez. Görmedikçe de şükrü her geçen gün azalır, şikayeti artar. Oysa ne çok şükredecek şeyimiz var. Biz bir adım attığımızda bize yüz adım gelen BİRİ var ve O iyi ki var 🙏🏼
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam 🌸
Hayatta avantaj gördüğümüz şeylerin dezavantajı da var, dezavantaj gördüklerimizin avantajı da var. Herşey zıddıyla var bu hayatta. Biz elimizdekinin kıymetini gerçekten biliyor muyuz?
YanıtlaSilPaketlerin içeriğini olabildiğince tam görmeye çalışmak… Ne kadar da önemli… Hatırlattınız, elinize sağlık.
YanıtlaSilİnsan kendi
YanıtlaSilİnsan kendisine verilen avantajların ve beraberinde gelen dezavantajların kıymetini bilmeli, hayatının rolünü kapabilmek için..
YanıtlaSilİnsan kendi elindekinin değerini görmeden başkasının elindekine gözünü dikebiliyor ... Elimizdekilerin değerini anlamak dileğiyle teşekkürler.
YanıtlaSilÇok güzel ve anlamlı bir kompozisyon olmuş.
YanıtlaSilEmeğinize ve Kaleminize sağlık🌻🪴
Herkesin bir beklentisi var ama biz onu hak ediyor muyuz? Ne kadarını hak ediyoruz? Gerçekleri bir görebilsek...
YanıtlaSilElinize sağlık. Güzel bir konuya değinmişsiniz.
Emeğinize sağlık
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌺
YanıtlaSilEn ince ayrıntısına kadar yapılan hesap bu nasıl bir ince düşünce, hoş görü, merhamet, adalet….
YanıtlaSilBaşkalarının avantajlı yanlarını görüp dezanantajlı yanlarını görmeden onlar gibi olmak istemek ne büyük sıkıntılara yol açıyor, verilene şükür edip gerçekleri görebilenlerden olmak dileğiyle. Emeğinize kaleminize sağlık 🤍
YanıtlaSilİnsan unutan kendine verileni çok çabuk unutup daha iyisini görünce nankör olabiliyor
YanıtlaSilİnsan kendinde olmayan imkanı, kendinde olan problemi başkalarında olup olmadığıyla kıyaslayıp mutluluk ihtimalini baltalıyor gerçekten de. Yazanların, emeği geçenlerin emeğine sağlık 👏🏻
YanıtlaSil