Tüketiminiz Nasıl Olsun?
“Aman al gitsin, en kötü ne olabilir ki? Giymediklerimi zaten eşe dosta veriyorum.” demiş ve o pahalı deri çizmeleri de çok düşünmeden almıştı. Daha pek çok gözüne hoş gelen, kendince ihtiyacı olduğunu sandığı kazaklar, gömlekler, fularlar da sırf indirimde diye çizmelerle birlikte kasada işleme alınmıştı. Emel için sıradan bir alışveriş günüydü. Neredeyse her iş çıkışı yolunun üstündeki mağazaları dolaşır, ufak tefek de olsa bir şeyler alır, eve eli boş gitmezdi. Yine böyle bir alışverişin ardından kendini rahatlatmak için mırıldanıyordu “İyi oldu iyi, hazır indirimdeyken aldım, bu fırsat kaçmazdı...”
O akşam, hızlıca hazırlanıp evden çıkması gerekiyordu. Arkadaşıyla, o hep gittikleri kafede buluşacaklardı. Giyindi, saçlarını düzeltti ve arabasına her zamanki gibi yerleşti. Emel dikkatli bir şofördü, hızlı gitmez aynaları kontrol ederdi. Yine trafikte sakin bir şekilde ilerlerken, korkutucu bir ses duymasıyla başını direksiyona çarpması bir oldu. Acı içinde inledi, olanları anlayamamış, kısık gözlerle etrafa bakıyordu. Yoldan geçenler, koşarak arabasının yanına gelmiş; “İyi misiniz?” diye sesleniyorlardı. Anlık bir şaşkınlık sonrası arabadan inebildi ve arkadan gelen siyah aracın kendisine çarptığını o an anlayabildi. Çarpan kişi de şaşkındı “Sizin ne işiniz var burada, niye durdunuz önümde?” diye söyleniyordu ki adam bir anda yere yığıldı. Etraftaki kalabalıktan birileri ambulansı, polisi aramayı akıl edebilmişlerdi. Emel ise olayın şaşkınlığından kafasından sızan kan damlasını daha yeni fark edebilmişti…
Polis ve ilk yardım ekipleri işlerini halledip olaylar yatışınca, işin gerçeği de ortaya çıkmış oldu. Çarpan adamın kan şekeri yükseldiği için kısa süreli bilinç kaybı yaşamış, bu sebeple Emel’in aracını, sürüş hızını algılayamamıştı. Adamın haline üzülmüştü Emel. Gelen ambulans, neredeyse yoğun bakıma girecekken adama müdahale edebilmişti.
Kazanın şaşkınlığı gittikten sonra kendine üzülme sırası Emel’e gelmişti. Aracındaki hasar oldukça büyüktü. Peki, ama nasıl karşılayacaktı bu masrafı?
Emel kenara para koyup biriktirebilen biri değildi. Açıkçası böyle bir amacı da hiç olmamıştı. “Kazandığımı dilediğimce harcayacağım, dünyaya kazık çakmadık ya, bir kerelik ömür bu, yaşa gitsin…” derdi kendi kendine. Yalnız yaşadığı için de hesap vereceği kimse yoktu yanında.
Annesi hep derdi; “Kızım kenara tedbir parası koy, bir şey olursa kafan rahat eder.” diye.
“Aman anne bir şey olursa o zaman bakarız” diye rahat rahat cevap verirdi…
Evet, şimdi iş başa düşmüştü, çözüm bulmalıydı. Ama annesiyle konuşurkenki rahatlığı şu an yoktu, canı yanıyordu. Geliri belliydi, borç alabileceği bir yakını da yoktu. Ne yapabilirim, nasıl halledebilirim diye günlerce düşündü. Nihayet vardığı sonuç giderleri kısmaktı. Başka çare göremiyordu.
