DENEMEYE DEĞER Mİ?
Bir evin biricik kızıydı Aslı. Kendini bildi bileli yeni şeyler denemeyi severdi. Elinde bulunan tüm kalem çeşitleriyle duvarı çizmeyi denedi mesela. Farklı tipte ayakkabılar giyinmeyi, daha önce yemediği yemekleri yemeyi, sufle yapmayı… ve daha birçok şeyi denedi.
Hepsini de denemeye değer görüyordu. Ona göre hayatta her
şeyi deneye yanıla öğrenmek gerekirdi. İnsan hayata bir kez geliyordu sonuçta. “Neden
denemeyeyim ki?” diye düşünüyordu. En fazla yanılır, tekrar denerdi. Yapabileceği
her şeyi yapma isteği vardı içinde. Paraşütten atlamak, dalış yapmak, kaykay
sürmek, paten kaymak, araba sürmek, dünyayı gezmek… ‘Ölmeden önce yapılacak 100
şey var.’ derler ya Aslı’nın da tıpkı ona benzer bir listesi vardı. Düşündükçe
de içi içine sığmazdı.
Peki insan her şeyi deneyerek ömür geçirebilir mi?
Aslı 1 ay önce üniversite sınavına girdi. Sonuçlar
açıklandı, artık tercihlerini bildirme vakti gelmişti. Bu, Aslı’nın 3.
Üniversite sınavına girişiydi. O yüzden tercihlerini çok iyi yazmak zorundaydı.
Bir yandan o kadar geriliyordu ki kaybedecek 1 yılı daha yoktu.
Üniversiteli olup boş vakitlerinde gezmenin hayalini
kuruyordu. Üzerindeki baskı tarif edilemezdi. Kendi ayrı geriliyor, çevresi
ayrı geriyordu.
Ailesi Aslı’yı her zaman destekliyordu ama sürekli değişen
fikirlerinden artık çok yorulmuşlardı. Her yıl farklı bölümler yazıp beğenmedim,
deyip üniversite sınavına tekrar hazırlanmaya. Havacılık, eczacılık, bilgisayar
mühendisliği…
Üniversiteye başlıyor, birinci sınıftaki konuları beğenmiyordu.
Her bölümü denediğin de “İşte bu sefer benim mesleğim bu.” deyip sonra o
bölümün kendisine göre olmadığına karar veriyordu. O yüzden üniversite sınavına
çalışmaya baştan başlıyordu. “Bir ömür sevmediğim işte çalışmak istemiyorum.”
diyordu. Haklıydı, ama bölümü yazıp bir sene okuyup ayrılmak da çok şeye mal
oluyordu. Kolay değildi. Yeni yere adapte ol, ayrıl, hadi baştan çalış... Can
dayanmıyordu ve artık Aslı da bu süreçten bıkmış usanmıştı.
Hakikaten denemeye değer mi?
“Korku ve tedirginlik ile yaşamak ne kadar zor.” diye
düşündü Aslı. Her şeyi denemeyi düşünmek artık hiç de doğru gelmiyordu. Hayat
her şeyi deneyip yanılarak öğrenecek kadar uzun değildi ki. Artık denemek
istemiyor başka çözüm arıyordu.
Peki hangi mesleği seveceğine nasıl karar verecekti?
Elinde tercih kılavuzu bu sorularla boğuşurken dershanedeki
danışman öğretmeni Hatice hanım masasına oturdu. Aslı ona durumunu uzun uzun
anlattı.
Hatice Hanım: “Hayatta her şeyi deneye yanıla öğrenemeyiz.
Zamanımız enerjimiz sınırlı. Deneyip yanılarak harcadığımız vakti daha farklı
işler için de harcayabiliriz. Öğrencilerin bir denklemi çözerken zorlanması
gibi düşün. Onlar için zor olan bizim için çok basit. O halde saatlerce kitaba
bakmaktansa problemi çözme yöntemini öğrenmek daha hızlı bir çözüm değil mi? Bu
hayatımızdaki her problem için böyledir. Her mesleğin zorluğu olduğu gibi
kolaylığı da vardır. Mesele bunların ne olduğunu deşifre edip ona göre kararlar
almaktır. Bunları da o mesleği yapan kişiden öğrenebilirsin.” dedi.
Aslı’nın bilinci bir anda açıldı. Hatice hanım haklıydı.
Gastronomi okumayı düşünüyordu. İlk gastronomi okuyan Aslı değildi ki pekâlâ
bir aşçıya çalışma hayatının kolaylığını ve zorluğunu sorabilirdi. Gastronomi
seçeceği okulun müfredatına bakabilirdi. Bölümün kendisine uygunluğunu deşifre
edebilirdi. “Şimdi sıra aşçı bulmakta.” diye geçirdi içinden...
İnsan denemeden de öğrenebilirdi. Çünkü hayatta her şeyi
deneyemeyecek kadar sınırlı bir süre var. Aslı şimdi deneyip yanılarak
kaybettiği yılları başka insanlardan öğrenerek telafi etme çabası içerisine
girdi.
“İyi ki şimdi öğrendim. Ya yıllar sonra bunu öğrenseydin ne
olurdu?” deyip öğretmeninden bir an önce işe koyulmak için izin istedi.
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Düşe kalka yürüyenler mi daha çabuk hedefine ulaşır, yoksa ayakları üzerinde dimdik yürüyenler mi?
YanıtlaSilEllerinize sağlık.. Aslıya hayatta başarılar.. :)
Küçük şeyleri bile deneme isteği, büyük şeylere de deneme meyilimizi oluşturur.
YanıtlaSilhayırda ise her şey denemeye değerdir :) kaleminize sağlık...
YanıtlaSildeneyim transferi konforu baska bir şey :)
YanıtlaSilBazen deneme yanılma bize pratik kazandırır, bazense onun nedeniyle ağır maliyetle ödettir
YanıtlaSilInsanın ilk öğrenme yöntemidir deneme-yanılma..
YanıtlaSilNe zamana kadar,
Artık zamanla ve kaynakla ilgili sıkıntı yaşayana kadar.
Bir yemeği dener gibi bir ticareti deneyemeyiz çünkü zararımız boyumuzu geçer.
Iki kilo domatesi tekrar telafi edebilir insan ama bir milyon sermaye ile açacağın dükkan için bütün çarşıdaki esnafı incelemek , deneyim transferi yapmak zorundasın artık..
bedenimizi daha az yormak için tüm yolları arıyoruz, başkalarına soruyoruz. iş soyut şeylere geldi mi sormak danışma bulmak öğrenmek zor geliyor. hatta sormamız gerektiğini bile bilmiyoruz belki de.
YanıtlaSilDeneyimleri transfer etmek; kendinden, çevreden ve en sade ama bir o kadar da ekosistem olan doğadan… İnsana ne kadar büyük konfor ve zaman kazandırıyor.
YanıtlaSilİyi ki bir bilene danışmışız :)
Kaleminize sağlık hocam 😊
Herkesin kendi hayatından pay çıkarabileceği bir yazı olmuş :)
YanıtlaSilBilmeden ne çok deneme yanılma yapıp mutluluk ve başarıyı erteliyoruz hayatımızda.