Vazgeçmek mi? Hayır!

Vazgeçme

Vazgeçmek mi? Hayır!

“Çıldırıcam artık! Uyusana evladım uyuuuu! Nedir seninle bu çözemediğimiz uyku meselesi?! Bütün çocuklar uyudu bir sen ayaktasın, yeter artık yeteeeer!”

Elif gene gecenin bir vakti bağırıyordu. Kime? Henüz bir buçuk yaşındaki, sabahları baldan tatlı olup akşamları genzini yakarcasına şekerlenen kızına…

Birileri duysa kınarlardı herhalde -ki muhtemelen komşular duyuyordu- “O yaştaki çocuk senin söylediğini anlar mı hiç, el kadar yavruya bağırılır mı, çok ayıp!” diye… Hele annesi görseydi şu manzarayı kesin kızar, demediğini bırakmazdı “Ben size böyle mi davrandım, hiç olacak şey değil, hiç!” 

“Olacak şey değil annecim ama sabrım kalmadı, sabır kalmayınca da işte dersin ya cıvatalar gevşiyor, insanın gücü bitiyor… Bitti bitti! Sabır kalmadı bende, tükendim…” Kendini yanında olmayan annesiyle konuşurken yakalayınca Elif’e bir gülme geldi. 

Yatakta tepinen, her şeyi oyuna çeviren kızına baktı. O kendi âlemindeydi ama Elif’in vicdanı sızlıyordu “Yok kuzum yok bağırmıyorum, bağırıyorum da işte yani sana değil, kendime… Amaannn Elif, iyice gitti senin kafa, sanki karşında laftan anlayan var, ne anlatıyorsan... Neyse bugün daha az bağırdım, belki yarın daha da az bağırırım… Kızım! Hadi kapa gözünü…” ona bu son cümleleri söyleten, geçenlerde okuduğu bir yazı olmuştu.

Elif, ilk ve tek çocuğunun, uykuya düşkün, taze annesi olarak bu konuda çok acı çekiyordu. Çocuğun gazını mamasını halletmişti, her şey iyiydi güzeldi ama şu uyku meselesi onu çok yıpratıyordu. Pek çok tavsiyeyi dinlemiş, bir türlü istediği sonuca ulaşamamıştı. Masal anlatmalar, ninni söylemeler, arabada gezindirmeler, ayakta sallama çabaları… Hatta bir keresinde nasıl olsa bir yerde sızar kalır diye kızını kendi haline bırakmış, ancak bu yöntem de başarılı olmamıştı. Kızı, uyumak bir kenara dursun oyuncaklarıyla nerdeyse sabaha kadar oynamıştı.   

Vazgeçme

Yine bir gece uyku savaşında, “Yok olmuyor, bu çocuğu alıp atıcam!” derken buldu kendini. Çok utandı bu düşüncesinden, üzüldü… Oysa çok istemişti bir çocuğu olsun, onun büyüdüğüne şahit olsun… E zorlukları da öncesinden az çok düşünmüştü ama en zayıf noktasından vurulacağını hesaba katmamıştı. İç hesaplaşmalarla geçen gecenin sabahında, telefonda gezinirken arkadaşının paylaştığı bir yazı dikkatini çekmişti. Şöyle diyordu yazıda “Her şey başladığı gibi biter… Peki, verilen süre içinde sen ne yaptın?” Her şeyin geçici olduğundan, bir şekilde acıların da keyiflerin de geçtiğinden, biz insanların ise geçen zamana rağmen mücadeleye devam etmesi gerektiğinden bahseden bir yazıydı. 

Okuduğundan çok etkilenmişti Elif, hayatına dönüp bir değerlendirme yapmıştı. Evet, her şey geçip gidiyordu, hani küçükken kolu kırıldığında canı çok yanmıştı… Lisedeki ilk aşkını başka kızla gördüğünde kalbi sızlamıştı… Hepsi geçmemiş miydi? 

