Yeni Yıl Beklentileri
“Yeni yıldan beklentilerim neler?” başlığı altında bu yıl hayatında gerçekleşmesini beklediği değişiklikleri tek tek sıralamaya başladı Ayşe.
1. Bu yıl hiç kimse moralimi bozamaz! Hep gül, daha çok gül!
İç ses: O uyuz Ahmet’i başka birime alırlarsa bu mümkün.
2. Yaş 32, evlenmek için daha ciddi bir ilişki başlat!
İç ses: Denk gelse de evliliği de bu seneye sıkıştırsam, hormonlar daha düşmemişken çoluk çocuğa karışsam...
3. Kariyerinde istediğin terfi için İngilizceni ilerlet! Her gün beş yeni kelime!
İç ses: Ufff! Hiç sevmiyorum şu İngilizceyi!
4. Çalışmanın karşılığı olan tatillerini atlama! 1 haftalık deniz tatili, 3 hafta sonu da yurtdışı tatili!
İç ses: Parayı altına yatırarak tatil masraflarını mı çıkarsam, yoksa dolar mı alsam?
Ayşe yine yıllık hedef planı altında beklentilerini sıralıyordu. Yeni listesini oluşturmak için ajandasına yazıp çiziyordu. Bir tarafı da, şu an bu listeyi yazmanın verdiği keyif kadar hayatına anlam katmayacağını biliyordu. Her yıl olduğu gibi, yeni yıl ajandasının ilk sayfasını erkenden dolduruyordu. Peki, bugüne kadar kaç tane hedefini gerçekten tutturabilmişti?
Oda arkadaşı Ahmet’in terfi almasına bile razıydı yanından gitmesi için. Çok inanmasa da evrene olumlu mesajlar göndermeyi bile denemişti. İşin kötüsü müdürleri de sanki Ahmet’i kayırıyor gibiydi. Yine yeni yılda, aynı odada, aynı uyuzluklarına devam edecekti belli ki...
Geçen sene de evlilik düşüncesi vardı ama adaylar çok iç açıcı değildi. Kaşı gözü de pek hoş dediği Burak, baba parası yiyen sorumsuzun tekiydi. Hiçbir verdiği sözü tutmaz, kendi gönlü varsa arar sorardı. Evlenseler evin yolunu bulur muydu acaba, pek emin değildi. İş yerindeki Ferit de çok ruhsuzdu, sanki hayatını zorla devam ettiriyor gibiydi. Espri yapmayan, yapılınca da anlamayan fazla ciddi bir tipti. Hayat onun yanında çok sıkıcı olmaz mıydı? “Ah şöyle gönlüme göre biri çıkmadı ki karşıma…” diye iç geçirdi her zamanki gibi.
İngilizceyi de oldu olası halledip ilerletememişti. Hiç keyif almadığı bir konuydu ama bunu daha iyi bir maaş için halletmeliydi. Bu seneki yapılacaklar listesinde 3 numaraya yükselmişti neyse ki ama yine de ulaşması zordu.
Ah şu tatil meselesi… Herkes neredeyse her hafta sonu bir plan yapıyordu ama bütçelerini nasıl denk getiriyorlar anlamıyordu. Hadi para işini çözdük, zamanı nasıl halledeceğim diye düşündü. “Yaz tatilinde yine köye çağırmasalar keşke…” diye hayıflandı. Bütün zamanım fındık bahçesinde geçiyor, deniz tatiline vakit kalmıyor diye söylenmeye devam etti.
“Bu sene çok netim, listedeki tüm maddeleri tutturmalıyım! Karar vermek başarmanın yarısıdır, net dur Ayşe!” dedi kendi kendine... Ama hakikaten yapabileceği kararlar mı almıştı? Düşündüğü şeyler gerçek bir hedef miydi, yoksa dış dünya beklentisi mi?
Ahmet’e rağmen gülümsemeyi, mutlu olmayı becerebilmesi gerekmez miydi? Ya da evlenilecek insanlar pazarda meyve arar gibi bulunur muydu? Yani İngilizce konusunu halledebilirdi ama nedense o konuda pek istikrarlı değildi. Tıpkı, her pazartesi başlayıp salı akşama kadar süren diyetler gibi, iki günde vazgeçiyordu çalışmaktan. Yeterince istemiyor muydu acaba?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “İnsanın dış dünya beklentisi arttıkça, iç dünya beklentisi azalır.”
Problem, cevap bekleyen bir sorudur aslında. Herkese sorular sorar, doğru cevabı bekler hayat. Soru kime sorulduysa cevap da ondan beklenir. Problem kiminse çözüm de ondadır… İnsan probleminin çözümünü dış dünyadan bekledikçe, çözümle ilgili kendinden beklentisi düşer. Problemin anahtarı kendi ellerindeyken fark etmeyen, çözümü dış dünyada arayan insan yanlış anahtarlarla oyalanır durur. Böylece insanın potansiyelinin önündeki en büyük engel, dış dünya beklentisi olur.
Öyleyse, senin problemini kim çözsün?
Beklentine ulaşabilmek için neler yapmayı göze alabilirsin, nelerden vazgeçebilirsin?
Belki de bu yıl beklentilerine ulaşan sen olursun, ne dersin?
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
İnsan isedikleri içün “Nelerden vaz geçer neleri hayatına sokar…” çok etkileyici ellerinize sağlık
YanıtlaSilBeklentiyi doğru yere yerleştirmek birçok problemin anahtarı, elinize sağlık..
YanıtlaSilİç sesler süper. Kendisinden beklentisi olanlardan olmak ümidiyle. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilHayaller... hayatlar... diye diye daha kaç yıl geçirebilir ki insan?
YanıtlaSilBir yerden başlamak gerekir.
Öyleyse, senin problemini kim çözsün? 😇
Kaleminize sağlık 🌸
Neye RAĞMEN ne yapmayi seçiyorsun?
YanıtlaSilKaleminize saglik✏
Elinize sağlık
YanıtlaSilKendi içimize dönersek doğru anahtarı bulduk demektir o kadar dışa dönük yaşıyoruz ki bazen bunun farkında bile olmuyoruz ne yazıkki
YanıtlaSilElinize emeğinize sağlık. Kişi neye ihtiyacı oldunu biliyorsa ve karar verdiyse uygulamalı fakat zaman ilerledikçe bazı sebeplerden dolayı kararlarimizi ertelemeye çalışabiliriz hayatta hiçbir şeyi ertelemeye değmez ,sevdiklerinizle huzurlu , mutlu ,sağlıklı başarılı ve neyi içinizden geçiriyorsaniz ...
YanıtlaSilHedef ile beklenti en çok karıştırdığımız ama fark etmediğimiz iki kavram...
YanıtlaSilEllerinize sağlık 🌺
Pek çoğumuz aslında boş boş bekleyerek bir yere varamayacağımızı biliyoruz da hedef koymanın ne demek olduğunu bilemiyoruz. Gerçeklere yaklaşabilmek ümidiyle 🪶
YanıtlaSilİnsanın mutluluğu beklentisi... İnsan nasıl da kendini mutsuz ediyor...
YanıtlaSilHedefi koymak kadar gerçekleştirebilmek de önemli...
YanıtlaSilEn önemlisi beklentiyi doğru yere yerleştirmek. Elinize sağlık
YanıtlaSil