Şimdi Değilse Ne Zaman?

 Şikayet

Şimdi Değilse Ne Zaman?

Başını otobüsün camına yaslamış, yorgunluktan morarmış gözleri kapanmak üzereydi. Etraf birden aydınlandı ve hışırtıya benzer bir ses duydu. İstanbul Turizmin sayın yolcuları 30 dk ihtiyaç molası... “Günler sonra tam da uyuyacaktım!” diyerek içinden söylendi. Otobüsteki bazı yolcular da benzer duyguda olacaklardı ki yanından uflayarak geçip gidiyorlardı.

Kendisi de biraz hava almak için insanların ilerlemesini bekledi. Otobüsteki koltuklar boş görünüyordu, sadece platin sarı saçlarıyla karanlığın içinde bile dikkat çeken bir kadın uyukluyordu. Biraz daha yakından bakınca, yol boyunca eski eşinden şikâyet eden o kadın olduğunu fark etti. Herhalde şikâyet etmekten yorgun düştü diye düşündü.

Otobüsten inip ayakları yere basınca, bir anda gerçek dünyaya dönmüş gibi hissetti. “Daha birkaç gün öncesine kadar hayalini kurduğum yerde çalışırken, şimdi resmen geri dönüyorum. Ne işim var benim burada?” diye içinden geçirdi. Tam o esnada ayağı suyun içine girdi. “Nereden aldım ben bu bileti… Ne şanssızım!” 

Hayatı boyunca kendini şanssız olmakla suçlamıştı zaten. Geçmişine baktığı zaman da bulduğu tek suçlu “hayatın kendisiydi”. Hevesle başladığı işlerin sonu hep hüsranla bitiyordu. Okulda hocaları iyi olsa, arkadaşları kafa dengi olmuyordu. Hep bir yerden kendini eksik hissediyordu. Bu eksiklikleri kapatmaya çalışırken de, attığı her yeni adımda bambaşka ve mükemmel bir öykü yazmaya niyetleniyordu. “Bu sefer her şey farklı olacak…” diye motive ediyordu kendini… Ama yine olmamıştı. 

Bu sefer de işi tam istediği gibiydi, ancak patrondan yana yüzü gülmemişti. Şikâyet ettikçe şikâyet edeceği şeyler çoğalıyordu sanki. Her şey daha çok gözüne batmaya başlıyordu. Hayatta şikâyet ettiği hiçbir şeyi de çözememişti zaten. Keşke şikâyet listesini uzatmak yerine, çözüm seçeneklerine odaklansaydı. Belki de bir şeyleri değiştirmek için başkalarının yapması gerekenlere değil de, kendi seçimlerine odaklanması gerekiyordu…

Şikayet

Bunları düşünürken, boğazından sıcak bir şey geçsin diye kafeterya sırasına geçti. “Bu tesislerin de çayı, çorbası hiç lezzetli değil ya neyse…” diye içinden otomatik olarak bir ses yükseldi. Ama söylenmeye bile hali yoktu. O sırada önündeki bir teyzenin çocuğuna söylediklerini duydu. “Kazasız belasız buraya kadar geldik çok şükür. Otobüsün kliması da çalışıyordu, hiç üşümedik. Bugünümüze şükürler olsun…” Kadının son cümlesi onda büyük bir etki uyandırmıştı. Yarı aralık gözleri sonuna kadar açıldı, düşük omuzları dikleşti. Bizim otobüste, o geveze kadının yanında oturan teyze değil miydi? Yolculuk onun için nasıl iyi geçebilirdi ki?

Aklına annesi geldi. Yanındayken hep kavga ettiği, hiç beğenmediği ama dönüp dolaşıp yine gittiği kapı… Annesi de hep böyleydi. En kötü denilen olayların içerisinde bile keyiflenecek, memnun olacak bir konu bulurdu. O ise annesini anlayamazdı. “Ne kadar abarttı ya, bu olayda da mı iyi bir taraf var.” söylenirdi. Oysa şimdi kendisiyle annesini kıyasladığında, aradaki farkı görebiliyordu: hayatından tatmin, mutlu bir anne ve sabrı az, şikayet edecek pek çok sebebi olan kendisi…

Annesinin de, tıpkı önünde sıra bekleyen teyze gibi gözlerinin için gülerdi. Mutlu ve tatminkâr olduğu her halinden belli olurdu. Hadi annesiyle farklı hayatları yaşıyorlardı da, peki bu teyze? Onunla aynı olayı yaşayıp, nasıl birimiz bu kadar mutsuz ve sinirli, diğerimiz ise mutlu ve huzurlu olabilir? Demek ki “Mutluluğun da şikâyetin de kaynağı yaşadığım olaylar değil, bizzat benim” dedi.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Yaşanan olaylar nötrdür. Onları anlamlandıran insanın o olaylara verdiği tepkilerdir.

