Fen Bilgisi
Aslı, cumartesi sabahı, geç bir kahvaltının ardından, bulaşıkları yıkıyordu. Kızı Zeynep de ödevlerini erkenden bitirip, alışverişe rahat rahat gitmek için ders çalışıyordu. Mutfak masasında, kafasını kaşıyarak, Fen Bilgisi dersinin sorularını cevaplamaya çalışıyordu.
- “Anne, şu soruyu cevaplayamadım, yardım eder misin?” diye sordu.
Aslı, bulaşık yıkamaya devam ederken;
- “Soruyu okur musun?” dedi kulak kabartarak.
- “Yağmurun oluşmasındaki iki işlem nedir?” dedi Zeynep.
Aslı düşündü... “Yağmurun oluşması için gereken sebepler nelerdi?”
- “Zeynepciğim, yağmur nasıl oluşuyordu hatırlıyor musun? Öğretmeniniz sınıfa anlatmış olmalı”.
- “Evet anne, hatta videoda da yağmurun oluşumunu izledik ama isimlerini hatırlayamıyorum. O işlemlerin adı neydi?” dedi.
- “Tamam, kitaba bak o zaman, o konunun geçtiği sayfayı bulup oku bakalım.”
Zeynep kitabını karıştırarak, konunun geçtiği sayfayı buldu.
- “Anneciğim, buharlaşma ve yoğunlaşmaymış.” dedi.
Aslı, yağmurun nasıl yağdığını bilse de bu iki sürecin adını unutmuştu.
- “Bana da okur musun o bölümü?” dedi.
Zeynep okumaya başladı:
- “Nemli hava yükselirken, sıcaklığının düşmesiyle soğur ve bu durumda havadaki nem de yoğuşarak su damlacıkları hâline gelir. Su damlacıkları da, bir araya toplanıp bulut hâline gelerek, farklı yağış şekilleri ile yeryüzüne döner. Bu durumda, yağış şeklini nemin yoğuştuğu yer ve havanın sıcaklığı belirler.
Yağmur: Bulutlardaki su buharı bir araya gelerek su damlacıklarını oluştururlar. Böylece yoğunlaşan su buharı yeryüzüne yağmur olarak iner.”
Zeynep, ödevini yapmaya devam ederken; Aslı da bu bilgileri düşünerek bulaşıkları yıkamaya devam etti.
Aslı, öğrenciyken de böyleydi. İşlemlerin nasıl olduğunu anlasa da, genelde o formülleri veya onların isimlerini ezberleyemezdi. Her seferinde aynı şekilde yağan yağmur ve bu işlemler hiç değişmiyor. Biz bu sistemlerin adını buharlaşma ve yoğunlaşma koymuşuz ve bu işlemler hiçbir zaman değişmiyor. “Bu ne kadar güzel bir şey aslında…” diye düşündü. Yağmurun hep aynı şekilde oluşması...
Beş yüz yıl önce bir çiftçinin, bu olayların adını bilmese de hava şartlarından, bulutları gözlemleyerek yağmurun yağacağını bilmesi. Bir insanın temiz su bulamadığı yerde, bir kaba deniz suyu koyup, üzerini kapatarak oluşan damlacıklardan temiz su üretebilmesi... Bir yandan da suyun lavabodan döne döne akmasını izledi. Tıpkı, ağaçtaki yaprakların yere dönerek düşmesi gibi... Denizde oluşan girdabın da dönmesi gibi...
Hayatta her şeyin bir formülü, bir yasası vardı. Ve her şey, o yasalara göre akıp gidiyordu..
“Ne garip! Biz, hayatımızda bir şeylerin değişmesini çok istiyoruz. Ama, bir şeyler hep aynı olduğu, değişmediği için bu kadar rahat bir hayat sürüyoruz…” diye düşündü.
Musluğu çevirince suyun akacağını biliyoruz. Suyun gelmesi için her seferinde farklı bir yöntem düşünmüyoruz. Bisiklete sürekli farklı şekilde binmek zorunda kalsaydık, onun üzerinde duramasaydık ve her seferinde yeniden öğrenmemiz gerekseydi ne olurdu? Onu sürebilme kurallarını bir kere öğrenmemiz ve uygulamamız yetiyor. Su ile ilgili, ısı ile ilgili, toprakla ilgili kuralları öğrenip uyguladıkça, en başa tekrar dönmemize gerek kalmıyor. Aynı kural her zaman işliyor.
İlişkilerde böyle değil mi? İnsan, ilişkisinde hareketi devam ettirmediğinde, durduğunda, ya da yanlış davranışlar sergilediğinde, o ilişki bozulmaya başlıyor.
Veya iş yerindeki depoya hiç girilmiyorsa, evdeki o dolap hiç temizlenmiyorsa, bir süre sonra toz ve örümcek ağı kaplıyor ve eşyalar kullanılmaz hale geliyor.
Hayatın içerisinde bu kurallar, düzenli işleyen bu süreçler olmasaydı, ne olurdu? diye düşündü. Düzenli, tekrar eden kurallar olmasaydı, bir şeyler eğer her seferinde tekrar değişseydi; insan yapıp ettiği her şeyi, sürekli yeniden öğrenmek zorunda kalacaktı.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Bu hayatta her şeyin bir yasası vardır. Hiçbir şey tesadüf değildir.”
İnsanların hayatlarında somut yasalar gibi, aynı davranışlarla aynı sonuçları aldıkları, ilişkileri ile ilgili soyut yasalar vardır. İnsan o yasaları bildiğinde, hayatındaki sebep sonuç ilişkilerinin, neyin nasıl olduğunu anlamaya başlar. Kurduğu ilişkilerde güçlenerek, daha doğru seçimler yapar.
Hayatın içerisindeki değişmeyen yasaları fark etmek, anlamak ve doğru yerlerde uygulayabilmek ümidiyle..
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Hayatımızı kolaylaştıran şeyler sanki hep olmak zorundaymış gibi davranıyoruz. ''Ya olmasaydı?''
YanıtlaSilİyi ki...
Kaleminize sağlık 🌸
Yasaları fark edip anlamak ne kadar kıymetli.. 🌺 teşekkürler..
YanıtlaSilElinize sağlık ne kadar duru bir anlatım.. 🌺
YanıtlaSilHep farkedebilenlerden olmak duasıyla kaleminize sağlık...:)
YanıtlaSilÇok güzel elinize sağlık
YanıtlaSilGüzel anlatıldı teşekkürler ederim. Hayatta her şeyin bir formülü, bir yasası vardı. Ve her şey, o yasalara göre akıp gidiyordu..
YanıtlaSilNasıl akıcı bir anlatım olmuş 🌸 Elinize sağlık!
YanıtlaSil🌺
YanıtlaSilNe kadar içten. Ellerinize sağlık. Baktığımız her şeyin arka planını görebilmek de nasip olsun.
YanıtlaSil🌺
YanıtlaSilDüşünsenize bahçedeki kaysı ağacından reçel yapacaksınız ama ağaç bir yıl patlıcan veriyor, bir yıl armut.. Ve onu da her yıl başka aylarda veriyor... Planlama yapamazdık, belirsizliğe karşı yaşamak olurdu, ne zor :))
YanıtlaSil