Uyumlanabiliyor Musun?
Gamze, işten fırsat buldukça köydeki evinde zaman geçirmeyi çok severdi. Şehrin gürültüsünden iki gün bile olsa uzaklaşmak ona iyi gelirdi. O hafta sonu gittiğinde yine köyün güzelliğiyle büyülenmişti. Sonbahar yüzünü göstermiş, havalar yavaş yavaş soğumaya başlamıştı.
Soğukların gelmesiyle yanan şöminenin verdiği keyfi hiçbir şeye değişmezdi. Şömineye odunları kendi eliyle yerleştirir, odunların arasından çıkan alevleri seyrederdi. Odunların yanarken çıkardığı sesler dışarıda yağan yağmurun sesine karışırken şömineden yayılan sıcaklık içini ısıtırdı. Elindeki kahvesiyle yağmurun, sessizliğin tadını çıkarırdı. Kendisine arkadaşlık edecek sadece kitapları vardı.
Köye gittiğinde vazgeçemediği şeylerden biri de ormanda yürüyüş yapmaktı. Her gün uzun uzun yürüyüş yapar, oksijeni derin derin içine çekerdi. Bu gelişinde de sonbaharın eşsiz manzarasını seyretmek için yürüyüşe çıkmıştı. Ağaçların bazıları kızıl renge bürünmüş, bazıları ise sararmıştı. Bazı ağaçlar yapraklarını tamamen dökmüş, bazıları ise hâlâ sonbahara inat yemyeşildi. Bu manzarayı görmek için saatlerce yol gelen insanlar vardı.
Gamze, ağaçların kızılı, sarısı, yeşili, kahverengisiyle mükemmel bir uyum içinde yaşadığını düşündü. Onları bu kadar güzel yapan şey neydi? “Uyum” dedi istemsizce. Aynı toprağı, aynı suyu, aynı güneşi paylaşıyorlardı. Ama hepsi farklı farklıydı. Ve bu farklılıklar onları güzel ve eşsiz kılıyordu. Hiçbiri “Sen kızılsın yanımdan uzaklaş!” demiyordu. “Kupkuru dalların çok çirkin görünüyor!” diyerek yanındaki ağacı terk etmiyordu.
Hepsi birbirinden farklıydı. Bazıları dikenleriyle, bazıları kocaman yapraklarıyla gülümsüyordu güneşe. Uyum ve kabullenişti onları güzel gösteren. Yeşilin arasındaki sarılar, sonra birden kızıllaşan tonlar…
Kimse kimseyi değiştirmek için uğraşmıyordu. Kızıllaşan yapraklara kızıp sarartmaya çalışan bir ağaç olmamıştı hiç. Ne birbirlerinin hayatlarına karışmışlardı ne de birbirlerini dışlamışlardı. Kabul etmişlerdi birbirlerini. Farklı olsalar da farklılıklarla nasıl yaşanacağını göstermişlerdi. Hem de bunu eşsiz bir şölene çevirerek…
Birden aklına yürüyüşe çıktığında gördüğü koyun sürüsü geldi. Minicik kuzuların annelerinin peşinden koşuşturuşu çok hoşuna gitmişti. Çıngırak sesleri arasında birbirlerinden ayrılmadan çobanı takip ediyorlardı. Koyunların bazıları özellikle boyanmış gibi kafaları ve ayaklarının uçları kara karaydı. Bazıları sütten çıkmış gibi bembeyaz, bazıları ise kahverengi renkteydi. Hatta aralarında simsiyah bir kuzu vardı. Hepsi aynı otlağı, aynı ağılı, aynı dereyi paylaşıyorlardı. Ama hepsi birbirinden farklıydı…
Kuzular kendi aralarında oynaşıyorlar, koyunlar ise kış bastırmadan son kalan otların keyfini çıkarıyordu. Hiçbiri diğerinin farklı renkte olduğunu önemsemiyordu. Ne renk ne tüylerinin uzun ya da kısalığı onları ilgilendirmiyordu. Tıpkı ağaçlar gibi birbirlerine uyum içinde yaşıyorlardı. Onları sürü yapan şey de bu kabulleniş ve uyumdu. Ne birbirlerinin farklılıklarından rahatsız oluyor ne de birbirlerini değiştirmeye çalışıyorlardı. Bu farklılıklarla rağmen hiç ayrılmayan vefalı dostlar gibi birlikte nasıl yaşanacağını gösteriyorlardı. Hem de bunu imrenilesi, kopmayan bir aileye çevirerek…
Aslında insanlar da farklı farklıydı bu hayatta. Peki biz ne kadar uyumluyduk birbirimize?
Neden insan kendinden farklı olanı kabul edemiyordu?
Teni daha koyu olanı, reddederdi…
Kendinden daha yavaş olana tahammül edemez, daha hareketliyi görmek istemezdi.
