Ganimetin Değil Bereketin Peşindeyiz

GANİMETİN DEĞİL BEREKETİN PEŞİNDEYİZ

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Merhaba, ben Hülya… 

Küçüklüğümde insanlar beni üzmek istemeseler de bu cümleleri duydum…

“O yetim... Ona bir şey demeyin…”

“Ona biraz daha fazla verin…”

“Sakın kalbini kırmayın…”

Annemle babamı, küçük yaştayken bir kazada kaybettim. Dedem ve ninemle birlikte bereketli bir evde büyüdüm… Eksik dedikleri ne varsa bende fazlasıyla vardı. Ancak en bereketli haliyle…

Nasıl mı?

Hayat benden ne aldıysa, yerine hep daha fazlasını verdi. Ninemin bir sözü bugün kulağımda hâlâ;

“Ver ki vermediğini göresin. Al ki almadığını göresin. Çünkü veren de alan da birdir.”

O zamanlar anlayamazdım tabii… Çocuk aklımla biri elimdekini paylaşmamı istediğinde hemen içimden bir ses ‘Ama o benim’ derdi. Ama ninem ısrarla “Kızım, paylaş. Paylaş ki sana daha çok dönüşü olsun. Tek başına yediğin üç lokmadan alacağın lezzetten fazlasını, birlikte yediğin tek lokmada bulursun” derdi.

Ne kadar kızsam da istemeye istemeye yapardım dediğini… Ve gerçekten de hem ben hem arkadaşlarım doyardık.

Çünkü bereket; azın kıymetini bilmekte, paylaşmakta gizliydi.

Sadece çocukluğum değil ki… Benim bütün ömrüm bereketle geçti. 30 yıllık hayatıma bakıyorum da her anında bereketin izini görebiliyorum. Anne ve babamı kaybettiğimde miniciktim. Ve yoksun kaldığım iki kişinin sevgisine karşılık, hayat bana kocaman bir aile verdi. Mahallede güzel bir şey yapılacak olsa ilk akla gelen bendim... Okulda öğretmenim tabii ki her öğrencisine şefkatliydi ama bana daha çok… Üniversiteyi kazandığımızda arkadaşlarıma bir burs çıkarken, bana üç yerden burs çıkmıştı... Son sınıfta staj için herkes yer ararken, bana üç farklı yerden staj teklifi gelmişti... İş hayatında birçok kişinin üç yılda alacağı terfii, bana bir yılda teklif etmişlerdi.

Ama sanmayın ki beleşten gelen şeylerdi bunlar…  Bana gelen her başarının, her bolluğun, her ilginin bir öncesi vardı… Yani sadece o günkü ‘Günü kurtaran ganimet’ değildi…

Çünkü bize lazım olan ganimet değil, bereketti…

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Şımarık yetiştirilmedim. Ninem ve dedem beni öyle güzel bir sevgiyle büyüttü ki hem değerli hissettim hem de haddimi bildim… “Evladım” derdi pamuk ninem. “Sen elinden gelenin en iyisini yap. Ama her sonucu da kendinden bilme. Ve sana verilenle de şımarma. Nasıl veriliyorsa öyle de alınır’’ diye nasihat verirdi.

Gerçekten de öyleydi. Çevremde anne babası olan ama yine de nankörlük yapabilen arkadaşlarım vardı. Oyuncakları, kıyafetleri, imkânları benden çoktu ama hiç mutlu değillerdi.  Çocuklara oyuncak alınıyordu ama beş dakika sonra raftaki diğerine göz dikiyorlardı. Çünkü oyuncakların onlar için kıymeti yoktu. Sadece o andaki heveslerini alıyorlardı ve sonra bir daha yüzüne bile bakmıyorlardı.

Çocukluğumda alıştığım bu stili iş hayatıma da yansıtmışım. Tek başıma iyi olmaktansa birlikte iyilerden olmayı saha kıymetli görüyorum. Ekip çalışmalarını destekliyorum. Fırsatını bulduğum her işi ‘Gelin beraber yapalım’ diyorum.

“Ganimet gözüyle bakmayalım, bereketini paylaşalım…’”

 Hayatta zıddında düşünenler de olabiliyor tabi…

İş yerinde bir görev teklifini tek başına üstlenmek isteyen oldu. Aslında tüm pastaya talip oldu… Birkaç hafta sonra sıkıntılar yaşamaya başladı. Tek başına üstesinden gelmek çok zordu ve sonuç olumsuz oldu.  Oysa birlikte yapılan işlerde yüke de keyfe de herkes ortak olurdu.

Olayı duyan babaannemin hemen buna da bir cevabı vardı:

“Biz ganimetin değil, bereketin peşindeyiz. Çünkü bizim isteğimiz çok olması değil, azın çoğalmasıdır. Miktarının artması değil, olan miktarın bize ne kattığıdır. Azın çok olması ne demek biliyor musun?” dedi.

 ‘Sana temas etmesi’ demektir. Diyelim ki bir ayakkabı alın. Ancak onu aldığın arayı zor biriktirdin, kazandın. İşte o ayakkabının ayağında paralanmasıdır. Onun hayrını görmendir. Sevginin de, saygının da, eşyanın da, paranın da… Eğer sana etki etmiyorsa, seni mutlu etmiyorsa, o zaten senin değildir.’’

Bereket sahip olunanla değil, temas etmesiyle ilgili...

Mesele ganimet gibi görünen şeylerle oyalanmak mı?

Yoksa ömrüne dokunan bereketli anları mı biriktirmek mi?

 

 

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

 ***


 

6 yorum:

  1. İnsan üzgün olduğu halde onda az olan mutluluğu paylaşırsa ne olur peki? O da bereketlenir kıymeti artar teması artar mı? Ne güzel bir yazı kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Bereket ne kıymetli bir şey… onu hak edebilmek aslında mesele

    YanıtlaSil
  3. Maddiyatı maneviyatla birleştirmedikçe, getirisi ne karar çok olursa olsun tatmin kısmında hep eksiklik hissettirir.Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Yüreğine sağlık Hülya, ne güzel anlatmışsın yine ❤️❤️

    YanıtlaSil
  5. Neyi paylaşırsan o çoğalıyor. Tüm güzel işleri diğer insanlarla paylaşıp büyütmek, yanlışlarında üstünü örtüp küçültebilmek mutluliğun sırlarından biri....

    YanıtlaSil
  6. Azın bereketi ne güzel söylendi ... Kaleminize sağlık🌸

    YanıtlaSil