BEKLENTİ İNSANI MUTSUZ EDİYOR




BEKLENTİ İNSANI MUTSUZ EDİYOR

“Sanki şimdiye kadar hep annemden, babamdan, eşimden, çocuğumdan, patronumdan, arkadaşımdan mı bir şeyler gördüm ya da aldım? “ diye geçirdi Hülya içinden. 


Babasının “Eczacılığı kazanırsan söz istediğin arabayı alacağım sana. demesi geldi aklına. İkinci sınıf olmuştu ama o istediği araba yoktu. Altında düşük bir model pek de mutlu olmadığı bir arabası vardı şimdi. Babasına tekrar öfkelendi sessizce. Üniversiteyi kazandığında kazanmasına sevinemediği ve babasına öfkesinden kazandığı bölüme pişmanlık dahi duyduğunu da hatırladı. 

Beklemişti ama olmamıştı!

Bunları düşünürken kahvesini yudumlayıp tatlısından bir lokma daha aldı. Arka masada oturanların konuşmaları dikkatini çekmişti; 

“İnsan sürekli bir şeyler vererek karşısındaki insanı mutlu edemez. İnsan yapacağını söylediği şey ile karşısındaki insanı beklentiye sokar ve ona söz vermiş olur.” Hülya içinden Evet tam da öyle oldu. İşte benim araba işim. Aklımda olmasaydı sevinirdim kazandığım okula. dedi. 


Ablasını hatırladı sonra. Eniştesinin ona aldığı bilekliğe mutlu olamamasının sebebi de eniştesinin Çok güzel bir kolye gördüm hayatım, sana çok yakışır. deyip aylarca onu bekletmesiydi. Böyle olunca ablası kutuyu açıp da ince altın bilekliği görünce Aa, Ziya ciddi olamazsın!” demişti. 

Beklenti insanı mutluluktan uzaklaştıran, mutsuz eden bir şeydi besbelli. 




İnsan dış dünyadan beklentili olduğunda evde eşi övsün, işte patronu her yaptığını görsün ve takdir etsin istiyor ve bu olmadığında da mutsuz oluyordu. Takdir almadığı işi yapmak istemiyor, eline sağlık denilmediğinde bir sonraki gün mutfakta yemek pişmiyorduOysa insan beklentisini iç dünyasına koyup üretimini arttırsa dününe göre çok daha mutlu olurdu. Birilerinin onu övmesi hatta görmesi gerekmezdi harekete geçmek için. Çünkü insanın gerçeği yalnız başına kaldığında yaptıklarıydı aslında. 



Hiç kimse onu görmeden, takdir etmeden, tebrik mesajlarına boğmadan yaptığı şeyler, başardığı işler gerçekten mutlu ederdi insanı. 

İnsanların takdirleri kalıcı değildir uçar gider, geriye kalanlar insanın emek vererek yaptıklarıdır aslında, kendi bedelleridir. İşin özünde insan övgüyü değiş-tokuş yaptığı bedeli sever aslında. Övgü kısmı, dolayısıyla dış beklenti insanı yavaşlatan, hareketini kesen kısımlardır aslında. 

 

Bunları geç olmadan hayatıma almalıyım.” dedi Hülya. Çünkü diğer türlü bir hayat çok zor ve tatsız bir hayattı. Neşeyle, keyifle geçirmek istediği ömrü için artık beklentisini iç dünyasına yerleştirmeye karar vermişti Hülya. 

Yolun açık olsun, mutluluklar Hülya…




***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

9 yorum:

  1. Ne de çok düşüyoruz o beklenti çukuruna...

    YanıtlaSil
  2. Darısı tüm hülyaların başına ☺️

    YanıtlaSil
  3. İnsanın beklentiyi doğru yere yerleştirmesi büyük bir konfor.. Kaleminize sağlık🍃

    YanıtlaSil
  4. İnsanın bekletisiz olduğunu sandığı zamanlarda bile kendisini beklentideyken yakalayabiliyor. Elinize sağlık =)

    YanıtlaSil
  5. İnsanların takdirleri kalıcı değildir uçar gider, geriye kalanlar insanın emek vererek yaptıklarıdır aslında, kendi bedelleridir. 

    YanıtlaSil
  6. İnsanların takdirleri kalıcı değildir uçar gider, geriye kalanlar insanın emek vererek yaptıklarıdır aslında, kendi bedelleridir. Nasıl güzel bir cümle olmuş. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Hülya ne güzel bir yola girdi 🎉🎉🎉

    YanıtlaSil
  8. Ah bu beklenti insanı nasıl da üzen, umutlandıran, umudunu yerle bir eden..

    YanıtlaSil
  9. Hülya beklentisini kendi çabasına yerleştiğinde çok rahatlayacak..:) Kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil