NEDİR GERİYE KALAN?
Rıhtımlar dolup boşalıyor,
Otobüsler posta posta yolcu taşıyor,
İnsanlar değişiyor da yol sabit kalıyor
Göç hiç bitmiyor.
Peki, nedir geriye kalan?
Sırtlarken amacını
Sayısız kapıyı çalıyor
Kimi tebessümle açıyor
Kimi oralı bile olmuyor
Peki, nedir geriye kalan?
Faydası neydi bu dünyaya?
Tüm kinlerini seriyor masaya
Vedalarını sona bırakıyor
Peki, nedir geriye kalan?
Çocukken ve oynarken…
Zaman nasıl da dururdu o an…
Ama şimdi öyle değil…
İnsan geçen çocukluğuna ve ömrüne sorsa ya!
Tüm ömründen “Nedir geriye kalan?”
Bir şey olmalı geriye kalan, tüm zamanları ve mekânları kapsayan, ben
yokken, tüm güzellikleri tekrarlayan. Bir koşucunun elindekini alıp, diğer
koşuculara ulaştıran, bir şey olmalı geriye kalan...
Sema, meydandan bir kese kağıdıyla yem almıştı, hem güvercinlere yem verecek hem de kaçırdığı otobüsü beklemek için biraz oyalanacaktı. Yemler çok çabuk bitmişti, kuşlar mutlu, o ise bebeğinin karnını doyurmuş bir anne huzuruyla etrafa bakıyordu. İyice deniz havasını içine çekti. Ardından sığırcık kuşlarının öbek öbek gökyüzünde uçuşlarını seyretti. Halkalar halinde tek bir komutla ilerliyorlar, dağılıyor, açılıyor kapanıyor, sesler çıkarıyor, sanki bir şov için son hazırlık yapar gibiydiler. Bir yandan güvercinler ayaklarının dibinde, sığırcıklar başının üzerinde, Sema ise ikisinin ortasında tüm olanları seyrediyordu. Kese kağıdındaki yemler bitmişti çöp kutusu ararken üzerinde bir el yazısı fark etti. Öyle bir el yazısı ki sanki bir hattatın elinden çıkmış gibi, muntazam, noktalama işaretleri yerinde, küçücük bir alana sığdırılmış mimari bir yapı gibi buradayım, diyordu.
“Kim yazmıştır?” diye geçirdi içinden. Hatta “Kuş yemcisine sormak iyi fikir.” dedi içinden ve yaklaştı adama. ‘’Pardon, sizden aldığım yem külahından bir şiir çıktı, kimin acaba?’’ diye sordu. Yemci: ‘’Tanımıyorum kızım, arada bir tomar kullanılmış kağıt getiren bir genç vardı odur belkide...’’ diye cevap verdi.
Şiirin sonunda, tam üç ay sonrasını gösteren bir tarih vardı: “Eylül’de” diyordu. “Tam da bugün, aynı şiirin devamını yazacağım.” Üç ay sonra… Tarihe baktı ve düşündü. Üç ay içerisinde neler değişecekti hayatında? O sığırcık kuşları gibi bir sürünün içerisine karışacaktı ama her planı da üç ay sonrası içindi ve birçok şeyi ertelemişti, üç ay sonra yurt dışına taşınıyordu. Azar azar toparlanıp, yolculuğu için plan yapıyordu. Çok istediği okuldan kabul almış, ailesi de mutlu olmuştu.
‘’Üç ay sonra... Buradan ayrılıyorum ama bu şiiri belki de bir başkası okuyacak.’’ diye düşündü. Sonra, ne çok şey birikmişti yapılmayı bekleyen. “Her gün boğazdan geçerken bir kere bile bankta oturup sevdiğim kitabı okumadım ya da sahilde arkadaşımla yürümedim nicedir. Bütün her şeyimi üç ay sonrasına odakladım ama, babaannemle ilgilenemedim. Kaç kere benimle dışarı çıkmak istedi. Şimdi ise gidiyorum, kaç kere daha onunla dışarı çıkabilirim ki? Üstelik üzerimde emeği olan öğretmenimi nasıl olur da görmeden helalliğini almadan giderim? Liste giderek uzuyordu... Ne çok şey vardı geriye kalan. Üç ay ona engel gibi gelmişti ama aslında o üç ay geride bırakacağı eksik kalan şeyleri toparlayabileceği bir süreçti.
Listesini hazırladı ve tüm enerjisini bu üç ayı en iyi şekilde
değerlendirmek için harcadı. Giderek daha da iyi hissediyordu, her yaptığının
altını çizerek şöyle diyordu: ‘’Peki nedir geriye kalan? Bir şey olmalı geriye
kalan hep daha iyiye taşıyan...’’ İyi bir iz bırakmalıydı giderken. Elinden
gelenin en iyisini yapabilmeliydi. Helalleşmediği kişiler, uzun süredir
aramadığı arkadaşlar, ziyaret edilmeyi bekleyen akrabalar…
Eylül ayı gelip çatmıştı, son bir kez, sahile gitti, bir kere daha kuşlara yem aldı. İlk aldığı kese bitti, hemen aradı, şiir var mı, yok mu diye? Tam o sırada ısrarcı güvercin daha yok mu, der gibi ayaklarının dibinden ayrılmıyordu? Bir tane daha aldı, açtı ve baktı hiç bir şey yoktu, ikinciyi aldı onda da yoktu. Son yem kesesini aldığında, yine küçük bir şiire denk geldi. Şöyle diyordu:
Geriye kalan bir şey var,
Hepimize dağıtılan ve tekrar hepimizden alınan.
