HAYAT BİLGİSİ
Yaz dönemi yavaş yavaş yerini sonbahara bırakmak üzereydi. Tatillerini kimi memleketinde kimi tatil beldelerinde geçirenler, yavaş yavaş kürkçü dükkanı misali asıl mekanına dönmeye başlamıştı. Kimi çocuğunun okul telaşında, kimi işleriyle ilgili koşuşturmacalarında, kimi ise kışlığa hazırlık telaşında bir döneme daha girilmişti.
Nihal’in tam da böyle bir tatil döneminin ardından işleriyle ilgili koşuşturmacası başladı. Bu nedenle ilk haftanın temposuna adapte olmak onu zorluyordu. Neyse ki hafta sonu var diyerek kendisini motive etmeye çalışıyordu. Ve nihayet o gün geldi.
Hafta
sonu için güzel planları vardı. Bunun en başında da sabah, güne güzel bir kahvaltı
ile başlamak vardı. Hafta içi, kahvaltıyı atıştırarak geçiriyordu. Bu nedenle
de ne yediğinden bir şey anlıyor ne de keyif alıyordu. Bu yüzden hafta sonunun
onun için ayrı bir önemi vardı.
Şimdi
ise o gün gelmişti ve o özlediği kahvaltı için hazırlık vaktiydi. Patates
kızartmasını severdi. Yanına bir de menemen olursa değmeyin keyfineydi. Tabi
bir de peynir, zeytin, pekmez, yumurta ve çay... Biraz abartmıştı abartmasına ama
gerçekten böyle bir kahvaltıdan çok keyif alıyordu. Öyle alelade kahvaltıları
sevmezdi. Hafta sonları mutfak yerine havalar güzelse balkonu tercih ederdi.
Bugün de onun için tam öyle bir gündü.
Evinin
balkonundaki masaya özenle kahvaltılıkları yerleştirirken o keyfi yüzüne
yansımıştı. Bir yandan hafif bir esinti ile gelin gibi salınan ağaçları izlerken
bir yandan da kuşların cıvıltılarını dinliyor, “Ohh yaa, işte kahvaltı dediğin
böyle olur.” diye geçiriyordu çayını
yudumlayıp demlenmiş çayın kokusunu
içine çekerken. Onun için huzurlu bir gündü. Ta ki bir çığlıkla irkilene kadar.
Elindeki bardağı bırakıp ne olduğunu anlamaya çalışırken sesin daha da
belirginleştiğini farketmişti.
“Nefret
ediyorum hepinizden, gidin hayatımdan, yeterrrr...” diyerek ağlamaya başlamıştı
bir ses.
O
anda sanki kahvaltı, kuş sesleri, rüzgarın tatlı esintisi birden yok olmuştu. Nihal
ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gelen sesin sahibinin, komşusunun kızı Deniz
olduğunu anlaması uzun sürmedi. Nihal, gözlerini kapatıp havayı ciğerleri
dolana kadar yavaşça çekerek düşünmeye başladı.
Bu, nefes almaktan öte bir iç çekişti aslında. Hüzünlenmişti
Nihal. Deniz’i tanıyordu ve bu durumu aslında ilk defa yaşamıyordu. Daha önce
de onun ağlamalarına, öfke patlamalarına şahit olmuştu. Her seferinde “Ne yapabilirim?”
diye düşünüp sonunda “Elimden ne gelir ki’ye!” varıyordu iş.
Bir
şey yapmak istese de içindeki ses “Ne karışıyorsun, sana ne?” derlerse diye onu
tedirgin ediyordu. Ama bir şey yapamamanın verdiği huzursuzluk da gitmiyordu...
“Şu
an komşum problem yaşarken, ben nasıl bir keyifle kahvaltımı yaparım ki!” diye içinden
geçiriyordu Nihal. Kahvaltı keyfi onun için bitmişti. Tadı tuzu kalmamıştı...
Uzunca
bir süre balkonun karşısında dimdik duran bir ağaca doğru seyre daldı. “Ne
kadar net ve kendinden emin bir duruşu var. Bir ağaç bile böyleyken, ben neden
öyle olamıyorum” diye düşündü Nihal.
Böyle
olmak daha yorucu ve yıpratıcıydı, aslında o da farkındaydı.
Peki
nasıl yapacaktı?
Neden
harekete geçemiyorum diye düşündü?
Buna
engel olan neydi?
Düşündü, düşündü,
düşündü...
Asıl
mesele beklentiydi.
İnsan
beklentiyi doğru yere yerleştirebilirse bir şey olsa da güzel olmasa da
güzeldi.
İşte
o zaman sebebinden keyif alırdı insan, olsa da olmasa da...
Mesele
sonuç değil, süreçteki çabaydı.
“Evvet.”
dedi ve kalktı ayağa...
“Kapılarına
giderim en kötü lafımı yer gelirim.” diye düşündü. Derin bir nefes alıp evden
çıktı. Komşusunun kapısına geldiğinde,
içindeki ses “Emin misin?” diye konuşmaya devam ediyordu.
“Zili
çalsam mı çalmasam mı?”
“Geri
mi dönsem?”
Kafasında
dönüp durmak bilmeyen seslere inat birden zile dokundu. Bir
süre bekledi, kapının arkasında birinin olduğunu hissediyordu ama sanki açmayacak
gibiydi. Açmayacak sanırım diye düşünürken, “Bir dakika bekler misiniz?” diye seslenmişti
Deniz.
Nihal
“Tabii!” diyebilmişti sadece.
Kapı
açıldığında Deniz'in gözündeki kızarıklığı farketmişti, ağladığı belli oluyordu,
ürkekçe bakıyordu. Nihal belli etmemeye çalıştı, “Merhaba beni hatırladın mı,
seninle ara ara karşılaşıyoruz apartmanda.” diyebilmişti. Söylerken farketmişti
iş yoğunluğu, koşturmaca derken komşularını kapıda, yolda, ayak üstü “Merhaba,
günaydın, iyi akşamlar...” diyerek geçiştirdiğini ve çok utanmıştı bu durumdan.
Nihal,
nasıl yardımcı olacağını bilmiyordu ama aklına yürüyüşün iyi gelebileceği
gelmişti. Bu nedenle “Yürüyüşe çıkacağım eğer uygun olursan
birlikte yürüyüş yapabiliriz.” deyivermişti. Deniz, “Oluuuur tabi, ben de
isterim.” demişti ama aslında hiç beklemediği bir teklifti bu, çünkü bu zamana
kadar hiç birlikte bir şey yapmamışlardı.
Ama
aslında asıl şaşkınlığı Nihal’in teklifi değildi.
“Şeyyy...
bennn... gürültüden dolayı geldiğinizi, rahatsız ettiğimi düşünmüştüm.” demişti
Deniz utanarak.
Nihal,
onu rahatlatmak istiyordu. Bu yüzden “İnsanlık hali, hepimiz o dönemlerden geçtik.”
demişti demesine ama Deniz’in göz yaşları sel olmuştu. Deniz “Düşündüğünüz için
teşekkürler, buna ihtiyacım vardı.” diyebilmişti sadece.
Nihal’in
içi daha da hüzünlenmiş, burnunun direği resmen sızlamıştı. Bunca zaman
ihtiyacı olan birinin yanında olamamanın verdiği pişmanlık duygusuydu bu. Biz
komşuyduk ve bir arada olmamızın bir anlamı vardı.
Deniz’in
gözyaşları, Nihal için bu zamana kadar ihmal ettiği komşuluk ilişkilerini
toparlaması için büyük bir ders vermişti ona.
Hayatta
her iş netlik istiyordu. Net olduğun her konuda eninde sonunda kapılar
açılıyordu.
Mesele
hangi konuda net olacağımızdı.
Sadece
bireysel gündemimizde de net olabiliriz, çocuğumuzla, eşimizle, evimizin
dertleriyle, işimizle, kendi hayatımızla... Keyfimize bakabiliriz mesela...
Ya
da bireysel gündemimize rağmen o rahatlığı bozup birilerinin derdini dert
edinip bu konuda da net olabiliriz.
Kendi
rahatımızı birileri için bozabiliyor muyuz?
Diğer
bir deyişle birileri için rahatımızı bozmaya razı mıyız?
Bu
soruların cevabı, kendi yaşadığımız problemlerin de cevabı aslında...
Hayatımızda,
kendimize ve çevremizdekilere fayda verebilmek ümidiyle...
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Bu öykü bir başkasının derdini dert edinmeden eli cebinde geçilebilecek bir öykü değil :(
YanıtlaSilNe mutlu başkasının derdiyle dertlenenlere..kaleminize sağlık.. çok etkileyici bir yazı olmuş..
YanıtlaSilTopluluğunun derdini dert edinenlerden olalım inşAllah, kaleminize sağlıl…
YanıtlaSilNefessiz okuduğum bir yazı olmuş ne de güzel anlatmışsınız emeğinize sağlık🥹🌸
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam
YanıtlaSilÇevresinin derdiyle dertlenebilen ve çözüm üretebilenler olabilmek dileğiyle ☺️🌸
Ben iyiyim... Başkası da iyi olsun...
YanıtlaSilBen hiç iyi değilim... Başkası yine iyi olsun...
Keşke bilseydik insanoğlu kendi derdine düştüğünde değil, başkalarının derdini dert edindiğinde kendi probleminin çözüleceğini..
YanıtlaSilKaleminize sağlık.. Bazı teklifler çok zor oluyor, fayda vermeyi tatlı bir kıvamda yapabilmeyi ne güzel anlatmışsınız
YanıtlaSilİnsanı mutlu etmeli başkasına fayda vermek, kendisine çevresine doğaya, her hamlemiz faydaya yönelik olması dileğiyle..
YanıtlaSilbaşkasının derdiyle dertlenmek hayatımızı ne güzel bereketlendirir. 🎀 kaleminize sağlık hocalarım... 🥹
YanıtlaSilSelam olsun, komşusunun derdini dert edenlere. Nasıl ki cennette komşumuz olsun istersek, dünyada da komşularımıza sahip çıkalım.
YanıtlaSilElimize sağlık . Çok güzel bir yazı olmuş... 👍
YanıtlaSilBaşkasının derdine derman olmaya çalışınca Allah da bizim derdimize derman oluyor.. yüreğinize düşüncenize sağlık
YanıtlaSilCümlelerden samimiyet okunuyor. Okurken insan o anı yaşıyor sanki... Ne mutlu o ağaçtan o işareti okuyabilene... Başkasının ihtiyacını gidermek, gidermek için niyetlenmek kendi keyfinden vazgeçebilmek mesele... Elinize sağlık
YanıtlaSil