Gri Püsküllü Yastıklar

 Denge

Gri Püsküllü Yastıklar

Annesi tarafından özenli, düzenli büyütülmüştü. Tertipli, temiz olmayı annesinden öğrenmişti. Annesi sürekli ona 

“Aman kızım!

Dikkat et kızım!

Doğru otur kızım!

Onun yanında öyle söylenmez! 

Bunun yanında böyle oturulmaz!” diyerek telkinlerde bulunurdu. Evin içeresinde her şeyin belirli bir yeri, her davranışın belli bir kuralı vardı. 

Daha küçükken, babası odasını düzenlemek konusunda onu ikaz ederdi. Düzgün ve programlı bir çocuk olarak yetişmişti. Üniversiteyi şehir dışında okumuştu. Kaldığı odada da aynı düzeni sürdürmüştü. Arkadaşları, onun bu düzenine hayret ediyorlardı. Kılık kıyafetine çok dikkat ederdi. İnsanların takdir ettiği, beğendiği, düzgün bir hanım olarak yetişmişti. Konuşması, hali, tavrı işe girdiğinde de aynı özenle devam ediyordu.  İşinde düzenli, projelerini vaktinde teslim eden, çalışkan bir çalışandı.

Alışkanlıklarını hayatının vazgeçilmezi haline getirdiğini fark edemiyordu. 

Evlendiğinde, kendi evine de çok özenmişti. İki odalı, ufak bir evdi. Buna rağmen, haftanın iki günü temizlik yapıyordu. Misafir gelmeden önce temiz havlular çıkartıyor, bütün çöp kovalarını değiştiriyor, kapının girişini siliyordu. Misafirlerini bu şekilde ağırlıyor olması, çok normal gibi geliyordu. Annesinin düzenini aynen devam ettiriyordu.  Hiçbir sorun yok gibi gözüküyordu. Ama, her şeyde olduğu gibi bunda da bir ölçü olmalıydı. Zamanla, evin kirlenmesinden kaygı duymaya başladı. Panik yapıyordu. 

“Ah orası da kirlendi, burası da…!”

“Burayı da silmek lazım.” 

“Eyvah, şimdi misafirler gelecek!”

Dolayısıyla mevcut olan düzenin içerisinde, birilerinin geliyor olmasından artık stres olmaya başlamıştı. Bu yüzden önden yaptığı hazırlıkları abartmıştı.

Eşi ise; “Ya ne olacak? Bu kadar kasmana gerek yok. Daha yeni temizlenmedi mi ev? Gel otur lütfen…” diyordu. Ona göre ortada yanlış giden hiçbir şey yoktu. Gelen insanlar bu misafirlikten son derece memnundu. Kendi de aslında bu şekilde ağırlamaktan keyif alıyordu. Kendini gereksiz yere yorduğunun farkında değildi. İlerleyen zamanlarda öyle bir hal almıştı ki, misafirleri oturtup, kimseyi mutfağa sokmuyor, kimseden destek almıyordu. Kalabalık grupları misafir ediyor. Misafirler otururken tabaklarını değiştiriyor. Tatlı tabakları ayrı, meyve tabakları ayrı servis ediyor, yemekleri bittiğinde onları hemen toplayıp, mutfağa geri götürüyordu. Bulaşıkları yerleştirdikten sonra, sıra insanlarla sohbete geldiğinde, misafirler artık yavaş yavaş kalkmaya başlıyordu. 

“Ellerine sağlık, yine her şey harikaydı. Her zamanki gibi çok güzel ağırladın bizi.” diyerek, memnuniyetle evinden ayrılıyorlardı.

Onlar gittikten sonra ortalığı silip, süpürüp, geç saatte yatağa girdiğinde, eşi de uyumuş oluyordu. Sabahleyin erkenden kahvaltıyı hazırlayıp, eşiyle birlikte kahvaltı ettikten sonra, işe gitmek üzere evden çıkıyorlardı. 

Yine bir gün, arkadaşları ona uğrayacaklardı. Onlar için hazırlık yapmıştı. Çok sevdiği çiçeklerin saksılarını düzeltti, yapraklarını temizledi. Çayı önden hazırladı. Kahve fincanlarını ve tepsisini hazırladı. Yanlarına ikram edebileceği kekleri de koydu. Çatalları, peçeteyi tezgahın üzerine sıraladı. Arkadaşları telefon edip, randevularını iptal ettiler. Zamanını boş yere kaybettiğinin farkında değildi. Hepsini geri topladı. Yeni yaptığı keki de kaldırdı.

Denge

İki gün sonra arkadaşları tekrar geliyordu. Yine hazırlıklarını önden yaptı. Artık rutine binmiş olan hazırlığına başladı. Banyodaki havluların yerine misafir havlularını koydu. Tuvalete doğru giderken, odalarının da düzgün gözükmesi için diğer odaları da toparladı. Yatak örtülerini düzeltti. İçeriye gitti. Salondaki yastıkları düzenledi. Koltukların düzgün durması için onları sağa sola çekiştirdi. Masanın, aynanın tozunu aldı. Şöyle bir odaya baktı. 

Gelecek olan sadece iki yakın kız arkadaşıydı. 

“Ne içersiniz kızlar?” diye sordu. 

Arkadaşlarının biri Türk kahvesi, biri çay istedi. İkisi de hazırdı. Aslında bir fincan ve bir bardak için önden hazırlık yapmaya da pek gerek yoktu. Tepsisinde bir bardak su, yanında çikolata ve birazda kuruyemişle servis hazırdı.

