HAYALLERİNE KESTİRME BİR YOL


HAYALLERİNE KESTİRME BİR YOL

İnsan, hayatta bazen kendisini başkalarıyla kıyaslarken, başkalarının sonucuna imrenirken bulur.

Ali de benzer bir durumun içerisindeydi. Ali, artık iş kurmak ve hayatındaki para kazanmayla ilgili problemini ortadan kaldırmak istiyordu. Bunun için ailesi bir sermaye sağlasa, çok kâr edeceğinden emin olduğu bir ayakkabı ticaretine girecekti. Ama ailesi bu konuda hiç yanaşmıyordu.

Diğer yanda ise en yakın arkadaşının kurulu bir işi vardı. Annesi, birikimiyle oğluna bir dükkân tutup iş kurmasını sağlamıştı. Her gün düzenli işe gidip geliyordu. Ali, "Ne güzel, kafası da rahattır." diye düşünmekten kendini alamıyordu.

İstediği sonuca, yani kendisine hazır bir iş kurulması fikrine o kadar odaklanmıştı ki diğer türlü nasıl olabileceğini; işi kendisi sıfırdan kuracak olsa neler yapması gerektiğini hiç düşünmüyordu bile.

Bu konu her açıldığında, bazen arkadaşlarına anlatırken, bazen bir kafede kahve içerken kuzenlerine gelecek planlarından bahsederken, hep ailesi bir yardım etse çok güzel bir iş kurabileceğini uzun uzun anlatıyordu.

 


Ahmet yine ailesine sitem ederken kuzeni Esra şöyle dedi:

— Ahmet, bu bahsettiğin işi kurmanın tek yolu bu değil, biliyorsun değil mi? Güzel bir hayalin var ama hayalin için hep insanların yapmasını istediğin şeylere konsantre olmuşsun. Sen insanların yapacaklarına müdahale edemezsin. İnsanlardan önce senin, hayalin için sebep oluşturman lazım. Sebep oluşturmadığımız bir işin sonucunu beklemek ne kadar gerçekçi?

Sonuçları kontrol edemeyiz ama hayatta karşılaştığımız her sonuç, bizim oluşturduğumuz sebeplerden meydana gelir.

Sen hiç, “Bu işi kurmak için oluşturmam gereken sebepler neler?” diye odaklandın mı?

 

Esra’nın sözlerini kabul etmek zor olsa da, doğruydu.

Özellikle de hayattaki isteklerimiz için sebep oluşturmaya odaklanmak... Bu strateji çok kıymetliydi.

Bugün insanların cümlelerine baktığımızda:

"N’olurdu şu havuzlu evlerde otursak..."

"Vay be, ne hayatlar var! Şu arabaya bak, şöyle bir arabam olsun daha ne isterim ki..."

"Şu sınıftaki Mustafa’yla güldüğü gibi, benimle de iletişim kurmak istese insanlar..."

"Dilara ne kadar zayıf; ben de hayatımın bir döneminde zayıf olabilsem..."

"Eda’nın ne güzel bir yuvası var. Çocuklarını da büyüttü, ben hâlâ bir yol arkadaşı dahi bulamadım..."

"Benim kocam bana daha çok ilgi gösterse..."

"Ne güzel, arkadaşım mezun olduğu yıl hemen atandı; ben hâlâ atama bekliyorum..."

Böyle böyle, insan hayatında ulaşmak istediği sonuçları düşünür durur.

Oysa sonuçlar bizim elimizde değildir. Bizim hayatta sonuçları kontrol etme şansımız yoktur.

Ama hiçbir sonuç yoktur ki, bizim oluşturduğumuz sebeplerden bağımsız olsun.

İnsan, hayatta sonuçlara değil, sebeplere konsantre olduğunda hedeflerine ulaşabiliyor.

Ahmet de, bu iş için oluşturması gereken sebepleri düşününce:



Ayakkabı işini yapan birinin yanında işe girip, hem dükkân için gerekli birikimi yapabileceğini, hem de bu süreçte nasıl sebep oluşturulacağını öğrenebileceğini düşündü.

Artık hedefi için kendisinin yapabileceği bir şeyler vardı.

Başlangıçta zor gözükse de insan her ne kadar hazır sonuç istese de hedefe ulaşmak için en gerçekçi kestirme yol buydu.

 ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

 ***

 

                                                                  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder