NEDEN Mİ?

 

NEDEN Mİ?

Eve dönüş yolunda hala kafasında, kafede konuştukları dönüyordu. Uzun zamandan sonra ilk defa bir araya gelmişti arkadaşlarıyla. İşten güçten zaman kalmıyordu artık hiçbir şeye. Ne iyi gelmişti konuşmak. En son ne zaman böyle zihin açıçı konuşma yapmıştı ki? Arabayı eşi kullanıyordu. O da telefona bakar gibi yapıyordu ama içi içini yiyordu. Evet ya! O da diğerleri gibi hiç merak edip sormamıştı neden aşıdan sonra yıkanmıyoruz diye? Bir de körü körüne inanmamakla övünürdü. Meğer artık hiç geçerli değilmiş, yoksa hiç mi geçerli olmamıştı. Küçücük bir cümle kumdan kale gibi yıkmıştı kendi ile ilgili imgesini. Acıyla gülümsedi; nasıl da ciddiyetle uymuştu böyle kurallara. Eşi ile kavga bile etmişti.

-Doktor söyledi 2 gün yıkamayacağız, su bile değmemeli çok önemli. 

Dakikası dakikasına riayet etmişti oğlunun tüm aşılarında. Meğer sadece iğneler kalın ve sular kirli diye uygulanmış zamanında ve şimdi hiç gereği kalmasa da uygulanmaya devam edilliyor. Sebebini bilmeden yaptığı şeyleri geçirdi aklından hatırlamayı umarak. Aklı duracak gibi oldu. Neredeyse yaptığı hiçbir şeyin sebebini bilmiyordu. Yapıyordu çünkü öyle görmüştü. Annesi öyle demişti, ya da okuduğu gazete. Peki neden? Ne anlamlı bir soruydu oysa. Bilemeyeceğine inancı ne kadar da sağlamdı. ’’Çünkü öyle.’’ diye cevap verilirdi her türlü neden sorusuna lisede.  ’’Benim de mottom bu olmuş o zaman dedi kendi kendine.’’ Eşi kendisiyle konuştuğunu zannederek: ”Efendim canım?” dedi. Aralarında bir sohbet başladı:

-Yok canım sana değil, kendi kendime işte.
-Ne oldu sana kafeden bu yana çok sessizleştin.
-Hiç konuştuklarımız kafamdan geçip duruyor.

O netleşmeden anlatmayı ve kafasını bulandırmayı istemedi. İçindeki sıkıntı biraz geçer gibi oldu. Aslında hep aradığı cevap bu bile olabilirdi. Bir şekilde karar vermişti yapanların bilerek yaptığına ve anlamıyorsa bunun onun eksikliği olduğuna. Bunu bırakmak için çok güzel bir sebep bulmuştu. Neden? Sebebi ne? Her şeyin bir sebebi vardı ve tabii ki o sebebin sonucu. Yapılması gereken tek şey bunu anlamaya çalışmaya devam etmekti. Keyifli bir bulmaca gibi aslında...

Hakikatten gerçek neydi?

İnsan merak etmeli değil miydi yaptığı, gördüğü, dokunduğu, yediği, içtiği, duyduğu kokladığı ve algıladığı her şeyin gerçeğini. İşine gelmediğinde hata da yapsa görmezden gelebileceği bir şey miydi? Yani göz çekse, sussa konuşmasa, üstünü örtse öyle hemen kayboluverecek bir şey miydi? Yoksa evvel ve ahir insanın peşini asla bırakmayacağı eninde sonunda açığa çıkıp herkesi şaşırtacak bir şey miydi? Çok uzakta mıydı yoksa çok yakınında mıydı? Aramakla bulunur muydu?

Bir kuşun kanadında

Bir devenin hörgücünde

Bir yağmur damlasında

Bir arının iğnesnde

Bir seneğin anatomisinde

Doğan bir bebeğin ağlayışında

Bir annenin yüreğinde merhametinde

Bir ağacın dalında ve yaprağında

İnsanın gördüğü, baktığı

Dinlediği ve anladığı,

Dokunduğu ve hissettiği her şeyde

Gerçeğin izi ve işareti yok muydu?

