HA GAYRET!

Güneş doğarken, penceresinden dışarı baktı. Sabahın ilk ışıkları, çınar ağacının iri yapraklarına vurmaya başlamıştı. Etrafta, uçuşmaya başlayan kuşların cıvıltıları hariç, hiç ses yoktu. Bu serinlik ve taze gün kokusu çok iyi gelmişti ona.

Tek ihtiyacı, bu sessizlikte kendi kendine kalmaktı. Ama birazdan, yine koşturmaya başlaması gerekiyordu. Halledilmesi gereken işler, cevaplanmayı bekleyen yeni sorular, çözülmesi gereken problemler… Yapması gerekenleri biliyordu ama kolunu kaldıracak pek hali yoktu… İmkânı olsa, saatlerce, öylece durup, penceresinin önündeki çınar ağacını izleyebilirdi. Yeni uyanmış olmasına rağmen yorgun hissediyordu, vücudu çok ağırlaşmıştı ve taşıyamıyordu sanki... Silkelenip toparlanmaya gücü yetmese de, bu hissinin sebebini biliyordu: “Hayal kırıklığının yükü ağırdır, taşımakta zorlanır insan…” 

Filmlerde mutlu sonlar hızlı gelir. Yakışıklı, anlayışlı, muhtemelen zengin, hayatının aşkı olacak erkek, en fazla üç saat sonra esas kızı bulur. Kazık yediği, arkasından vurulduğu iş yaşantısında, çok kâr getiren bir şirket kurup güçlenmek, filmdeki karakterin 2 saatini alır. Çabanın karşılığı hızlı alınır, kötülük eden ettiğini hızlı bulur, iyiler hızlı kazanır ve herkes rahatlar. 

Gerçek hayatta ise; insan bazen çok çabaladığı halde sonuç alamaz. İstediği, uğruna çabaladığı şey; en iyi teklif, en yakışıklı eş, en çok para olmasa da kolay ulaşamaz. Bir kum tepesine tırmanmaya çalışmak gibi… Tam vardım zannederken, o tepeden kayıp, en baştan başlamak gerekebilir. Bazen kendi hatalarından dolayı, bazen kontrol dışı problemlerle, umutla beklenen olumlu sonuç gecikebilir. 

İnsan, sonuca ulaşıp ulaşmamakla ilgilenir. İstediği sonuca ulaştığında, insanların yüzü güldüğünde, onay aldığında, para kazandığında, yeni bir ilişki kurduğunda, hata yapmadığında kendini başarılı hisseder. Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; hayat, insanın düşmesiyle değil, tekrar ayağa kalma çabasıyla ilgilenir.

Hayatta bazı dönüm noktaları vardır… Öyle bir an ki bir köprüden geçmek gibi, eskiyi geride bırakıp yepyeni bir yere gelir insan. Yeni bir çevre, yeni imkânlar, yeni sorular… O köprüden geçerken destek görüp alkışlanmaya izin vermez hayat.  Çok çabaladığı halde olumlu sonuç elde edemez, hiç ummadığı birinden üzücü bir tavır görebilir… Burnunun direği sızlar, gözleri dolar ve desteğe en ihtiyaç duyduğu zamanda tek başınadır. Normalde yanında sevdiği ve yardımına koşan insanlar olsa da, o an tek kalır. Tek başına vermesi gereken bir sınavla karşı karşıyadır. Yutkunup devam etmesi gerekir…

Hayatın içinde, kendi zirvesine tırmanırken zorlanır insan. Tıpkı, bir dağ tırmanışında olduğu gibi… Başlangıçta hedef için belki de en uygun durumdadır. Ekipmanları hazır, çevresinde aynı hedefe giden insanlar, motivasyonu yüksek, zirve hemen yanı başında gibi…

Yolculuk devam ettikçe rüzgâr sert esmeye başlar, etrafındaki insanlar seyrelir, zirvenin aslında ne kadar uzak olduğu belirginleşir. “Ya olmazsa?” sorusu başlangıçta değil, zirveye en yakın durumdayken gelir insanın aklına. Çıkışa en yakın olduğu yerde en dipte hissedebilir kendini. İnsanın en zorlandığı an, en umutlu olması gereken andır aslında…

Gün doğmadan hemen önce, karanlık yoğundur. Zor bir gece geçiren, sabahı bekleyen insan için en karanlık an, hiç tahmin etmese de gün doğumunun habercisidir… Yokuş çıkarken en nefes nefese kaldığı an, yokuşun bitmeye en yakın olduğu andır. Hayatta bir hedef uğruna, doğru bedeller ödeyen insanlar için tüm “en zor” anlar daha iyiye çıkar…

•   Doğru bedellere rağmen olumlu sonuçtan çok uzakken,

•   Çok koştuğu halde yol alamamışken,

•   Gözleri dolu dolu çabalamaya devam ederken, 

•   Yalnız olmasa da tek başınayken,

Hayat kendi dilinde bir mesaj verir okuyabilene: 

“Ha gayret! Çok az kaldı…”   

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***