Atları Bağlayalım...

‘Arkandan atlı mı kovalıyor Mert? Bi’ koşturma artık, yavaş!’ 

Uzun ve kalabalık platformda ilerlerken, eşinin kulaklarında yankılanan sesiyle adımlarının sıklığını azalttı Mert… ‘Yavaş…’ Sahi nereye yetişmeye çalışıyordu ki?

Kaçırdığında, bir diğerini en fazla 3 dk. daha fazla bekleyeceği metro vagonuydu sonuçta… 

Platformdaki diğer insanlara baktı… Sanki tüm şehir işgal altında, tüm insanları atlılar kovalıyor gibiydi… Herkeste öyle bir telaş hali… Sürekli bir şeylere yetişmeye çalışan ama hayatı kaçıran insanlar… Zihninden akıp giden düşüncelerine engel olamadı Mert...

 

Hızla hareket eden bir arabanın içinde seyahat eden kişi, manzaranın güzelliğini fark edebilir miydi? Bizler de hızlandırdığımız hayatlarımızda detayları kaçırmıyor muyuz aslında?

• Hızla otobüse yetişmeye çalışırken gökyüzünün o güzelliğini, sonbaharın renklerini…
• Kurstan kursa koşturduğum çocuğumun gününün nasıl geçtiğini, onun renkli hayal dünyasını…
• Hızlıca aradan çıkarttığım yemeklerde sofranın neşesini, aile olmanın güzelliğini… 
• Yağmurdan kaçarken, ardından çıkan gökkuşağını… 
• Bir yandan iş yetiştirmeye çalışıp bir yandan telefonla konuştuğum arkadaşımın gerçek derdini, ihtiyacını…

Milyonlarca yıldır aynı hızla akan günler, hayatın doğal akışı artık bize yetmez oldu. Şimdilerde hızlandırdığımız hayatlarımızda, azalan sabrımızla yol almaya çalışıyoruz.

• Sağlığımızı feda etme pahasına, yemeğimizi daha hızlı ısıtmak için teknolojiler geliştiriyoruz…
• Saatler içinde kıtalar aşan uçaklarla seyahat edip, teker piste değer değmez inmek için sabırsızlanıyoruz…
• Kırmızı ışığın yeşile döndüğü kısacık anlarda harekete geçemeyen araçlara aşırı tepkiler veriyoruz…

‘İnsan neyi algılarsa onu aktarır’ diyor Deneyimsel Tasarım Öğretisi.

 

Artık çoğu şeyin kısasını, hızlısını algıladığımız hayatta, insanın düşünce mesafesi de kısalmadı mı? İnsanlar artık toplamdaki faydasını, toplamdaki kazancını düşünüp de buna göre karar alamaz oldular. Seçimlerimiz de artık kısa vadeli hedeflere, anlık çıkarlarımıza yönelik bir hale bürünmedi mi?  

• Hangi çiçek, açmak için acele ediyor? 
• Hangi ağaç, yaprağını dökmek için kışı bekleyemiyor?
• Hangi bebek, yürümeden önce koşmayı öğreniyor? 
• Hangi kuzu, vakitsiz dünyaya geliyor?
• Hangi mevsim, gelmek için acele ediyor?
• Güneş, ne zaman vaktinden önce doğuyor? 

Her şey, ama her şey kusursuz bir düzen içinde hareket etmiyor mu? Telaş hayatın neresinde var? Peki o zaman, sabırsızlığı biz nereden öğrendik? 

 

Oysaki, insan zihni gerçeği bilir ve hep gerçeğe doğru meyleder… O sebeple sakinlik, dinginlik insana hep iyi gelmiştir. Ne zaman dinlenmek istese kalabalıktan kaçar, kendi özüne, doğanın dengesine uyumlu hareket eder insan.  O zaman doğal olmayan bu telaşta ısrarımız niye? 

 

Mesele hızla, bir telaş içerisinde değil de zamanı iyi kullanarak hareket etmemiz. Çünkü zaman daima hakkını almak ister. Bir şeylerin iyi olması için sabrımızı ister, emeğimizi ister hayat. 

 

Hızla oldurmaya çalıştığı her şeyden zarar görür insan. Tarladaki ürün hızla olgunlaşsın diye toprağı işlediğimizde, artık ürünün o gerçek lezzetini alamıyoruz. Hızla kilo vermek istediğimizde bedenimize zarar veriyoruz. Bir kelebek kozasından zamanından önce çıkınca gelişemiyor.  Sabırla ağır ağır pişen yemek daha lezzetli, sabırla ilmek ilmek yetişen insan daha kaliteli oluyor.

 

Mademki biriktiremediği tek şeyi yakalamaya çalışıyor insan, o zaman elimizdeki kısıtlı zamanın yaşantımıza temasını, zamanımızın bereketini arttırmaya çalışmak daha doğru bir strateji olmaz mıydı? İşine er başlayan, akıntıya kapılan değil bulunduğu yerin hakkını verenlerden olan… Zihni sakin, davranışları sakin olabilen… 

 

Zamanını iyi kullanmak adına telaş edip, her gün sonuna bir adım daha yaklaştığı hayatında, süresini unutanlardan olmayan… 

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***