HAYALLERDE KALAN RESSAMLIK


HAYALLERDE KALAN RESSAMLIK

Ahmet üç çocuklu bir ailenin ortanca çocuğuydu. Bir ablası ve bir de kız kardeşi vardı. Annesi ev hanımı, babası da özel sektörde işçi olarak çalışmaktaydı. Ahmet ve ailesi babasının çalıştığı şirketin lojmanında kalmaktaydılarOrada küçük kendilerine has bir düzenleri vardı.  Annesi için temizlik çok önemliydi. Çocuklarını da düzen içerisine yetiştirdi. Ahmet de düzenli ama ders çalışmayı pek sevmeyen bir çocuktu ama özel yetenekleri vardı. Çok güzel resim yapıyordu ve ressam olmak  veya  araba tasarımcısı olmak istiyordu. Anne ve babasının tek isteği çocuklarının iyi bir üniversite okumasıişlerinin iyi olmasıydı ve bu konudaki istekleri Ahmet’ten daha fazlaydı.


Ahmet’in annesinin ve babasının hayalleri oğullarının doktor veya eczacı olmasıydı. Ahmet üniversite sınavına girdiğinde iyi bir puan alamadığı için onun yerine karar almışlardı ve ondan mühendislik yazmasını istemişlerdiAma Ahmet’in hayalleri bambaşkaydı, o güzel sanatlar fakültesinde okumak istiyordu. Ahmet ailesinin istediğini yaptı ve istemese de mühendislik fakültesini yazdı. İşler bundan sonra karıştı. Mühendislik okurken de kendini derslerine hiç veremedi. Madem ressam olamıyordu, o da kendini bilgisayar programı üzerinden araba tasarımı yapmaya adadı. Sadece çizimlerine odaklandı, o kadar çok bilgisayar ekranının karşısındaydı ki üniversitede arkadaş bile edinememişti. Sürekli çizim yapıyor ve şirketlere çizimlerini gönderiyordu. Bu alana o kadar bedel ödemişti ki, bu alandan hiç kopmak istemiyordu. Bu düşkünlüğü artık Ahmet’in bütün hayatını olumsuz etkilemeye başladı. 



Üniversitede hiç ders çalışmadı ve üniversiteyi uzattı. Bu süreç içerisinde çizimlerinden bir firmadan çok beğeni aldı ama arkası gelmedi. O beğenin üzerine Ahmet’in beklentisi çok yükseldi ve kendinin çok iyi olduğunu ama şirketlerin kendi yeteneğini anlayacak kapasitede olmadığını düşünmeye başladı. Çizimlere daha da ağırlık vermeye başladı. Artık gündüz uyuyan gece çizim yapan derslere bile son anda gidebilen bir öğrenciye dönüşmüştü ve bunun aslında kendisi için en ideali olduğunu düşünüyordu. Ailesinin zoru ile üniversiteyi bitirdi. Sıra iş başvurularına geldiğinde kendinin çok yetenekli olduğunu düşünüyor ve tecrübeye ne gerek var, beni en iyi şirketler almalı ve çalıştırmalı diyordu. Bu arada bütün başvurduğu alanında en ünlü şirketlerden hiç kendine olumlu dönüş yapmadı. Ufak şirketlerde asla çalışamazdı, onlar onun kalitesinde değildi çünkü… 


Üniversite bittikten sonra iki yıl boyunca kendini eve kapattı hiç kimseyle görüşmedi, hiçbir şey yapmadan hayatı geçirmeye başladı. Ahmet  kendini odaya kapatmış kendisine haksızlık yapıldığını düşünüp hareket bile etmiyordu. Hareketin olmadığı yerde gelişimin, iyileşmenin olmayacağını bilmiyor, kimseyi dinlemiyor ve odadan çıkmıyordu.  Bayramda yurt dışından kuzeni gelmişti. Biraz sohbet ettiler. Kuzeninin söyledikleri ona mantıklı gelmişti. Hayatın mücadele gerektiği, hareket etmezse hiçbir konuda marifetlenemeyeceği bir odaya kapanarak kimsenin kendisine iş vermeyeceğini söyledi ve ona bununla ilgili sorular sordu. Haklıydı bu odada durduğu müddetce kimse ona iş vermeyecekti. Başvurabileceği her yere başvurması gerektiğini anlattı. Mantıklı gelmişti bütün her yere başvurdu ama kendisinin beklentisi o kadar yüksekti ki kendini çok iyi yerlerde olması gerektiğine inandığı için hiçbir işi de beğenmiyordu. Yüksek maaş, şirket arabası gibi beklentileri vardı. Ama hayat öyle değildi her işin bir çıraklığı vardı. 


İşi küçümsemedenufaktan başlayacak bütün olumsuzluklara göğüs gererek yükselecekti. Herkes de böyle yapmamış mıydı? Aslında evet çevresini gözlemlediğinde herkes bir zorlukla başlamış. İlk başladıklarında bir sürü olumsuzluk yaşamışlardı. 


Zamanla, pes etmeden ilerlediklerinde bir yere varabilmişlerdiKarar verdi, artık iş beğenmemezlik yapmayacaktı, beklentisini düşürdü. Kendi alanında uygun ne iş olursa yapacaktı ve bu konuda çok da samimiydi. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Bütün kapılar açılmaya başladı. İlk hiç istemediği bir iş yerinde çalışmaya başladı, çok sabretti ve çok çalıştı, zaman içerisinde ilerledve yükseldi. Şu an kendi alanıyla ilgili çok iyi bir şirkette çalışmakta. 



Demek ki insan hayatta hiçbir şeyküçümsememeli, beklentisini çok yükseltmemeli ve her işin başında olabilecek olumsuzluklara sabretmeliymişdedi. Hayat bunu Ahmet’e öğretmiş oldu.



 ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder