Akşam işten gelmiş annesinin hazırladığı sofraya oturuvermişti Aylin. Annesinin yaptığı güzel yemeklerle karnını bir güzel doyurmuştu. Şimdi de önündeki tatlıyla bakışmaya başlamıştı. Annesi de çok güzel yemekler yapardı. Bu konuda kimsenin eline su dökemeyeceği bir kadındı ama ah şu dırdırı olmasa… Ev ahalisi genel anlamıyla evde çok bir şeye karışmazdı. Babası yemekten sonra televizyonun karşısına geçerdi. Ergen kardeşi odasından neredeyse hiç çıkmazdı. Aylin de ya arkadaşlarıyla buluşur ya da evdeyse kendi halinde vakit geçirirdi. Gün içinde temizlik anne tarafından yapılır, çamaşırlar yıkanır, yemek hazırlanır, evde pek yapılacak bir şey kalmazdı. Herkes bu duruma alışmıştı. Annesi hem evin tüm yükünü alır hem de sürekli şikayet etmekten geri durmazdı.
İnsanın yanlış bir olaya doğru tepki vermesi gerekmez mi?
Akşam sofradan kalkmaya yakın serzenişler başlardı;
- Bu evde kimse beni dinlemiyor.
- Bütün gün evdeyim diye rahatım sanıyorsunuz.
- İnsan biraz olsun “Şu kadının bir şeye ihtiyacı var mı?” demez mi?
- Bir yemek tabağınızı bile kaldırmadan yok olacaksınız şimdi.
- Ama ihtiyacınız olunca “yetiş anne” dersiniz, “hanım şunu hazırla” dersiniz…
- Annem yine başladı.
- Hemen her akşam bıkmadan usanmadan aynı şeyleri neden söylüyor ki?
- Söylediklerini ezbere saysam ne yapar acaba?
- Ayrıca sürekli şikayet ettikçe yapacaksam da erteliyorum, kaçıyorum görmüyor mu?
İşte bu akşam annesi
her zamanki gibi söylenmeye başlarken Aylin'le babası bir an göz göze geldiler.
Aylin şöyle bir gözlerini deviriverdi. Sessizce içinden arka arkaya geçirdiği
düşünceler ise şunlardı:
Bir an annesi gibi özverili bir kadın hakkında böyle düşündüğü için çok üzülmüştü. Sonra kendisini ayıpladı içten içe. Annesi ne zorluklara dayanmıştı... Hem bekarken hem de evlendikten sonra ailesi için çok fedakarlıklar yapmıştı. Ah, bir de şu dili dursa azıcık sakin kalsa, birazcık güler yüzlü olsa!… O zaman onunla birlikte mutfağa girip bir şeyler hazırlamak, birlikte dışarı çıkmak, hatta birlikte temizlik yapmak bile isterdi. Güzel haberler aldıkları zamanlardaki gibi belki börek, belki kurabiyeler yaparlardı… Nadir olurdu ama keyifliydi.
Yine de “Bir şeyler
yapmalıyım, bu böyle olmaz.” diye düşündü Aylin. Hem annesinin söyledikleri hem
de kendi düşündüklerinden ötürü vicdanı göz çekmeye el vermiyordu. Yemekler
bitince herkesi mutfaktan çıkardı. Kendisi masayı topladı, çayı demledi, o
arada ufak tefek hazırlıklar yaptı. Herkes şaşırmış, “Hayırdır inşallah, eline
sağlık.” diyordu ama yüzler de gülüyordu.
Orada fark etti ki, kaçtığı şey annesi değildi. Her kim şikayet etse itici bir ahvale bürünüyordu. İnsanoğluna şikayet kadar yakışmayan nadir şey vardı hayatta.
İnsan tepkiselleştikçe güç mü kazanır güç mü kaybeder?
Aylin'in annesi de haklı olduğu konularda dahi tepkiselliğinden ötürü haksız duruma düşüyor, ailesini kendisinden uzaklaştırıyordu. Biraz güler yüz, biraz da görev dağılımıyla hem yükünü azaltabilecek hem de sözü dinlenir hale gelebilecekti oysa ki... Çözüm zıttında gizliydi sonuçta. Bu zamana kadar şikayetle çözemediğine göre belli ki şikayet çok da işe yarayan bir yöntem değildi.
Mutfağı toplayıp
hazırlık yaparken annesiyle sürecini bol bol düşünecek vakti olmuştu. Ve
şikayeti tanımlamaya çalışırken kendisi de aydınlanan Aylin, kendi hayatında
şikayet ettiği konuları tekrar gözden geçirdi.
- Üniversitede sınavlardaki notlarını yükseltemediğinde şikayet etmeye başlar, şikâyet ettikçe çalışmak daha da zor gelirdi...
- Arkadaşları canını sıkan bir davranış sergilediklerinde hemen söylenmeye başlar, söylendikçe aralarındaki ilişkinin daha da çözülmez hale geldiğini görürdü...
- Kilo vermeye çalıştığı zamanlarda aldığı olumsuz sonuçlarda “Offf, olmuyor işte!” diye serzenişi başlardı. Her serzeniş sonrası, kendisini yememeye söz verdiği kocaman bir çikolatayı yerken bulurdu...
Demek ki insan şikayet ettikçe şikayet
edeceği olayları çoğaltıyordu...
İnsan şikayet ettikçe yaptığı yanlışı göremiyor, girdiği ruh halinden kolay kolay kurtulamıyordu. Dışarıdan bir desteğe ihtiyaç duyuyordu, içine düştüğü tıkanıklık halini çözecek... Önce kendisi için niyet etti Aylin, hayatında şikayete düştüğü alanları azaltmaya... Kendisini toparlamadan bir başkasının dönüşümüne vesile olmasının zor olduğunu biliyordu. Ve annesi için de aynı ümit vardı yüreğinde. “Kendi haline bırakırsak bu iş böyle devam eder.” diye düşünüyordu. “İşin ucundan tutmanın, yükünden pay almanın, önce biraz rahatlatıp sonra da belki güler yüzün ona ne kadar yakıştığını hatırlatmanın zamanı geldi...”
İnsan yaşadığı
problemleri çözmeye odaklanması onu şikayetlerinden uzaklaştırır. Dününden daha
iyi hale getirir. Önemli olan bir yerden başlamaktır.
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Şikayet insanın adeta kendi bindiği dalı kesmesine benziyor. Halbuki çözüm o dala tutunmak, tıpkı elmanın yaptığı gibi 😊
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam 🌸🖊️
Çok güzel bir yazı kaleminize sağlık
YanıtlaSilNe kadar da günümüzün ihtiyacı bir yazı olmuş.etrafa bakınca herkes şikayetçi ama çözüm değilmiş bu demek ki.
YanıtlaSilElinize emeğinize sağlık 💐
Şikayet ettiğimizin farkına vardığımızda hemen şüküre dönüştürebilmek nasip olsun🙃
YanıtlaSilÖnce kendinden başlaması ve dönüşüme başlamak için verilen stratejiler çok kıymetli…🌱
YanıtlaSilİnsan problemi çözmeye niyetlendiğinde kapılar nasıl da açılıyor, kaleminize sağlık🌿
YanıtlaSilTeşekkür ederiz çok kıymetli bir yazı olmuş👏
YanıtlaSilHer şikayet bizi çözümden uzaklaştırır. Kaleminize sağlık, güzel bir yazı.
YanıtlaSilİnsan kendine bile şikayet etmemelidir. Çünkü hayat bizimle konuşuyor, şikayet etmekten duyamayız ki, o zaman şişşsssst sessizlik... Teşekkürler güzel farkındalık 👏
YanıtlaSilŞikayet gerçekten çok itici bir şey !
YanıtlaSilŞikayet çözümü bulmamızıda engelliyor...
YanıtlaSilŞikayeti marifet zannettiğimiz şu günlerde şikayetin gerçek yüzünü gösteren bir yazı olmuş.. teşekkürler..🌸
YanıtlaSilElinize emeğinize sağlık çok güzel ve anlamlı bir paylaşım olmuş çok severek okudun basarilarinizin devamı inşallah 🤲
YanıtlaSilO sebeple ilişkilerde denge diyorummm
YanıtlaSilŞikayet edince rahatladigini zannederken aslında kalıcı olarak çözerse tamamen rahatlayacagini bilse insan:) kaleminize kuvvet
YanıtlaSilBizim evde en son sözü ben söylerim. “Sen nasıl istersen canım “ ☺️
YanıtlaSilİnsan şikayet ettikçe sözü dinlenir olmaktan çıkıyor, tüm şikayet ettiğimiz konuları çözüme kavuşturabilmek duasıyla…
YanıtlaSilEmeğinize kaleminize sağlik:))
YanıtlaSilBu yazı haklıyken nasılsın haksız duruma düşer insan bunun cevabını veriyor 😂 kaleminize sağlık teşekkürler
YanıtlaSilTam da içine düştüğümüz çıkmazı anlatmışsınız. Çoğu kez şikayet etmekten haklı olduğumuz konularda haksız duruma düşüyoruz. Çok güzel aydınlatıcı bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık
YanıtlaSil"İnsan yaşadığı problemleri çözmeye odaklanması onu şikayetlerinden uzaklaştırır. Dününden daha iyi hale getirir. Önemli olan bir yerden başlamaktır."
YanıtlaSilBugün itibariyle başlayanlardan olmak dileğiyle...
Güzel bir yazı.olmuş, kaleminize sağlık.
İnsan çözümü hep miktarı arttırmada buluyor gerçekten, daha çok şikayet ettikçe problem çözülür sanıyoruz ama mesele başka….
YanıtlaSilŞikayet etmek insanı çözümden uzaklaştırıyor. Emeğinize sağlık🌸🌷
YanıtlaSil