Gerçek nedir diye düşündü. Hep geçiştirirdi bu soruları çok da etrafıyla tartışmadan. Gerçeğin kendine has bir berraklığı vardı. İnsan aslında gerçeği görebilse yaptığı işlerin de sebebinin ne olduğunu anlayabilirdi. Gerçek hayatımızda kullanabileceğimiz çok net bir anahtardır. Düşünmeden kabul ettiğimiz her şeyi tekrar kontrol edebileceğimiz cevap anahtarıydı. O cevap anahtarı insanın eline bir geçti mi artık tüm soruların cevabını anlayabilirdi. Ama aramakla bulunan bir şey değildi. İnsanın her an karşılaştığı bir şeydi. Çok uzaklara gitmeye gerek yoktu gerçeği bulmak için. Çünkü gerçek

Bakıp da gören

İşitip de duyan

Düşünüp de idrak edenlerindir... 


***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***




15 yorum:

  1. Ne zaman bize soru sormayı unutturdular? Sen anlamazsın, senin aklın ermez, böyle öğrendik biz atalarımızdan... Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Çünkü öyle... ne kadar geçiştirici bir ifade. Neden? Neden?...
    Emeğinize sağlık 🌿

    YanıtlaSil
  3. İnsan gerçekten ne kadar kolay alışıyor yapıp ettiklerini öyleyece yapmaya. Gördüklerini öylece görmeye.. aklına hiç acaba diye sormak gelmiyor..
    Bizi düşündüren bu yazı için emeği geçenlerin yüreğine sağlık ✨️

    YanıtlaSil
  4. Nedeni bilmek ve irdelemek çok kiymetli daha önceden karsilastigini ön görmeyi sağlar.

    YanıtlaSil
  5. 90 larda Rengin'in bir şarkısı vardı:
    Aldatıldık...Aldatıldık...
    Dünya böyle değil....

    YanıtlaSil
  6. Körü körüne kabuk ettiğimi fark ettiğimde çok üzülmüştüm. Neyi neden yaptığını bilmeden istikrarlı olması çok zor insanın..

    YanıtlaSil
  7. Düşünmesi gerektiğini bilmeyerek, araştırıp nedenini anlaması gerektiğini fark etmeyerek geçirilen hayatlar var..

    YanıtlaSil
  8. Önyargılarla büyümüşüz. Gerçek neydi? Sormamışız bile. Susturmuşlar bizi; "sen anlamazsın, sus şimdi" diyerek. Elinize sağlık, güzel bir konuya değinmişsiniz...

    YanıtlaSil
  9. O kadar çok yaptığımız şey ki bu...Hiç irdelemeden araştırmadan bize sunulan bilgiyi hemen kabul etmek. Babam dedi, doktor dedi, hoca dedi derken, unutmuşuz araştırmayı sormayı...Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  10. Nasıl da alıştık bize dayatılanı sorgulamadan yapmaya, halbuki bir amacımız vardı bu hayatta…

    YanıtlaSil
  11. Meğer ne kadar kıymetli imiş neden diye sormak! İnsanı düşünmeye sevk eden basit bir soru ve hiç sormadığımız.Emeginize kaleminize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  12. Neden sorusunu sormak kötü bir şeymiş gibi gördük neden sorusuyla edilen şikayetlere maruz kaldığımız için. Her şey yerini bulunca ne rahat oluyor zihin. Neden sorusunun da doğru yerini ne güzel göstermişsiniz.

    YanıtlaSil
  13. Birşeyleri hayatımıza alırken ya da çıkarırken sebeplerini bilmek gerekir tabii ki... İrdelemek gerekir. Aşı neden olur? Bebek neden ağlar? İşyeri neden batar? İdrak etmeden hiçbir konuda yola çıkmamak gerek... Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  14. Hayatımızda irdelemeden içeri aldığımız, ister istemez otomatikleşen o kadar şey varki….

    YanıtlaSil
  15. Keyifle okudum. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim Bu hayatta her insan mutlu ve başarılı olmak ister…  Bunun için, Sevdiği insan...