SAHİ SENİN AMACIN NE?
Zaman durmuştu. Musluktan damlayan su damlası sanki havada asılı duruyordu. Aslı kendini banyoda klozetin kapağına oturmuş ağlarken buldu. Ne oldu da ben bu duruma geldim diye düşünüyordu. Çocukluğunda çok neşeli ve başarılı bir çocuktu. Ailenin en büyük çocuğu ve ilk torunuydu. Bu nedenle çok ilgi ve sevgi görüyordu. Gördüğü bu ilgi ve sevginin karşılığını da söz dinleyen bir çocuk olarak okul başarıları ile fazlasıyla veriyordu. Aile büyükleri de öğretmenleri de hep çalışkanlığını ve terbiyesini övüyordu Aslı’nın. Bu ilgi, sevgi ve takdirleri almak tabi ki onun da çok hoşuna gidiyordu.
İnsan hayatını kendini beğendirmeye adamakla mı geçirmeli?
Hayatı boyunca hep bu övgüleri
almak için çalışmıştı. Girdiği tüm sınavlar, yaptığı tüm eylemler, tüm
seçimleri bu aferinleri duymak için olmuştu. Artık hayatının amacı
başkalarından onay almak ve takdir görmek olmuştu. Üniversite sınavında kendi
istediği bölümü değil insanların en çok onaylayacağı, takdir edeceği bölümü
kazanmayı hedeflemişti. Kazandı da… Üniversite bitince bu defa insanların
imreneceği ve çok beğeneceği bir firmada işe girdi. Bundan sonra sıra evliliğe
gelmişti. Ailesi tarafından çok beğenileceğini ve takdir göreceğini düşündüğü
kişi ile evlenmişti. Sıra çocuğa gelmişti. O da tüm evli çiftler gibi hayatını
çocukla taçlandırmalıydı. Annesi ve kayınvalidesinin kucağına torunu verip
aferini almalıydı. Bir yandan iş yerinde yükselmeye çalışırken diğer yandan
evliliğinde hem kendi ailesinin hem de eşinin ailesinin gözüne girmeye
çalışıyordu. Üzerine bir de çocuklar olunca kendine kendini ispatlaması gereken
yeni bir saha daha açmıştı.
Aslı artık kaldırabileceğinden çok fazla alanda çabalamaya başlamıştı. Her birini mükemmele yakın, hatasız ve kusursuz yapmaya çalışıyordu. Ve tabi ki her şeyi mükemmel yapmak imkansızdı. Çünkü her birinde hep başkalarının beğenisini almaya çalışıyordu. Ama insanlar hep daha iyisi olduğu konusunda ona geri dönüşler yapıyorlardı. Çalışma temposu öyle bir hal almıştı ki kendisi için hiçbir şey yapamaz olmuştu. Bırak aylık düzenli uzayan saç diplerini boyatmayı, günlük saçlarını taramaya bile zaman ayıramaz olmuştu. Elleriyle saçını şöylesine bir düzeltip lastik bir tokayla öylesine bir at kuyruğu yapıp çıkıyordu evden. Her sabah banyoda aynanın karşısında bunu yaparken içinden “bir kuaföre gitsem de şu saçlarımı kestirsem” diye geçiriyordu.
İnsanların isteklerini yerine getirmek onları mutlu etmeye yeter mi?
Aslı artık tıkanmıştı. İş yerinde bir türlü amirini memnun edemiyor, evliliğinde eşiyle bir türlü ortak payda da bulaşamıyor, çocuklarına ise bir türlü istediği davranışları kazandıramıyordu. Bir gün işler gerçekten çıkılmaz bir noktaya gelmişti. İş yerinde çok kötü bir gün geçirmişti. Eşiyle de uzun süredir konuşmuyorlardı. Eve geldiğinde tek istediği bir duş alıp karnını doyurup biraz ayaklarını uzatmaktı ama ne mümkün. Evde çocukların bakıcısı annesi ve kayınvalidesi vardı. Karşılaştığı manzara ise ağlayan çocuklar, darmadağın bir ev ve bomboş bir mutfaktı. Bir telaşla kendini banyoya attı. Duş almak ve biraz sakinleşmek istiyordu. Saçlarındaki lastik tokayı çıkarmaya çalıştı ama saçlarının içinde toka düğüm olmuştu ve çıkaramıyordu. Birden gözü doldu ve banyoda klozetin kapağını kapatıp üzerine oturdu, ağlamaya başladı. İşte zaman tam da o anda durdu.
Kim için hayattasın?
Ben bu hayata bunlar için gelmiş olamam diyordu. Koskoca bir ömrün yarısına geldiğini hissediyordu ama ne için, kim için? Gerçekten sadece bu iş, bu adam ve bu çocuklar için gelmiş olamazdı bu dünyaya. Tamam bunlarında bir rolü vardır ama başka bir şeyler olmalıydı. Bu hayatın bir amacı olmalıydı. Bu yaptıklarının sonucunda varması gereken bir nokta olmalıydı. Peki neydi o? Çevresindeki insanları memnun etmeye çalışmaktan, onların beğenisini almaktan öte bir şeydi bu. Gerçekten o amacı bulmalıydı. Bu hayat böyle gidemezdi.
Peki ne yapmalıydı?
Öncelikle hayatındaki bu kaosa
son verecek doğru yöntemleri bulmalıydı. Çünkü bu hayatta herkes mutsuz
değildi. Hem işinde hem eşiyle hem de çocuğuyla gayet mutlu ve düzenli hayatı
olan birçok insan vardı. O halde kendi de bunu başarabilirdi. Bunu kendisi için
yapacaktı ama. Başkalarından aferin almak için yapmayacaktı artık. Gidip doğru
yöntemler ne ise onları öğrenebilmek için o insanlarla iletişime geçecekti. Anlıyordu
artık, önce kendini toplamadan ailesini ve çevresini toparlaması pek mümkün
görünmüyordu.
Elini yüzünü yıkadı ve çıktı
banyodan. Telefonunu eline aldı ve hayatını hem verimli hem de keyifli yaşamasından
ötürü gıpta ettiği arkadaşı Arzu’yu aradı:
- -Arzu
ALLAH aşkına bana söyler misin hem iş hem çocuklar, hem ev… Bu kadar yoğunlukta
bu kadar mutlu ve başarılı olmayı nasıl sağlıyorsun?? Ben çözümsüz kaldım
arkadaşım n’olur bana yardım et…
Arzu: Sakin ol Aslı’cığım! Hiiiç telaşa gerek yok. Her şeyin bir yöntemi var merak etme. Sen bir arayışa girdin. Hayat da sana doğru yöntemleri gönderecektir. Yeter ki sen yanlışı fark et ve o yanlıştan dönmek iste. O yanlışın yerine doğrusunu, güzelini koymak iste. Yeter ki iste ve harekete geç. Yeter ki neyi ne için toparlamak ve değiştirmek istediğinin farkına var. Amacını iyi belirle. Çünkü bu hayatta yaptığın her davranışın bir çıkış noktası ve nihayetinde varacağı bir amacın olmalı. O amaç etrafında hayatın şekillenmeli. İşte o zaman hayatındaki kaos ortadan kalkıyor.
Telefonu kapattıktan sonra derin
derin düşündü Aslı. Gerçekten bir amacı olmalıydı insanın. Tüm hayatını adadığı
gerçek bir amaç.
Ve sordu kendi kendine;
“Sahi kızım senin bu hayattaki
amacın ne?”
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Amac uğruna yapılmayan herşey insana sadece yük.. kaleminize sağlık🥰
YanıtlaSilFaydalı bir yazı olmuş... Teşekkürler...
YanıtlaSilÇok güzel ve anlamlı bir yazı olmuş hocam, ellerinize sağlık 😊
YanıtlaSilAmacı olmayan insan, rotasız gemi gibi oradan oraya savrulur. Amacına sıkı sıkı tutunanlardan olmak dileğiyle 🙏🏼
Kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilBiraz buruk koşturmacalı eski günler gözümde canlandı. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
YanıtlaSilBir amacı olmalı insanın...Doğru söze ne denir ki!
YanıtlaSilİnsan hakikaten asıl amacını unuttuğunda kendisine başka başka yerlerden problem edinmeye başlıyor. Bu yüzden farkına vardığımızda o problemin griftliğini çözebilmemiz gerekli. Yazanın emeğine sağlık güzel bir yazı olmuş..
YanıtlaSilsenin amacın olmayınca başkaları sana roller biçmeye başlıyor. hayatının kontrolü elden gidiyor. Gerçek amacımıza ulaşabilmek ümidiyle
YanıtlaSilİnsanın kendine şu soruyu sormadı ne kadar can acıtıcı. Ama ne kadar da kıymetli... Kaleminize sağlık 🌿
YanıtlaSilAh canım Aslı seni de telaşını da içinde bulunduğun kaosu da yaşayan ne çok insan var bilsen. Yalnız değilsin 🫶🏻
YanıtlaSilAmaç, bizden sonrakilere birakalabilecegimiz en büyük ve en kıymetli miras.emeginize sağlık 💐
YanıtlaSilEmeğinize sağlık. İhtiyacı olana gitsin 🌷
YanıtlaSilAmaçsızca bir koca ömrü harcayabiliyoruz .. kör bir balık gibi adeta...
YanıtlaSilAmaç bir insana bırakılacak en büyük mükafat
YanıtlaSilAmacını bilem hayatını çok daha kaliteli yaşıyor. İnsan amacı için yorulmayı da göze alıyor
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 💕Samimi ve okuyana geçen bir yazı olmuş 🌷
YanıtlaSil"Her davranışın bir çıkış noktası ve nihayetinde varacağı bir amacı olmalı." neyi neden yaptığımızı düşündüren bir yazı olmuş..
YanıtlaSilkaleminize sağlık...
Hayatta önemli olan başkalarını memnun edip onların tercihlerine göre yaşamak değil, önemli olan RABbimize uygun tercihler yapabilmek...
YanıtlaSilYeter ki toparlanmak için mücadelen olsun... Elinize sağlık.
YanıtlaSil