Peki, geçerken neler yapmıştı? “Kolum kırıldı diye yemek yemekten vazgeçmediğim gibi, sol kolumla yemeği de öğrenmiştim. Ablamla işi sanata dökmüştük, alçıma çok güzel desenler çizmişti. Hatta konu komşu arkadaş kim varsa üzerine maniler yazdırmıştım, doktor alçıyı çıkarırken epey gülmüştü okuduklarına, işi eğlenceye çevirmiştik.” 

“Acaba o da beni fark eder mi diye göz takibine aldığım Furkan’ı, yan sınıftaki Melis’le kol kola gezerken görünce hayal kırıklığına uğramıştım. Ama ikisine de bir şey dememiş, acımı içime atmıştım. Bizim kızlar muziplik yapmış, helva kavurup ertesi gün okula getirmişlerdi. İlk aşkın ardından biraz gözyaşı, biraz helvayla işi yine tatlıya bağlamıştık.” 

“Peki ya şimdi? Uyumayı sevmeyen bir çocukla uzun bir süre geçireceksem neden bu kadar gerginlik yaşayayım ki? Neden onu da kendimi de bu kadar üzüp yıpratayım? Benim acilen bu konuda daha sabırlı, daha sakin olmayı öğrenmem lazım. Geçen zamanı yine keyifli hale getirebilirim, bağırmadan, yakınmadan bir çözüme elbette ulaşabilirim. Her günümün bir öncekinden biraz daha iyi olması için çabalayabilirim.” gibi düşüncelerle bir karar almıştı. 

Köşesine çekilip havlu atmayacaktı.

Sesini daha az yükseltmeye, daha az şikâyet etmeye gayret edecekti…

Vazgeçme

İnsan yaşamında pek çok soruyla karşılaşır. Bir kısmını çözmekte fazla oyalanmaz ama öyle zamanlar gelir ki sorular zorlaşır ve insan gerilir. Ne cevap vereceğini bilemez, kaçmak ister. Bazen hata yapmak istemediği için, bazen de hatanın bedelini yaşamak istemediği için… İllaki ömrünün bir bölümünde, dayanamayacağını sandığı bir baskı hisseder ve bu gerginliğe yenik düşüp mücadeleden vazgeçmeye meyilli olur. 

Elif’in de kendini avuturken söylediği cümleler, onun için çok anlamlıydı. “Evet, yine sesimi yükselttim ama bu yanlışa devam etmeyeceğim ve bundan sonra daha da az olmasına gayret edeceğim”…

İnsan hata yapar, yapmaması anormaldir. Önemli olan insanın yanlış yapmamaya değil, yaptığı yanlışta ısrar etmemeye odaklanmasıdır. Şu an doğru cevabı bulamamış olsa dahi, dün yaptığı hatada ısrar etmenin daha büyük bir hata olduğunu fark edebilmesidir. Bu sebeple, insanın doğru cevapları bulmaya çabalaması, zorlansa da vazgeçmemesi onu çıkış kapısına götürür. İnsanı diri tutan, neşesini korumasını sağlayan da işte bu mücadelesidir.


***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***




27 yorum:

  1. “Her şey başladığı gibi biter… Peki, verilen süre içinde sen ne yaptın?”… o soruyu geçmek için neler yaptığımız, neler seçtiğimiz önemli… yoksa her şey bir gün bitiyor, geçip gidiyor… bu farkındalıkta bir yaşam yaşamak ümidiyle… kaleminize sağlık🌼

    YanıtlaSil
  2. Aslında her anımızın bize bir soru olduğunun farkında olarak yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor değil mi? Elimizde telefon varken de neye nereye baktığımız önemli o zaman… zaman çok hızlı ve her şey geçiyorsa sorulara doğru cevap verip geçmek insanı mutlu eden…

    YanıtlaSil
  3. Ellerinize sağlık. Çok gerçekçi tepkiler olmuş 😇👍

    YanıtlaSil
  4. Ellerinize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  5. İnsanın bazen havlu atası gelse de gerçek çözüm vazgeçmemekte gizli. Vazgeçmek yerine sabredenlerden olmak dileğiyle:)

    YanıtlaSil
  6. Vazgeçmemek ve mücadeleye devam etmek, ettikçe güçlenmek, güçlendikçe daha merhametli olmak, merhamet ettikçe daha mutlu olmak… Daha ne olsun ki? 🤗

    YanıtlaSil
  7. Dayanıklı olmamız gereken yerde kolay vazgeçip, geri durmamız gereken yerde atılıyor olmamız işlerin karıştığını gösteriyor. En yakınımızdakine göstermediğimiz sabrı tekrar kazanabilmeyi umarım☑️

    YanıtlaSil
  8. Bir bilebilseydim…
    Kanayan yaram…
    Bilmek, farketmek ne kadar kıymetli bir bilebilsek…
    Geçicilik yasası gereği her şey geçecek bunu bilmek anlamak ne kadar güçlü kılıyor bir bilebilsek…

    YanıtlaSil
  9. Mücadeleden vazgeçmiyor olmak 🙏🏻

    YanıtlaSil
  10. O son noktaya gelipte vazgeçmeden mücadeleye devam ettiğimiz yerler belki de kırılma noktalarımız.

    Emeğinize sağlık💐

    YanıtlaSil
  11. İki evlat sahibi bir anne ve evde babasına bakan bir evlat olarak nesiller arasındaki sabır farkını o kadar net anlayabiliyorum ki.Babam için hep bir umut var,hep şükredecek bir şeyler var.Çocuklar için hemen herşeyden vazgeçebilecek bir bağla bağlılar...Umut desen ya çok az ya da pek yok...Biz mi?Arada kalmış tipleriz sanırım biraz🤗

    YanıtlaSil
  12. İnsanın doğru cevapları bulmaya çabalaması, zorlansa da vazgeçmemesi onu çıkış kapısına götürür. İnsanı diri tutan, neşesini korumasını sağlayan da işte bu mücadelesidir.
    İnsanı güçlendiren aslında onu zorlayan şeyler insan bunu istemese de :)
    Kaleminize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  13. Yazının içinde başka yazılara geçiş yapmamızı sağlamanız ne keyifli okudukça okuyası geliyor insanın inşAlllah davranışımıza da dökülür bu okunanlar teşekkürler emeğinize yine çok derin sabır göstermemiz gereken ve gerçek anlamda gayret göstereceğimiz kendimizi yetiştirecek bir konu

    YanıtlaSil
  14. Neşeyi korumak… çok güzeldi :))

    YanıtlaSil
  15. Zorlansada vazgecmemek ve atabildigi her adimi onemsemek...
    Cok kiymetli bir yazi gercekten. Tesekkurker 🌸

    YanıtlaSil
  16. Her sıkıntıya karşılık pekçok rahatlık olmasına rağmen insan o can yangısına kanıp devam etmek istemiyor... Vazgeçmemek dileğiyle

    YanıtlaSil
  17. Coksamimi bir yazı. Sınırlarımız zorlanmaya başladığında tekrar tekrar okunmaali

    YanıtlaSil
  18. Anneme ve babama bakıyorum her zaman Allah'a şüküretmeyi ve vazgeçmesinler hayatta bağlı kalsınlar diye elimden geleni yapıyorum. Yazı güzeldi anlatı hayatta her zaman umut vardır Allah in izniyle...

    YanıtlaSil
  19. Çok güzel bir yazı, elinize sağlık.🌸
    İnsan bu, seçme hakkı ve düşünme marifeti olan canlı, zorlanır-rahatlar, sıkılır-ferahlar, yorulur-canlanır, üzülür-sevinir, sabreder-peseder , azmeder-bıkar… Önemli olan ümidini kaybetmemesi, kendini kahretmemesi… Çünkü her şey geçici. Her yeni eskir, her doğan ölür. Bir şeyin başı varsa sonu da var elbet. 🍃

    YanıtlaSil
  20. Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  21. Her paylaşımınızda kendimden bir şeyler buluyorum çok teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  22. Yeni anne olup da bunu yaşamayan çok yoktur, çok gerçek..Yaşadığımız bir sıkıntıyı nasıl çözerimi düşünmek çok kıymetli.Çok samimi bir yazı olmuş.
    Teşekkürler.HY

    YanıtlaSil