Arkadaşları, salonda rahat rahat oturuyorlardı. Birisi kalkıp içeriye gitti. O sırada kendini, koltuktan kalkan arkadaşının arkasındaki gri püsküllü yastıkları düzeltirken buldu. 

Diğer arkadaşı onu izliyordu, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle:

“Ay inanamıyorum sana. Yastıkları mı düzeltiyorsun? Kızım hiç üşenmiyorsun da… Bırak ya, yine aynı yere oturacak. Yani seni tanımayan da yastığı ne kadarda kıymetli der!” diyerek takıldı.

Kendini tutamıyordu. Diğer arkadaşı da geldi. Samimi arkadaşları olduğu için onlar bu hallerine çok alışmıştı.

“Yine mi ortalık toparlıyorsun? Kızım deli misin sen? Otur şöyle, yapma bir şey. Seninle muhabbete geldik.” 

Ama servis yapmaktan kendini alamıyordu. Kek getiriyordu, meyve getiriyordu ve bir türlü duramıyordu. 

Bu davranışlarıyla ilgili espriler yapıyordu arkadaşları. O da gülüp geçiyordu. 

Denge

O gün olanlar, akşamında zihninde yeniden canlanmıştı. Üretken olmasında, marifetli olmasında veya özenmesinde sorun yoktu. İnsanlara hizmet ediyordu, fakat onlarla ilişki kurmuyordu. İlişkileri farklılaşmaya başlamıştı. Misafirlerini ağırlamak için çabalarken onlarla sohbet bile edemiyordu aslında... Her şey yavaş yavaş bozuluyordu. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Her şey bir denge üzerine kuruludur ve ilişkilerde bir kıvam olması gerekir.

Her ilişkinin bir kıvamı olması gerekiyordu. Yemeğin lezzeti nasıl kıvamıyla ilgiliyse ilişkiden tat almanın yolu da kıvamı tutturmaktan geçiyordu... Yorgunluğunun sebebini sonunda bulmuştu. Ev dağılırdı da, toparlanırdı da... İnsanların ihtiyacı olabilecek bütün malzemeleri önden hazırlaması değildi önemli olan. Gerçek ihtiyaca göre hareket edilmesinin daha önemli olduğunu fark etmişti. Şu anda hamileydi ve bir kız çocuğu bekliyordu. O kızını bu şekilde yetiştirmek istemediğinden emindi. 

Kendi deneyimini ona daha iyi aktarabilmesi içinse, önce kendisinin değişmesi gerekiyordu. 

Bazen çok yaptığı şeyleri azaltmak, insanın hayatında pek çok meseleyi halletmesine sebep olur. 

Bir yerde kıvamı yakalamak, birçok yerde dengeye gelmenin ilk adımıdır...

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***


14 yorum:

  1. Yemeğin kıvamına önem verene kadar asıl önemli olan İlişkilerin kıvamına önem verseymişiz...
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Eminim bir çok kişi kendini okumuş gibi olacak. Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. 💓 Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. İyi bir şey yapmıyorum diye yaptığımız şey değil mi insanları bize karşı nankörleştiren? İlişkinin kıvamını bazen iyi bir şey yapmıyorum diyerek bozmuyor muyuz? Ne iyi geldi kıvamı hatırlamak. 🌸

    Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Kaleminize sağlık ✨🌸🌸

    YanıtlaSil
  6. Kıvamı, miktarı ayarlıyabilmek, dengeli ilişkiler kurabilmek ne kadar önemli. Tşk

    YanıtlaSil
  7. Elinize, kaleminize, düşüncenize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  8. Bir konuda aşırılık her zaman bir müddet sonra o konuda kaçınılmaz körlüğe yol açar, bu da cok bılırım deyıp yanıldıgının yegane gösterisini başlatır. Birseyi cok yapman demek iyi yapıyor ya da hep isteyerek yapman demek değildir.

    YanıtlaSil
  9. Hiç yabancı gelmedi. Bir çoğumuz böyle değil mi? Ölçü kaçınca ne misafir ne de ev sahibi keyif alabiliyor. Anadan kıza geçtiği için dğreç kırılmadan devam ediyor. Oldukça fazla dış referanslı olmanın etkisi de var.
    “İnsanlar ne der?”
    Tehlikeli olabilir.
    Hocam aklınıza sağlık.

    YanıtlaSil
  10. Hizmet etmeye adanmış yıllarımı hatırlattı...

    YanıtlaSil
  11. Her ilişki bir emek, bedel ister! Ana nereye kadar? Kıvam boyutu, güzel oldu hatırlamak. Teşekkürler, emeğinize sağlık😊💐

    YanıtlaSil
  12. Herkes sadece kendi kurallarına, isteklerine göre yaşasa, ilişkiler olmazdı.
    Peki, ilişkide miyiz gerçekten?
    Gerçek bildiğimiz sahteler..
    Yanılgılarımız.
    Kıvamı, dengeyi bozuyor:(

    Ellerinize, zihninize sağlık..🌻

    YanıtlaSil
  13. Emeğinize yüreğinize sağlık . 🌸

    YanıtlaSil
  14. “ Bazen çok yaptığı şeyleri azaltmak, insanın hayatında pek çok meseleyi halletmesine sebep olur. ” ne kadar doğru… teşekkürler

    YanıtlaSil