Oturup son bir aylık harcamalarını hesaplamaya karar verdi. Kâğıdı kalemi alıp düşünmeye başladı. Düşündükçe daha detaylı hatırlıyor, hatırladıkça da gözleri büyüyordu. Ne kadar da gereksiz şeylere para harcamıştı. İki haftadan fazla giymeyeceği kıyafet yığınları bir yana, birkaç gün içinde tüketemeyeceği halde aldığı sebzeler, meyveler... Tarihi geçmiş gıdalarla dolu ardiye dolabı bir yana, sıkıldığı için sürekli değiştirdiği tablolar… Şimdiye kadar bunlar gözüne hiç gözükmemişti. Küçük görünen şeyler, meğer ne büyük gedik açıyormuş maaşında, hayretler içindeydi…
Acı da olsa, bu hayatta tedbir alması gerektiğini ve gününü gönlünce yaşamanın bu olmaması gerektiğini öğrenmişti Emel, “Bu kaza belki de beni uyandırmak içindi…” diye düşündü ve harcamalarını kontrollü yapma planını uygulamaya başladı.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Her tüketim, başka bir tüketim isteğini doğurur.”
İnsanın öncelikle tüketimlerini kontrol etmesi, dengede tutması aslında bir kazançtır. Gereksiz yapılan harcamaları kısıtlamak, gelirimizi artırmaz belki ama onun bize olan faydasını, temasını artırır.
Üretime geçmek ise insanı tüketim isteğinden uzaklaştırır.
Emel de farkında olmadan bu stratejiyi hayatına geçirmeye başladı. Öncelikle yeni bir şeyler almadan elindekileri değerlendirmeye çalıştı.
Kıyafetleri sığsın diye yaptırdığı yeni dolabın, aslında çok gerekli olmadığını fark etti. Onu satarak eline biraz nakit geçebilirdi.
Mutfak alışverişini de temkinli yapmaya başladı. Bozulmasına fırsat vermeyecek, kolay tüketilecek şekilde aldığı sebzeler sanki daha lezzetliydi.
Arkadaşlarıyla dışarıda buluşmak yerine onları eve yemeğe, çaya davet ediyor, hem masraflarını düşürüyor hem de mutfağında bir şeyler hazırlayıp ikram etmekten keyif alıyordu.
Kullanmadığı için paketinde duran ev aksesuarları, battaniyeler ve pek çok eşyayı da elden çıkarınca, evindeki sadelik onu mutlu etmeye başlamıştı.
Hatta 3+1 evin kendisine büyük geldiğini düşünerek, daha küçük, kirası uygun bir yere taşınmanın uygun olacağına karar vermişti.
Giderlerini kısarak maaşından artırdığı parayla arabasının masrafını parça parça ödeyebiliyordu artık.
Mecbur kalarak başlattığı küçülme hamleleri Emel’in hayatının lezzetini, keyfini artırmıştı. Daha azdan daha çok sonuç alabiliyordu artık...
Hayat bizi zorlamadan, tüketimlerimizi kontrol edebilmek ümidiyle.
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Hayat bizi zorlamadan tüketimleri kontrol edebilmek ümidi ile… emeğinize sağlık
YanıtlaSilHayat bizi zorlamadan, tüketimlerimizi kontrol edebilmek ümidiyle ne güzel bir cümle
YanıtlaSilTüketimlerimizi kontrol etmeyi hatırlatıcı bir yazı olmuş. teşekkürler.
YanıtlaSilBirisi benim durumumu anlatmış sanki 😁
YanıtlaSilBaşıma bi iş gelmeden halledebilsem ne güzel olur 🤍
Daha azdan daha çok sonuç alabiliyordu artık... Emeğinize sağlık
İnsanın öncelikle tüketimlerini kontrol etmesi, dengede tutması aslında bir kazançtır. Üretmek insani tüketmek isteğini azaltır daha az tüketme yoluna gider ve ürettiğini satarak kazanc elde eder...her bakımdan manevi ve madi ürettiğinin üzerinde bilgiside artar ...
YanıtlaSilMecbur kalmadıkça öğrenemiyor olduğumuz gibi mecbur kalmadıkça tüketimide azaltmıyoruz.
YanıtlaSilHayatın içinde dengeyi nasıl kurabileceğimizi düşündüren bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilTüketimimiz kontrollü olsun :)
YanıtlaSilDaha azdan daha çok sonuç. Çok güzel🌺
YanıtlaSilElinize sağlık. Tüketimleri dengede tutabilmeli israftan kaçınılmalı . Azı çok yapabilmenin, sahip olunanın temasını arttırabilmenin yolu…
YanıtlaSil