KÜÇÜK AYAKKABI TAMİRCİSİ
Öğleye doğru annesi yaptığı yemekleri sefer tasına koydu ve Ahmet'e "Oğlum hadi bu yemekleri babana götür." dedi. Ahmet beş yaşındaydı. Her gün annesinin yaptığı yemeği babasının ayakkabı tamirhanesinin de bulunduğu Arasta'ya götürürdü. Yaşıtlarına göre küçük ve zayıftı ama güler yüzlü ve sempatikliği ile Arasta esnafının sevgisini kazanmıştı. Adeta Arasta esnafının maskotu olmuştu. Terzi Ali "Ahmet şu telayı yıka, telayı as." dediğinde hemen söylenileni yapıyordu. Terzi dükkânının yanında Köfteci Hüseyin'in dükkânı vardı. Köfteci Hüseyin; Ahmet şu siparişi falanca kişiye götür." dediğinde zayıf bacaklarına rağmen koşarak siparişi yerine götürüyordu. Esnaf da Ahmet'e harçlık verirdi. Ahmet o paraları annesine götürür, sonra ihtiyacı neyse annesi Ahmet'e onu alırdı.
Ahmet, dokuz yaşlarına geldiğinde okuldan arta kalan zamanlarını hem babasının dükkânında ayakkabı tamir işinde hem de Arasta esnafına yardım ederek geçiriyordu.
Bir kış günü Ahmet, annesinin yaptığı yemeği öğlen babasına götürdü. Babasında o gün bir sıkıntı vardı. Ayakkabı tamir etmiyordu. Ama yanında tamir bekleyen ayakkabılar duruyordu. Bir babasına baktı, bir ayakkabılara, bir şey de diyemiyordu babasına, çünkü sert mizacı vardı babasının en ufak bir şeyde kızıyordu. Babası Ahmet’in baktığını görünce; “Oğlum makine bozuldu, tamir de edemedim. Makineyi tamir edecek adam arayacağım.” dedi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra diğer ilçeden bir tamirci buldu getirdi. Babası, makine tamircisi ile gelince bir tek ev ahalisi değil tüm Arasta esnafı sevinmişti. Çünkü birkaç gün boyunca evde para kazanılmayınca yiyecek yoktu, bu duruma Arasta esnafı da üzülüyordu. Sanki kendi aileleri gibi düşünüyorlardı birbirlerini.
Dikiş makinesi tamircisi, tamir etmek için makinenin başına geçince Ahmet de tamircinin karşısına çömeldi ve yanaklarını iki elinin arasına alarak dikkatlice izlemeye başladı. Tamirci makineyi söktü, tüm parçaları yere serdi. Sonra babasına döndü; “Bu günlük bu kadar, gerisini yarın yapacağım,” diyerek o günkü mesaisini alıp gitti.
Ahmet ile babası bakakaldılar. Çünkü makine yoksa tamir işi yok. Ayakkabı tamir edilmiyorsa o gün para da yok. Ama evde sekiz nüfus ekmek bekliyor. Ahmet bu duruma çok üzüldü. Babası belli etmese de babası da üzgündü. Ama yapacak bir şey yoktu.
Ertesi günü Ahmet erkenden kalktı dükkâna gitti, ortalıkta babası var ama makineyi tamir edecek adam yoktu. Eğer tamirci bugün de gelmezse bu gün de aç kalacaklar demekti. Ne yapacağını bilemeyen babası dükkândan çıkıp gitti. Ahmet yere serili makine parçalarına baktı, sonra tamircinin tek tek nasıl söktüğünü hatırladı. Çünkü dikkatlice izlemişti tamirciyi. Sonra o parçaları tek tek makineye takmaya başladı. En son parçayı da taktıktan sonra makinenin dikip dikmediğini kontrol etmek için eski bir ayakkabıyı aldı ve dikmeye başladı. Makine tamir olmuştu. Nasıl da sevinçliydi Ahmet. Hemen işe koyuldu ve ne kadar ayakkabı varsa tamir etmeye başladı.
Akşama doğru babası üzgün ve düşünceli bir şekilde ağır ağır gelirken dükkânın kapısının açık olduğunu ve içeride Ahmet'in dikiş makinesinin başında ayakkabıları tamir ettiğini görünce şaşırdı.
Ahmet de o sırada babasını gördü,, bir taraftan da acaba babası kızacak mı diye içinden kaygılandı. Babası geldi bir baktı makine tamir edildiği gibi, ayakkabıların çoğu tamir edilmiş. Ahmet'e baktı ve babası kucaklayarak; "Aslan oğlum." dedi.
Ahmet'i o yaşta o beceride olmasını sağlayan neydi?
-Marifetlenmesi için yaşına uygun işlerin verilmesi.
-Başka insanların da ihtiyaçlarını görebilmesi için yönlendirilmesi.
-Babanın yanında usta-çırak yöntemiyle işi öğrenmesi.
-Dokuz yaşında evin en büyüğü olarak bir ailenin geçimini üstlenmişti. Ailede bir problem varsa nasıl çözülür onu öğrenmişti. Çünkü babası liseye giderken öldüğünde hem okuyup hem de evin geçimini üstlenmişti.
Bakıldığında Ahmet’in hayatına sanki bir-sıfır yenik gibi olsa da, ileriki yaşlarında ona önceki yaşadıkları avantaj sağlamıştı.
Ahmet yıllar içinde el attığı işlerde bu sayede marifetlenmişti. Her kazandığı marifet bir sonraki işinde daha da başarılı olmasını sağlamıştı. Ahmet artık ünlü bir diş doktoru olmuştu. Küçüklükteki öyküsü onu iyi bir diş doktoru olmasına sebep olmuştu. O zaman ayakkabılara yama yapmak için derileri keserdi. O aletleri kullanma inceliğini öğrenmişti. Ve şimdi o elinin yatkınlığı hastalarının diş tedavi ederken kullandığı aletlerini daha rahat kullanmasını sağlıyordu.
İnsan hayatta ancak emek vererek yetişebilir. Emek vermek başta insana hoş görünmese de yıllar geçtikçe meyvelerini verir.
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Marifeti baştan kazanmak ne kıymetli..🌾
YanıtlaSilmarifetli çocuklar yetiştirebilmek için yaşına uygun bedeller ödetmek çok kıymetli. Elinize sağlık çok güzel bir öyküydü
YanıtlaSilİşte doğru çocuk yetiştirme formülü.. biz evlatlarımıza kıyamıyoruz kıymetlimiz oluyor ve hiç bir marifet kazanmıyorlar biz böyle yaptıkça
YanıtlaSil"İnsan hayatta ancak emek vererek yetişebilir. Emek vermek başta insana hoş görünmese de yıllar geçtikçe meyvelerini verir."
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş, elinize sağlık.
Marifet - bedel ilişkisi ne de güzel anlatılmış. Sıcacık bir yazı olmuş hocam, elinize kaleminize sağlık 🌸🖊️
YanıtlaSilAnneler çocuklarına ne olur kaygısından bir yere çırak veremedikleri bir donemdeyiz. Umarım böyle kendine güvenen marifetli evlatlar yetiştirmek bizlere de nasip olur. Teşekkürler
YanıtlaSilBu yazınızda çocuk nasıl yetişir görmüş oluyoruz.. şu an ki ebeveynlerin tutumlarının aksine, çocuğa sorumluluklar yüklemek onları geliştiriyor.. gerçekleri hatırlatıcı ve faydalı bir yazı olmuş.. emeğinize sağlık..
YanıtlaSilEmeği bilen emeğe kıymet veren marifetli çocuklar yetiştirmek nasip olsun bizlere.
YanıtlaSilEmekle çabayla marifetleniyor insan.ve çocuklukta kazanılınca bir baska oluyor.
YanıtlaSilKaleminize sağlık 💐
Unuttuğumuz değerleri hatırlatan bir yazı olmuş. İnşaAllah bizlere de uygulamak düşer.
YanıtlaSilÇocuk yetiştirmek, ne güzel anlatılmış teşekkürler...
YanıtlaSilMarifetli olabilmek, üretimi sevmek ve güzel yetişmek, hepsi bir arada…emeğinize sağlık🌿
YanıtlaSilBirilerinin ihtiyacını gidermek isterken bir bakmışız ki biz çok farklı noktalara ulaşmışız.. kaleminize sağlık
YanıtlaSilÇok kıymetli bir yazı. Hedefe yakınlaşma gayretinde olmak ümidiyle...Elinize sağlık
YanıtlaSil