BU KADAR ZOR OLMAK ZORUNDA MI?

BU KADAR ZOR OLMAK ZORUNDA MI?

Gülsüm ve Adnan lise de tanışmış, okul bitince de görüşmeye devam etmişlerdi. Adnan hukuk fakültesini kazanmış Gülsüm de Tıp fakültesini kazanmıştı. Adnan daha üniversite bitmeden neyi bekliyoruz ki ben daha fazla beklemek istemiyorum evlenelim demişti. Gülsüm aslında biraz daha beklemek isterdi ama hem Adnan’ı seviyor hem de etrafındakiler durumu yerinde eli yüzü düzgün çocuk evlen, diyorlardı.

Gülsüm’ün okulunun son senesi evlenmişlerdi. Adnan yeni mezun bir avukat olarak yoğun çalışıyordu. Evliliğin ilk zamanları birlikte vakit geçiriyor, yürüyüş yapıyor, küçük tatil kaçamakları da yapıyorlardı. Başta her şey bir müddet iyiymiş gibi görünse de Gülsüm okul ve ev arasında yoruluyordu.  Okulu uzatmak istemiyordu ama evde de yapması gereken işler olunca zorlanıyordu. Bu zamana kadar eli hep kalem tutmuştu, mutfağa giriyor ama neyi nasıl yapsa bir türlü düzene koyamıyordu.

‘’6 sene okudum, doktor olacağım ama doğru düzgün yumurtayı kıramıyorum.’’

Bir şeyler yapmaya çalışınca mutfağın altı üstüne geliyordu. Yetiştiremeyince dışardan sipariş ediyordu. Misafir gelecek diye diken üstündeydi. Misafiri geldiğinde de Adnan’a ‘’Dışarda bir yere gideriz.’’ diyordu. Okulda son senesi olduğu için Adnan pek ses etmiyordu. Gülsüm mezun olunca hemen iş hayatına girmek istemedi.

Gülsüm evdeyken daha çok mutfakla, ev işleriyle ilgilenmeye başlamıştı.

‘’Artık yaparım heralde.’’ İnternetten tariflere bakıyor, deniyor. Olmazsa döküyor başka bir şey deniyordu. Bir sürü malzeme ziyan olmuş, başlarda hem üstü başı hem de mutfak epey dağılıyordu.


‘’Resmen savaş veriyorum. Bu kadar zor olmak zorunda mı? Her yer batıyor. O kadar uğraşıyorum ya pişmiyor ya yanıyor. Adnan olmasa ben idare ederim. Evi süpür, sil her gün her gün olacak iş değil. Daha işe bile başlamadım. Annem 5 çocuğuna ayrı ayrı yemek yapıp nasıl idare ediyormuş. ’’

Derken aradan 2 ay geçmişti. Gülsüm, Adnan’ın doğum günü için en sevdiği yemeği yapmaya karar verdi. Malzemelerini tezğaha dizdi, tarifi de önüne koydu, her şey tamamdı. Sadece yemeği yapacaktı. ‘’Olacak, bu sefer olacak.’’ dedi.  Yapmaya başladı ve bitince yemeği fırına koydu.

‘’Özenle yaptım. Kahveyi hak ettim.’’ diye sevindi. Yemeği fırından çıkartmayı dört gözle bekliyordu.

Her şey yolunda gidince Adnan’ın anne ve babasını da çağırmıştı ne de olsa yemek güzel olacaktı.

Zil çalmış kayınvalidesi gelmişti. Gülsüm onları içeri aldı. Oturup sohbete başlayacaklardı ki :

‘’Kızım bu koku ne? Bir şey mi yanıyor?’’ diye sordu.

Gülsüm hemen mutfağa koştu. Her şey yolunda gitmişti. Gülsüm mutfağa girdiğinde gördü ki fırından dumanlar çıkıyor. Hemen yemeği fırından çıkardı.

Gülsüm onca emekle hazırladığı yemeği fırının en üst ızgarasına koymuştu. Yemekte en üstte olduğundan hızlıca suyunu çekmiş, epey yanmıştı.

‘’Tarifte en üst ızgaraya koymayın diye yazmaz mı hiç?’’  dedi. Üzülmüş, gözleri dolmuştu.

Kayınvalidesi Gülsüm’ün yanına geldi.

‘’Gülsüm’cüğüm her şeyin acemiliği olur. Acemilik aksaklıklarla doludur. Aynı çırağın yetişmesi gibi. Sende mutfağında, evinde çıraksın.’’

‘’Deniyorum, deniyorum ama yine de bir aksaklık oluyor. Ne zaman senin gibi yemek yapacağım?’’ diye sordu.

‘”Çabandan vazgeçmediğinde, vazgeçmediğinde her çıraklık ustalığa varır. Çabanı göstereceksin belki yine olmayacak ama bugün olmazsa yarın olmazsa sonra elbet olur.  İlk evlendiğin zamanı hatırla ve son 2 ayını düşün.” dedi.

Gülsüm bir an durdu, geçen zamanda aslında ilerleme olmuştu. Zorlansa da mutfağa içinde bir ısınma olmuştu ama hiç fark etmemişti. Tarife bakmadan yaptığı yemekler olmuştu. Epey yol aldığını fark etti.

Bir an buğulu gözlerinde bir gülümseme belirdi. Denemeye devam edecekti, çünkü yaptıkça ve denedikçe iyiye doğru yol almıştı.

İnsan yeni girdiği her süreçte çıraklık yaşar. Çıraklık yaşamadığı bir dönem yoktur. Annelik, mesleğe başlarken, yemek yapmak, araba sürmek,… hayatın içinde olan ne varsa ilk adım attığımızda çırak olarak başlarız. Zorluklar, aksilikler, başarısızlıklar ile dolu olan ama insanın bunlara rağmen yol aldığı bir dönemden geçeriz:

’’Kişi vazgeçmediğinde her çıraklık mutlaka ustalığa varır.’’


 ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

 ***

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder