N’olur Beni Anla

Anlaşılmak

N'olur Beni Anla

İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri, konuşabilme marifetidir. İnsan da kendini çoğunlukla konuşarak ifade etmeye çalışır. Duygu ve düşüncelerini güzel bir şekilde aktarabilmek için, bazen diksiyon kursuna gider bazen edebi eserlerden alıntılar yapar. Bazen tonlaması ile, bazen seçtiği kelimelerle, bazen az ama öz, bazen uzun uzun konuşarak anlaşılmayı bekler.  “Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır.” diyerek, konuşmanın gerekliliğini vurgular.

Peki, insanlar konuşarak gerçekten ne kadar anlaşabiliyor? 

Hatırla, daha dün aldığın kıyafet üzerinde iyi durmadığı için iade etmek istediğinde, satıcıyla bir türlü anlaşamamıştın. Önce tatlı dille, gülümseyerek “İki gün önce aldım, hiç giymedim, bunu geri verebilir miyim?” dedin ve o da gülümseyerek “Maalesef, mümkün değil.” dedi. Sonra biraz ciddileşip “Nasıl olur, üstüme olmayan şeyi ben ne yapacağım?!” diye sitem ettin ve yine “Olmaz!” cevabını duydun. Öyle konuştun, böyle konuştun, biraz sesini yükselttin ve olmadı. Konuşarak işi çözemediğin gibi pek de beğenmediğin bir şeyle değiştirmek zorunda kaldın ve sinir küpü olarak eve döndün…

Yine hatırla, küçükken parka gitmeye anneni ikna etmek için ne diller döktüğünü. “Anne n’olur parka gitsem, lütfen lütfen lütfennn… Bütün arkadaşlarım parkta, n’olur…” diye yalvarmana rağmen “Odana git ödevlerini bitir önce.” demenin ötesinde pek bir şey söylememişti annen. Boynun bükük, homurdana homurdana odana gitmiştin, biraz da küsmüştün…

Ya da hoşlandığın kızı hatırla. “Bir konuşabilsem, bir açılabilsem ona, benden mutlusu yok!” derken, “Ben seni sadece arkadaş olarak görüyorum…” cevabını duyduğunda kalbin epey acımıştı. Hani ona duygularını tüm içtenliğinle anlatmıştın, ne havalı cümleler kurmuştun… Ve sonuç; mutlu son olamadı.  

Anlaşılmak

İnsan konuşma şeklini ya da seçtiği kelimeleri değiştirdiğinde anlaşılacağını, istediği şeye ulaşacağını zanneder. Oysa her ego kendinden yanadır, dinleyen kendi egosuna göre dinler, anlatan kendi egosuna göre anlatır. Dolayısıyla konuşmak; karşılıklı anlaşmaya, sorunları çözmeye pek de yardımcı olmaz.  

İnsanı diğer canlılardan ayıran bir diğer özellik ise ihtiyaçlarının daha çok olmasıdır. Bitkilerin suya, toprağa, ışığa olan ihtiyacının yanında insanın ihtiyaçları çok daha fazla, çok daha çeşitlidir. Yeme, içme, barınma ve çoğalmanın yanı sıra, insanın duygusal ihtiyaçları da vardır.  Ve ilişki kuruduğu şeylerde hep bu eksiklik hissini tamamlamak ister. Bir kediyi alıp evinde beslerken bile onun gelip koynunda uyumasını, sevgisini belli etmesini ister. Çocuğuna aldığı o güzel oyuncak için alkışlansın, iş yerindeki güvenlik tarafından güler yüzle selamlansın, müşterisi sorun çıkarmasın da başı ağrımasın, elemanı sorumluluklarını yerine getirsin ki işler aksamasın ister. Bazen, ağlayacak omuz hemen yanında olsun isterken, bazen de ücra bir köşede yalnız kalıp sessizliği dinlemek ister. “Kabul görmeliyim, sevilmeliyim, övülmeliyim, avutulmalıyım…” derken her isteği, ihtiyacı, yani olmazsa olmazı haline gelir. Böylece insanın istekleri, dolayısıyla ihtiyaçları, sayfalarca yazılsa da bitmez, uzar gider…

Liste uzar gider ama insan kendisini sevmesini, övmesini veya saygı duymasını istediği kişinin ihtiyacıyla pek ilgilenmek istemez. Herkes önce kendine odaklanır… 

“Eve yorgun gelmişim kapıdan girer girmez başladın şikâyete!” diye sitem eden adamın anlaşılmayı istemesi gibi, kocasını karşılayıp derdini anlatmaya koyulan kadının da benzer bir isteği vardır. Anlaşılmak… 

“Bugünüm mücadeleyle geçti, ay sonu yoğunluğu yetmezmiş gibi patronun uyuzluğu tuttu, istenmeyecek işler soktu araya… Rahatlamak için evime geldim, bir nefes aldırın… Gevşeyeyim, üstümdeki ağırlığı atayım…” derken biri, diğeri de:

“Bugün çocuklar çok yıprattı, yemeği nasıl yaptım, ne yedim ne içtim anlamadım… Çok bunaldım içimi dökesim var, azcık konuşayım rahatlayayım ne olur…” diyordur aslında. Tartışmaların, kavgaların asıl kaynağı da genellikle buradan çıkar. Her ego kendinden yanadır ve herkes önce kendi isteklerinin karşılanmasını bekler.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Ego, hep haklı çıkmak ister.”

Anlaşılmak

Oysa insanların anlaşabilmesi karşılıklı egoların uyumuyla olur. Bu uyumu yakalayabilmek için de kendinden önce, ilişkide olduğu insanın ihtiyacını algılayabilmek gerekir. O ihtiyacı algılayıp karşılayabildiğinde, tartışmalar azalır, işler bir süre sonra yoluna girer. Önce ben demek yerine eşinin, çocuğunun, elemanının, patronunun yani yanındaki kişinin neye ihtiyacı olduğunu düşünebildiğinde insan gerçek bir iletişim, gerçek bir ilişki başlatmış olur. 

Bilse insan…

Evine giderken neşesini tazelemenin veya bunalmasına rağmen, biraz susabilmenin kıymetini… 

Biraz sabredip içindekini dökme derdinden çıktığında, etrafında olanları daha iyi algılayabildiğini…

Gerçek ihtiyaçları fark edebilmenin, insana neler kazandırdığını…

 

Ve bilse insan 

Anlaşmak için “önce sen” diyebilmenin geçeğini…

Neler değişir hayatında, bir bilebilse...

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***




37 yorum:

  1. "Her ego kendinden yanadır ve herkes önce kendi isteklerinin karşılanmasını bekler." O zaman kim önce karşısındakinin ihtiyacını karşılamak ister❣️

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten anlaşabilmek çok güzel olmaz mıydı💐

    YanıtlaSil
  3. Gerçekten bir bilebilsek..🌱

    YanıtlaSil
  4. Bilse insan…
    Çok güzel bir yazı olmuş.
    Emeğinize sağlık🤍

    YanıtlaSil
  5. “Anlaşılmak için önce sen demek…” Ne güzel bir cümle, teşekkürler 🌺

    YanıtlaSil
  6. Çok güzel bir yazı teşşekür ederiz..

    YanıtlaSil
  7. İnsan kendinden çıkıp karşıdakine odaklanarak hareket ettiğinde, ihtiyaç giderdiğinde her şey ne kadar da farklılaşmaya başlıyor. Bu farkındalığı oluşturan güzel yazı için kaleminize sağlık🌼

    YanıtlaSil
  8. Bilse insan…Biraz sabredip içindekini dökme derdinden çıktığında, etrafında olanları daha iyi algılayabildiğini…

    YanıtlaSil
  9. Karşıdaki insanları anlamak zor neler düşündükleri nelere reaksiyon gösterdiklerini bilemeyiz ama onları çözmeye çalışmak yerine kendi reaksiyonlarımızla ilgilenmek çok şey dönüştürür..

    YanıtlaSil
  10. Hakkın olandan bile bile vazgeçtiğinde hayatta yükselmeler başlıyor. Evet konuşmak hakkım ama önce sen konuş. Evet tabaktaki pasta çok lezzetli ama ilk dilimi sen al. Evet öndeki sırayı ben istiyorum ama önce sen geç istenildiğinde işler değişiyor

    YanıtlaSil
  11. Anlaşılmanın yolu önce sen demek... teşekkürler..

    YanıtlaSil
  12. Çok güzel elinize sağlık 🌹 ben kelimesini hayatımızdan çıkardığımız da ve susmayı bildiğimizde hayatımız akarsu gibi gider.

    YanıtlaSil
  13. Elinize sağlık 👍🏻

    YanıtlaSil
  14. Bir bilse insan neler değişir..
    Kaleminize sağlık💐

    YanıtlaSil
  15. Elinize sağlık ne güzel anlatmışsınız

    YanıtlaSil
  16. Elinize sağlık. İlk önce karşımızdakini anlamaya öncelik verebilirsek anlamaya çalışırsak bir süre sonra anlaşılabiliriz de.

    YanıtlaSil
  17. Anlaşılmak için önce karşıdakinin ihtiyacını gidermek... Ne güzel bir denge. Ellerinize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  18. Çok güzell, teşekkürler

    YanıtlaSil
  19. Bir bilse insan! Keşke söylenenler ilk söylendiğinde anlaşılabilseydi…
    Çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  20. Yaa çok güzel anlatmışsınız☺️
    Elinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  21. Önce sen ve ihtiyaçların diyebilmek. Egoyu susturup zıttına hareket etmek. Zor ama imkansız değil. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  22. İnsanın kendisinde, iletişimini geliştirmeye yönelik bir ihtiyaç hissediyor olması gerekmez mi? Peki bu ihtiyacı hissetmemizi engelleyen nedir?

    YanıtlaSil
  23. 💞💞💞💞💞💞💞💞💞

    YanıtlaSil
  24. 💖💖💖💖💖💖💞

    YanıtlaSil
  25. Önce sen diyebilmek… ❤️
    Elinize sağlık. 🌸
    Önce karşısındakini anlayabilmeli ki sonra anlaşılabilsin, anlaşılmayı hak edebilsin İnsan…
    Keşke bir bilse “Biraz sabredip içindekini dökme derdinden çıktığında, etrafında olanları daha iyi algılayabildiğini…” 👍🏻

    YanıtlaSil
  26. İletişimi zorlaştıran insanların iletişimin gerçeğini bilmeyişi... Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  27. Elinize sağlık. Etkileyici bir yazı

    YanıtlaSil
  28. Sen diyebilmek, azıcık sabredebilmek..
    Önce o aktarsın ki, dinleyecek hale gelsin...
    Çok güzel, çok etkiliyeci bir yazı, kaleminize sağlık.
    HY

    YanıtlaSil
  29. Önce dinleyebilmek egonuzu susturup önceliği karşımızdaki insana verebilmek bunu başardığımızda tüm güzellikler bizimle olur hem anlarız hem anlaşılırız çok güzel anlatmışsınız teşekkürler ☺️ ellerinize sağlık 🌺

    YanıtlaSil