Geriye kalan bir şey var, büyük bir şahitliği olan
Ve sadece iyilere ait olan
Geriye kalan bir şey var, bugünü ve bu anı hatırlatacak olan...
Geriye kalan bir şey var, seni bu zamanda tutan…
Şiiri aldı ve cüzdanına koydu. Artık, niyetini tazelemişti... Döndü, iki adım daha attı... Aldığı yemlerin parasını ödemek için yaşlı amcaya doğru yürüdü. Yemci amca, hafif bir tebessümle Sema’ya el salladı ve Sema, amcaya şöyle dedi: ‘’Amca, senin bütün yemlerini alayım mı? Erkenden eve gidebilirsin böylelikle...’"
Amca, yumuşak bir ses tonu ile Sema’ya döndü ve dedi ki: ‘’Olmaz kızım. Ben
buraya sabahın erken saati gelirim, kuşlarım beni tanır, hemen etrafıma
toplanırlar, sonra birlikte, sabahın telaşını, otobüsleri, vapurları ve
içindeki binlerce yolcuyu izleriz, nice acı hikâyelerine, neşelerine, onlarla
birlikte tanık oluruz. Sonra ardından biri gelir kuş yemi ister bizden. Bir avuç
yemi saçarken çocuk gibi neşesi yerine gelir. Üstlerinde kanat süzüp uçan kuşlara bakar, bir
nebze yalnız olmadığını anlar. Görür asıl kaçırdığının otobüs olmadığını. Asık
suratlı geldiği yerden tebessümle ayrılır. Dönüp kuşlarıma derim ki bak yine
bir insan daha anladı, en basit şeylerde saklı mutlu olmanın sırrını…
“Şimdi ben buradan bunları bırakıp gitsem, nedir geriye kalan?”
İnsan bulunduğu yerde ve zamanda olabilmeli sır tam da burada saklı. Ama
insan çoğu zaman gideceği ve varacağı yeri beklerken geride kalanları görmez.
Ve geride bırakacağı şeylerde kendinden iyi bir iz bırakmayı düşünmez. Geride
bıraktığı izlerin kendisinin geleceği olduğunu gözden kaçırır. Geriye kalan
aslında insanla gelecek olandır…
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Hem dudaklarımın istemsizce tebessüm ettiği hem de gözümü usulca dolduğu bir yazı… Ne de güzel kaleme alınmış.
YanıtlaSilÖyküyü nasıl kapatıyoruz?
Geride ne ya da neler bırakıyoruz?
Elinize sağlık hocam 🌸🖊️
Ah gerçekten Nedir geriye kalan? Emeklerinize sağlık
YanıtlaSilİnsan bulunduğu yerde ve zamanda olabilmeli.Sır tam da burada saklı. Son zamanlarda okuduğum en etkileyici yazıydı.. Elinize emeğinize sağlık.. Teşekkür ederiz
YanıtlaSilOkurken bir süre sonra uzaklaştığımı fark ettim. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilNe kadar da çok acele ediyoruz... bunu yaparken de bugünü kaçırıyoruz... çok güzeldi elinize sağlık :)
YanıtlaSilGörebilene verilen bir mutluluk. Hayat, hassasiyetle irdelenmeyi bekler. Kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilElinize sağlık, hayat hassasiyet gerektiriyor...
YanıtlaSilOkurken gözlerim doldu.. bu dünya yolunda yolcu olduğumuzu hissettim.. hoş bir sada bırakabilmek için dua ettim.. Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilHassas irdeleme ile irdeleyince hayat çok farklı oluyor. Teşekkürler .
YanıtlaSilTam hayatımın sürecinde olan bir bölüme denk geldi..anda kalıp şimdi benden istenilen ne? Buna bakilmali emeğinize sağlık..🪻🪻
YanıtlaSilDoğruyu güzel yapabilmek dileğiyle, kaleminize sağlık
YanıtlaSilEn basit şeylerde saklı mutlu olmanın sırrı😊 Ne güzel ifade etmişsiniz kaleminize sağlık 😊🌸
YanıtlaSil"Görür asıl kaçırdığının otobüs olmadığını." Hayatlarımız çok hızlı akarken kaçırıyoruz kaçırdıklarımızı. Kalemi kağıdı alıp, "Ömürden geriye kalacaklar için kaçırdıklarım listesi" yapma ilhamı verdi. Teşekkürler :)
YanıtlaSilGeriye ne kalacak ki, verilen zamanın hakkını veremedikten sonra. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilokurken tebessüm ettiren, geri kalanı hiç düşünmemişim dedirten yazı olmuş kaleminize sağlık.
YanıtlaSilEmeklerinize sağlık hocam..🌸🌸
YanıtlaSil