Peki neden kabul etmek zor?
İnsan kendisi gibi olmayanı neden dışlar?
Kabul etmek daha kolayken değiştirmek ister seni.
İnsan hep zor olanı seçip sonra mutsuz eder kendini…
Hele gücü ele aldığında neden zulmeder insan karşı tarafa?
Neden hakkı olmadığı halde öldürür birbirini…
Aklı olmadığı halde bir ağaç, bir hayvan başarmış iken barışı, nedendir insanın hırsı?
Nedendir insanın insanı yok etmek için savaş açışı?
Neydi ağaçtan farklı kılan insanı?
Neydi bir ağaçtan daha aciz yapan…
Kibrini yenemeyip kazanıyorum zannedip kaybedişi…
Bulunduğu ortama uyumsuz olan her şey yok olmaya mahkumdur.
Ancak uyumlu çalışan bir ekip, uyumlu çalışan bir çarkın dişlileri ortaya bir iş çıkarabilir. Bu nedenle insan bulunduğu ortama ne kadar çok uyum sağlarsa o kadar fayda verir ve fayda alır.
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
İnsan kendisi gibi olmayanı neden dışlar?
YanıtlaSilKabul etmek daha kolayken değiştirmek ister seni.
İnsan hep zor olanı seçip sonra mutsuz eder kendini…
Hele gücü ele aldığında neden zulmeder insan karşı tarafa?
Neden hakkı olmadığı halde öldürür birbirini…
Kibrini yenemeyip kazanıyorum zannedip kaybedişi…💫💫💫✨ kaleminize sağlık
YanıtlaSilDüşündürücü. Neden uyum sağlamak varken en zor olanı uyumsuz olanı seçiyoruz. Elinize sağlık.
YanıtlaSilGerçekle uyumlanabilen olmak ümidiyle, kaleminize sağlık...
YanıtlaSilKaleminize sağlık... faydalı olana uyum sağlayanlardan olabilmek ümidiyle..
YanıtlaSilFikirlerimizi dinlemek, irdelemek, bir bilgi etrafında buluşabilmek yerine görünüşlere çok aldanıyoruz dimi?
YanıtlaSilçok güzel bir paylaşım emeklerinize sağlık ...
YanıtlaSilDoğru yerlere uyumlu olalım inşallah…
YanıtlaSil'Neden hakkı olmadığı halde öldürür birbirini…' Cümlesini okumadan bile aklıma bu cümleyi düşürdü. Teşekkür ederim bu faydalı yazı için...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🌿
YanıtlaSilUyumsuzluk ne acı
YanıtlaSilsınava uyumlanmak dileğiyle kaleminize sağlık
Harika bir yazı, emeğinize sağlık :)
YanıtlaSilUyumsuz olan elenir, uyum herşeyin kalbidir
YanıtlaSilÇıkıntılık yapmak kolay olan yol karizmatik gibi dursa da, uyumlanmak zor olan eziklik gibi dursa da :)
YanıtlaSilKimse kimseyi değiştirmek için uğraşmıyordu... ellerinize sağlık
YanıtlaSilYeryüzündeki diğer canlılara biraz baksak, aslında bize rehberlik ediyorlar. Uyum içinde ve kusursuz yaşıyorlar...
YanıtlaSil🌿
YanıtlaSilUyumlannak nne önemli? Neden insan uyumlanmalı?
YanıtlaSilKaleminize sağlık🌸Doğru yerde uyumlanmanın güzelliğini anlatan bir makale olmuş teşekkürler🌷
YanıtlaSilDoğadan deneyim transferi yapabilmek uyumu anlayabilmenin en üst seviyesi. O uyumu görebilenlerden olmak dileğiyle…
YanıtlaSilElinize sağlık hocam🙏🏼
İnsan neden hakkı olmadığı halde öldürür birbirini…?
YanıtlaSilİnsan insanı anlayamadığı, tanımlayamadığı için olabilir mi🤔Gerçekten kim kimdiri bilmek, kiminle nasıl uyumlanacağını bilmek insanın zihnini rahatlatıyormuş.Emeğinize sağlık..
İnsanın kendi gibi olmayanı kabullenememesi..
YanıtlaSilHatta kendine benzetmeye çalışması. Böylece başlayan problemler... İnsan bir ağaç gibi olabilse bazen. Uyumlanabilse kendine fayda verene.
Ellerinize sağlık🌾🌾
Uyumlanabilmek önce kabul etmekle oluyor, ağaçlar gibi,
YanıtlaSilÇok güzel benzetme olmuş, kaleminize sağlık.
HY
“İnsan hep zor olanı seçip sonra mutsuz eder kendini…”👌🏻 çok keyif alarak okudum çok güzel bir yazı👍🏻🌿
YanıtlaSil7 göğü bir arada tutan da uyumdu oysa…
YanıtlaSil