Kuşların Limanı
Dersi dinlerken derin düşüncelere dalmıştı Atlas. Babasının
tavsiyesi üzerine mühendis olmaya karar vermişti. Başlarda acaba başka bir
meslek mi seçseydim diye düşünmüş olsa da ikinci sınıftan sonra iyice bölümüne
kalbi ısınmıştı. Ona alanını sevdiren şu an dersi anlatan hocasıydı.
Atlas’ın her zaman kuşlara ilgisi olmuştu. Babasıyla uzun doğa
yürüyüşlerine çıkarlardı. Orada kuşları gözlemlerdi. En sevdiği kuş türlerinden
birisi de Yalı Çapkı’nıydı. Alacalı renkleriyle insanı kendisine hayran bırakan
bir kuştu. Atlas’ı etkileyen asıl şey bir ok misali öne atılıp, avını
avlamadaki mahareti. Hocası derste “Hızlı Tren” yapımında bu göz kamaştıran
kuşun bazı özelliklerinin modellenildiğini söylediğinde, doğaya olan hayranlığı
daha da artmaya başlamıştı.
“Hızlı Trenlerin yapım
aşamasında tünelden çıkarken çıkarttığı ses hem doğayı hem de yolcuları çok
rahatsız edecek boyuttaydı. Japon mühendisler buna bir çözüm arayışındaydılar.
Ve çözüm gecikmeden doğadan geldi. Yalı Çapkını kuşunun kafaları büyüktür, bacakları
kısadır, küçük kuyrukları vardır. İngiltere’de “kral balıkçılar” olarak anılan
bu kuşların mahareti gagasının şeklinden kaynaklanır. Gagalarının uzun ve dar
olması onun suya hafif bir şekilde dalıp, avına doğru süzülmesini sağlar.
Trenin tünelden çıkarken ki çıkarttığı sesi, trenin etrafından rahatça
süzülmesi sağlanırsa, ses sorunu da çözülebilirdi. Yoğun çalışmalar sonucunda
Yalı Çapkını kuşu modellenerek hava basıncı yüzde otuza düşmüştü. Fakat hala
tatmin edici sessizliğe ulaşamamıştı.
Araştırmacılar tekrar
kanatlı canlıları araştırmaya başladılar. Bu seferde uçarken sessizliğin ustası
olan kuşların başında gelen, gece avlanan “Baykuşları” incelemeye başladılar.
Bu kuşların kanat sesleri neredeyse yoktu. Adeta hayalet uçuculardı. Baykuşların
kanatları tırtıklı tarağa benziyordu ve trende bunu modellediler.”
Hocasının Hızlı tren yapımında doğadaki bu kuşlardan
faydalanıldığını anlatması Atlas’da, hedefe giderken ortama uyumlu, çok ses
çıkartmadan gidilmesinin ne kadar önemli olduğunu düşündürdü. Çünkü gecenin
sessizliğinde Baykuş’un kanat sesi biraz fazla olsa rahat avlanamazdı. Neden?
Avı, onun geldiğini fark etseydi kaçardı. Atlas bunun sıkıntısını üniversite
sınavına hazırlanırken yaşamıştı. Sürekli hedefini anlatması ya da denemelerde
istediği sonuçları alamadığında şikayetlenmesinin aslında iyi olmadığını şimdi
fark ediyordu. Hedefi belirledikten sonra tıpkı avına odaklanan kuşlar misali
sessiz, pür dikkat odağını oraya vermeliydi. Belki ilk denemesinde avcı avını
yakalayamayabilir. Ama ses çıkardığı an artık av, avcısının orada olduğunu
bilir. “Sessizlik…” dedi kendi kendine Atlas. “Sessizliğin gücü…”
Bir avı olmalı bir kuşun, hayatta kalabilmesi için. Avlayacağı
avına göre de marifetleri. Yalı Çapkını kuşunun marifeti ile Baykuşun
marifetleri aynı değil. Hedeflerine uyumlu fizyolojik dizaynları var.
Tıpkı insanlar gibi. Bir hedefi olmalı insanın. Hedefine uyumlu da hayatını dizayn edebilmeli. Yaşam denen yolculukta, limanı netleştirdikten sonra, o limana varmak için daha sessiz olmalı başta… Sonra çevresini de yormadan, rahatsız da etmeden ilerlemeli yoluna……
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.


İnsanın bir hedefi olmalı.
YanıtlaSilKaleminize sağlık… 🍀
YanıtlaSilSessiz kalmak başlangıçta insana güç veriyor gerçekten…
YanıtlaSilHedefle ilgili çok konuştuğunda çok da yorum duyuyorsun. Bazen duydukların seni oyalıyor bazen vazgeçmen için sebwp oluyor. Kararını verdikten sonra sessizce doğru adımları atabilmeye odaklanmak insanı başarıya taşıyor
Tam da bir tren yolculuğu sırsında okunan çok güzel bir yazı🙂 teşekkürler🙏🏻
YanıtlaSil