Şikayet

Bu öyle bir andı ki; 32 yıllık hayatının karmaşası sanki 30 saniyede çözülmüştü. Beğenmediği bir parça için hep bütünden vazgeçip yeni öyküler yazmakla geçmişti ömrü… Cam kenarı değil diye almaktan vazgeçtiği otobüs biletleri, yol güzergâhı uzun diye reddettiği iş teklifleri, iş arkadaşının konuşmasını beğenmediği için istifa ettiği şirketler… Bir iş yerinden patron yüzünden vazgeçişleri… Diğer şirkette iyi olan patronuna rağmen müşterilerle anlaşamamaları… Hayatı, bütüne tamamlanamamış kesik kesik parçalardan oluşuyordu. 

İnsan çevresindeki her şeyi kontrol edemez. Her sevdiği şeyin içerisinde sevmediği bir parça, sevmediği şeylerin içerisinde de sevdiği bir kısım mutlaka olur. Şunu net bir şekilde anlamıştı: Hiçbir şey mükemmel olmak zorunda değil… İnsan doğru yerden bakmayı başardığında şükredecek konular çoğalır. Şikâyet ettikçe de, şikâyet edecek meseleler artar… 

Şimdi evine gidecek, annesine kocaman sarılacaktı. Şimdi tam zamanıydı. Şimdi değilse ne zaman değişecekti hayatı? Kendisini rahatsız eden o küçük parçalar için mutluluğundan da, huzurundan da, hayallerinden de vazgeçmeyecekti. Yarım kalan öykülerini tamamlamak için, derin bir nefes alıp yeniden başlayacaktı. 

O sırada kantindeki adam seslendi. “Abla, heyy, dalgınsın galiba. Ne alırsın?”

“Çay alayım kardeşim.” Çayı içerken de güldü. Hala tadı kötüydü ama en azından soğuk değildi. Böyle güzel bir fark edişe böyle sıcacık bir çay ne güzel yakışmıştı… 🙂

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***


16 yorum:

  1. Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Hiçbir şey mükemmel olmak zorunda değil... Ne kadar iyi bir ifade. Tam da ihtiyacım olan şeydi. Çok teşekkürler. Elinize emeğinize sağlık 🤍🤍

    YanıtlaSil
  3. Ellerinize yüreğinize sağlık. 🌿

    YanıtlaSil
  4. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Meryem Hicran Erataman20 Şubat, 2023 14:31

    İnsan bir yanlışı sürekli yaparsa kendi yanlışına körleşiyor. Gözünün önündeki çözümleri göremiyor. Çözüm şükürde… Çok samimi, sıcak, umut dolu bir yazı. Ellerinize sağlık Hocam.

    YanıtlaSil
  7. İnsanı düşündüren ne güzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  8. Şikayet mi memnuniyet mi... hayatını şekillendiren şey insanın nereden baktığı galiba
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  9. Şikayet ettikçe cozumu görmek zorlaşıyor . Teşekkürler 🌸🤭

    YanıtlaSil
  10. Güzel anlatıldı Teşekkürler...Şikayet etmek insani çözüm yapma yeteneğini yok ediyor. Çözüm yapmak insanin bütün sorunlarını çöze bilme yeteneğini çoğalıyor...

    YanıtlaSil
  11. Elinize kaleminize yüreğinize sağlık daha az şikayet daha çok şükür Allah yolumuzu aydınlatsın inşaAllah Amin

    YanıtlaSil
  12. Bir olaya nasıl baktığın, nasıl olacağını da belirliyor. Emeğinize sağlık🌺

    YanıtlaSil
  13. Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  14. Birazcık cesaret çok zoru aşar🤲🌸

    YanıtlaSil
  15. İnsan olayların nötr olduğunu ve kendisinin bunu anlamlandırdığını kabul etmesi gerçekten zor, etse de uzun sürüyor. Elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  16. kendimizi en zor durumda hissetiğimizde bile bir mutluluk, olumlu taraf görebilmek dileğiyle. Teşekkürler.

    YanıtlaSil