ÇIRAĞI OLMADIĞIN BİR İŞİN USTASI OLAMAZSIN
Küçük bir Anadolu köyünde, dağların eteğinde yer alan eski bir taş evde, genç Ali’nin rüyaları yükseklere tırmanmakla ilgiliydi. Ailesi, onun köyde kalıp geleneksel tarım işlerinde çalışmasını bekliyordu ama Ali'nin kalbi başka bir yerdeydi. O, büyük bir usta olmak istiyordu.
Bir gün babasıyla işe gitti. Ali’nin babası
marangozluk işleri ile uğraşıyordu. Köyde küçük bir dükkanı vardı. Köydeki eski
ahşap evlerin eskiyen yerlerini tamir eder, köy halkının marangozluk işleri
olduğunda onlara yardımcı olurdu. Ali babasının yaptığı işleri dikkatle izler
ve her hareketini, tekniğini öğrenmeye çalışırdı. Bu azmi babasının dikkatini
çekmişti. Böylelikle babası onu küçük yaşlarda çırak olarak yanına almıştı.
Babasıyla marangozluk işleriyle uğraşmaktan keyif alıyordu. Ne kadar babası da
olsa aralarında bir usta-çırak ilişkisi oluşmuştu. Ali hem marangozluğa hem de
hayata dair pek çok şey öğrenmişti. Sonra Ali büyüdü ve meslek lisesine
yazıldı. Babası gibi usta olup çırak yetiştirmek istiyordu. Çekirdekten bir
mesleğe yetişmek önemliydi.
Çünkü
Ali biliyordu ki çıraklığını yapmadığın hiçbir işin ustalığını yapamazdın.
Marangozluk bölümünden mezun olduktan sonra mesleğiyle ilgili gelişmek için bir staj dönemine girmişti. Oradaki öğrenme disiplini de aynı babasıyla çalıştığı zamanlar gibiydi. Mesleğine karşı da meraklıydı. Merak edip öğrenmek istediği her şeyi soruyordu ustasına ama ustası her seferinde “ Sen bir araştır da gel bakalım.” diyordu. İlk başlarda hiç anlam veremiyordu. Yani neden söylemiyordu ki? Zaman geçtikçe Ali cevabını almak istediği, merak ettiği her konuyu araştırıp ustasının yanına gidiyordu. Böyle olduğunda önden bir emeği olduğu için o konuyu daha iyi anlayıp, kendi gelişimini desteklemeye başlamıştı.
Bir süre sonra artık usta olmaya hazırdı. Ali usta olmuş ve çırak arayışına girmişti ancak ortada çırak yoktu. Verilen ücretlerin düşüklüğü, zahmetli ama bir o kadar verimli öğrenmeyi kimsenin tercih etmemesinden dolayı sektörde çırak bulma sıkıntısı yaşanıyordu. Tarih boyunca insanların temel ihtiyaçlarını gidermek için var olan ve yıllarca en çok tercih edilen marangozluk mesleğine ilgi her geçen gün azalıyordu. Yıllar önce ailelerin çocuklarını “Eti senin, kemiği benim.” diyerek ustaların elinde yetiştirdikleri marangozluk mesleği gereken ilgiyi göremiyordu. Çünkü artık gençlerde kolay para kazanabilecekleri, masa başı bir iş bulmak istiyorlardı. Çırak olup fazla yorulup, daha az para kazanmak çok cazip gelmiyordu. Oysa bir işte yönetici olmak istiyorsak o zaman orada yönetilen olmalıyız, çırak olmalıyız.
Peki kaliteli bir çırak nasıl
olunur?
- “Bilmiyormuşum.” ile başarının ilk adımını atmak
- Kıtlık evresi olduğunu bilmek
- Kişinin ne yaparsa yapsın istediği sonucu alamayacağını bilmek
- Zorluk ve emek evresi olduğunu bilmek
- Fazlasıyla emek verip, daha az bir sonuç alacağını bilmek
- Şikayetçi olmamak
Çıraklıktaki
kişinin hataları fazladır. Burada hata yapma lüksü vardır. Asıl problem hatadan
sonraki verilen tepkidir. Bir çırak hata yaptığında usta bağırdı diye küserse
bu çırağın ustalığından da hayır gelmez. Gerçekten usta olacağının
göstergelerinden birisi de o hatada hemen telafi etmeye çalışmasıdır.
Çıraklığını yapmadığımız bir işin ustalığını da yapamıyoruz. Çıraklığın
kıymetinin bilinmesi ümidiyle…
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Ustalığın kalitesini, çıraklığın kalitesi belirler. Ne hoş bir yazı, içim ısındı ;) Kaleminize sağlık…
YanıtlaSilNe güzel anlatmışsınız hem bugünü hem dünü hemde yarını elinize sağlık:)
YanıtlaSilBilmediğini kabul etmek...
YanıtlaSilÇok emek... Az sonuç...
İnsanın kabul etmesi çok da kolay olmayan konular... Zorrr...
Ama şikayet etmeden bașaramayı başarınca da çıraklık çok keyifli oluyor.
Ustalıkta da "perdeee!"ve sahne senin!😊
Yolun başında işin çırağı olmayı ve işi öğrenmeyi istemeli. Hemen patronluk hayallerine dalmamalı.. Çoğumuzun düştüğü bir hata için bilinç açıcı bir yazı olmuş.. Teşekkürler..
YanıtlaSilİyi bir bu usta olmanın sırrı, iyi bir çırak olmakta gizli :)
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam, keyifli ve faydalı bir yazı olmuş 🌸☺️
Ahh, başlattığımız çıraklıklarda afiyetle Galip olarak çıkabilmek nasip olsun 🙏🏼🧡
YanıtlaSilHayatın her alanında önce çırak oluyoruz değil mi. Çıraklığı öğrenmek ve yine öğrenebilmeyi öğrenmek...ustalık burda başlıyor sanki ;) teşekkürler
YanıtlaSilGüzel detaylar , kaleminize sağlık
YanıtlaSilPek çoğu usta olmak istedi ama çırak olarak kaldı hayatta
YanıtlaSilHayatta her şeyin bir başlangıç noktası, çıraklık yeri var. O eşiği geçince, ustalığa giden yol şekilleniyor.
YanıtlaSilHernekadar orta öğrenim lise zorunlu olmasından dolayı çıraklığın en verimli dönemi olan 12-16 yaş arası çırak bulamamaktan ve sonrasındaki yaşlardaki çırakların delikanlılık dönemi başlamasından ötürü kaliteli kalfa, usta yetişmiyor densede hadda çırak bulamamaktan birçok sanatın yok olma sorunu yaşaması gibi önemli tespitlerin yanında ahilik kültürünü yaşayan yaşatan ustaların ( zenaatkar ) sayısının azalması Türkiyemiz için çok büyük kayıptır, böylesine önemli bir konuyu kaleme aldığınız için teşekkür ediyor kaleminize yüreğinize sağlık diyor sağlık esenlikler diliyorum
YanıtlaSilTeyzeciğim köşe yazını okudum çok duygulandım.Çıraklıktan yetişmiş bir motor ustasının kızı olarak rahmetli dedenden çok dinlerdik senin de belirttiğin gibi çıraklığın mutlaka küçük yaşlardan itibaren başlayıp kalfalık ve ustalıkla taçlandırılması gerektiğini çok dile getirirdi. Bu güzel konuya köşe yazında yer verdiğin için ayrıca teşekkür eder başarılarının devamını dilerim. : )
YanıtlaSilÇıraklık zor kolay değil, insanın egosuna çok ters… Ama o egoyu ezince de yükselen sen oluyorsun :)
YanıtlaSilO dağın yamacında çıraklık var , geçmeden o dağa tırmanmana izin vermiyorlar :)
YanıtlaSilKonuyu çok güzel özetleyen bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık
YanıtlaSil