Sevgi Adası

Sevgi

Sevgi Adası

Sabah üzerini giyinirken, havanın hafif bulutlu olduğunu gördü. Ne zamandır beklediği yağmur bir türlü yağmıyordu. Kasvetli havada işe gitme fikri de pek cazip gelmiyordu. Hoş, açık havada da artık işe gitme fikrinin cazip olduğu pek söylenemezdi.

O gün, anormal bir durgunluk vardı iş yerinde. Uzun zamandır, oda arkadaşıyla bile birbirlerini pek az görebilmişlerdi. Kendisinin pek bir işi yoktu ama arkadaşı sürekli koşturuyordu. Birlikte, oturup bir kahve dahi içememişlerdi. O kadar işin arasında, dert ettiği şey buydu. Kahve içememek...

Bir süredir, iş yerine giderken ayakları geri geri gidiyordu. Yok yok! Aslında bir süredir, sabahları yataktan çıkmak için de geçerli bir sebep bulamıyordu kendine. Günleri neredeyse birbirinin aynısıydı. Eskiden ne güzel koşuşturmalı, aktif bir hayatı vardı. Bedeni yorgun ama zihni ve kalbi pamuk gibiydi o zamanlar. Şimdi tam tersiydi. İşler rayına oturmuştu oturmasına ama kalbinde halledemediği bir şeyler, nasıl dese, "Ee yani bu da bitti, şimdi ne olacak?" gibi bir his… İşin garibi, bu havada kalmışlık hissi; içinde sızıya, acıya, ateşe benzer bir şeyler oluşturuyordu inceden.

Müdürüyle bu sabah, sık sık işe geç kalması nedeniyle atışmıştı. Müdürü, konuşma sırasında, "Sen işini sevmiyorsun, bu kurumu sahiplenmiyorsun!" diye çıkışmıştı. O kadar ağır gelmişti ki bu cümle.

Hayır! Hayalindeki mesleği yapıyordu aslında. Üstelik, bu iş yerinin bu günlere gelmesinde emeği çoktu. Neredeyse sıfırdan düzen kurmuştu. Gece gündüz demeden çalışmıştı. Gerçi çok uzun süredir bir şeye el atması gerekmiyordu. Ama yine de müdürünün bu sözleri çok ağır gelmişti. Yoksa… İşini artık eskisi kadar sevmiyor olabilir miydi? Sabahları yaşadığı isteksizliğin sebebi bu olabilir miydi? Bu düşünceleri, hızlıca zihninden uzaklaştırmaya çalıştı. Ancak, gün boyu ne yaptıysa yapsın, bu cümle, kafasını kurcalamaya devam etmişti.

Mesai sonrasında, ne zamandır görüşemediği arkadaşlarıyla buluşmaya söz vermişti. Her zaman bir kafe ya da herhangi bir yiyecek mekanında buluşurlardı. Bugün arkadaşı Sedef’ten farklı bir öneri geldi. "Ne olur, ayağımızı suya sokabileceğimiz bir yere gidelim. Ya da en azından kamp sandalyelerimizde oturabileceğimiz bir yer olsun." Arkadaşları bu öneriyi memnuniyetle kabul ettiler. Kızlar, yanlarında bir sürü nevaleyle geliyorlardı. “Oh, akşam akşam karnımızı da doyuracağız.” diye düşündü. Hemen birkaç şişe su aldı yanına. Su içinin yangınını söndürür müydü bilemedi ama...

Sevgi

Arkadaşlarından önce gidecekleri yere ulaşmıştı. Hafta içi olduğundan ortam biraz sakindi, içine sinen bir yer bulabildi. Aracını park ettiği yerden, suyu izlemeye başladı. Karşısındaki yapay gölün ortasında, küçük bir toprak parçası üzerinde, “Sevgi Adası” yazıyordu. Şöyle bir baktı, düşündü; iç sesi tatlı tatlı konuşuyordu. “Sevgi Adası” ne güzel bir isim. Gerçekten de sevgi, bir adaya gittiğimizde direkt bulabileceğimiz bir şey olsaydı, ne kadar güzel olurdu. Ya da dağıtılabilen bir şey olsaydı, parası neyse verip almaya da razıydı.

Adını ne kadar çok anıp, anlamını ne kadar az düşündüğümüz bir kelime... “Sevgi”

Seni seviyorum demek yeterli miydi gerçekten. Bir insanın sevgisi sözcüklerle ölçülebilir miydi? Buna inanmayı bırakalı çok olmuştu. Çünkü, insanlar artık görev icabı birbirlerine; “Günaydın, İyi akşamlar, Merhaba, Nasılsın?” demeye başlamışlardı.

Düşünmeye devam etti; sevgi en çok kimde olurdu, herhalde bir anne evladına karşı hissedebilirdi bu hissi. Peki, hangi anne çocuğuna sürekli, “Seni seviyorum.” diyordu ki? Sonra düşündü; baba, kardeş, eş, en yakın arkadaş, yakınları...

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “İnsan, bedel ödediğine değer verir.”

Sevgi gerçekten neydi? Sonra saydığı kişileri düşündü. Kimin kimde emeği daha fazla ise, o diğerini daha çok seviyordu. Yani bir annenin evladını sevmesi, o daha doğmadan başlayan bir süreçti. Evladın yapıp ettiklerinden bağımsız, annenin verdiği emek o kadar fazlaydı ki; evladının tırnağına taş değse, annesinin kalbi acıyordu. Arkadaşlarına baktı sonra... En çok sevdiği arkadaşları, aslında en çok emeğinin geçtiği kişilerdi. Kime iyiliği dokunduysa, onun sürecini daha çok merak ediyor, ona daha hassas yaklaşıyordu. Kime destek olduysa, onu daha çok seviyordu. Kimin için uğraştıysa, didindiyse, kimin problemini halletmek için rüyalarını feda ettiyse, o kişiye karşı ayrı bir ilgisi vardı. 

Sevgi

İş yerindeki ilk o yoğun dönemlerde de, çok yorulmasına rağmen, gayet canlı uyanıp, işine mutlu gidebiliyordu. Demek ki, sevginin emekle bir ilişkisi var diye düşündü. Sevmek için emek vermek, kendinden bir şeylerin çıkması lazımdı. Bedel aslında iki tarafı birbirine ısındıran, iki tuğla arasında harç görevini gören, o tuğlalardan sağlam duvar ördüren bir şeydi. İlişkide bağları sıkı tutan şey o ilişkiye harcanan emekti. Emek vermediği şeyi sevemiyordu insan. Yazılımında yoktu.

O yüzden sevgi bir adada bulunabilecek, dokununca üzerine bulaşabilecek ya da parayla satın alınabilecek bir şey değildi. İnsan şu dünyada ancak emek verdiği şeyi sevebiliyordu.

Sonra kendisine baktı, nelere emek veriyordu bu hayatta?

Zamanında düzene sokmak için onca uğraştığı, ne emekler verdiği işine gitmek, şu aralar neden bu kadar zor geliyordu? İşte şimdi zihninde bir ışık yanmıştı. Bir süredir işlerinin bu kadar sıkıcı olması, iş yoğunluğunun azaldığı döneme tekabül ediyordu. Ne kadar tutarlı diye düşündü. İşiyle tekrar nasıl ilgilenebileceğini, iş yerini nasıl tekrar sahiplenebileceğini, hatta "Beni eskisi kadar sevmiyorsun!" diyen eşini dahi tekrar nasıl sevebileceğini buldu. Şimdi sevemediği şeyleri tekrar düşünme zamanıydı.

Sevilmediğini düşündüren şeyler, gerçekten sevilmeye layık olmadıklarından mıydı, yoksa onlar için yeterince uğraşmadığından mı?

Bu, ne kadar önemli bir soruydu. Sıkıldığı, bunaldığı şeyleri tekrar gözünün önüne getirdi ve yapılacak çok şey olduğunu anladı. Kendine dönüp, emek vermekten vazgeçtiği her şeyle tekrar ilgilenmesi gerektiğini anladı. Yeniden tatlı yoğunluklara yelken açma vaktiydi. 

Küçücük bir adacık, yepyeni bir bakış açısı kazandırmıştı.

Ne güzel bir şeydi; Sevgi Adası. Aslında, sevgi adamak, emek vermek... 

"İyi ki Sedef…" dedi. İyi ki "Su kenarına gidelim" demişsin…

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***




65 yorum:

  1. “Sevilmediğini düşündüren şeyler, gerçekten sevilmeye layık olmadıklarından mıydı, yoksa onlar için yeterince uğraşmadığından mı?” Ne kadar da doğru bir soru. Doğru şeyler için doğru kişiler için uğraş verelmek dileğiyle 🫶

    YanıtlaSil
  2. Mutlu Ökegil24 Ekim, 2022 19:13

    Sevgi nedir, insan neyi sever sorusuna cevap niteliğinde bir yazı olmuş, ellerinize sağlık 🌸
    İnsan bir şeye başlarken hedefe odaklanır ve alacağı sonucun onu mutlu edeceğini zanneder. Hedefine ulaşıp da o mutluluk hissinin bir anlık olduğunu gördüğünde ise arkaya dönüp bakar, aslında emeklerinin onu bu hedefe ulaştırdığını fark eder. İnsanlar sonuçları değil, o sonuca giderken olan sebeplerinde yaşadıklarını hatırlarlar. Bir anne doğum anını anlatmaz, hamilelik sürecinde yaşadıklarını anlatır. Askere giden bir delikanlı bitsin diye şafak sayar, sonra da tüm hayatı boyunca askerlik anısı anlatır. Üniversiteyi kazanan bir genç geriye dönüp uykusuz kalarak ders çalıştığı geceleri hatırlarken tebessüm eder. Kendi işini kurup hedeflerine ulaşan birisi o yolculukta çektiği zorlukları anlata anlata bitiremez. İnsan bedelini sever. Bedel ödedikçe, ona düşkünleşir. Doğru yerlere, doğru bedeller ödeyip hedefe ulaşınca onlardan keyif alanlardan olmak dileğiyle ☺️

    YanıtlaSil
  3. Sevgi neydi, sevgi emekti... Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Ellerinize sağlık, güzel bir yazı olmuş. Doğru kişilere bedel ödemek dileğiyle,🌿

    YanıtlaSil
  5. İnsan neyi sever? Sevgi aslında ne? Neden emek verilmeli? Sorularına ne güzel cevap verilmiş.. her insan kendisinden yana ve bu ne kadar da tutarlı.. ellerinize sağlık..

    YanıtlaSil
  6. Bir an önce harekete geçmek lazım. Bir iş bitince başka işe koyulmak. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  7. Herkesin sevgiyi aradığı günümüzde tam ihtiyaca binaen bir yazı olmuş. Ben neyi neden severim, ve neden sevilirim.

    YanıtlaSil
  8. Elinize emeğinize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  9. Ne kadar da kolay çıkıyor ağzımızdan “Seni seviyorumlar ama aynı gün içinde Senden nefret ediyorumlara dönüşebiliyor. Emek burada kilit nokta, teşekkürler hatırlatanlara 💫

    YanıtlaSil
  10. Doğru kişilere bedel ödeyebilmek dileğiyle ✨✨✨✨✨

    YanıtlaSil
  11. İnsanın bedel ödediğini sevmesi ve bunun insanın yazılımında olması ifadesi çok güzel ve ikna ediciydi . Kaleminize sağlık... Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  12. ‘İnsanın kendine dönüp emek vermekten vazgeçtiği her şeyle tekrar ilgilenmesi gerek.’ Çok güzel. 🌼

    YanıtlaSil
  13. Sevgi emek ister ... derlerdi hep.. meğer ne doğruymuş. Farkındalık uyandıran bir yazı olmuş. Kaliminize emeğinize sevginize sağlık:)

    YanıtlaSil
  14. Sahi sevgi neydi biz bnları düşünmeyi ne zaman bıraktık ne ara unuttuk

    YanıtlaSil
  15. Emek ve sevgi arası ilişki... Hayat ile ilgili ne kıymetli bir strateji ✨

    YanıtlaSil
  16. Hayatta mutlaka bir şeylere emek harcayacağız…

    Sevgimi belirleyecek kadar önemliyse, nereye emek harcayacağımı seçmek de o kadar önemli demek ki…

    Bunu hatırlattı bana yazı, teşekkür ederim 🌸

    YanıtlaSil
  17. Sevgi 🤍
    Emeklerinize sağlık…

    YanıtlaSil
  18. 🌺👏🏼👏🏼

    YanıtlaSil
  19. Bedel ödediğini sever insan. Güzel bir yazı ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  20. Doğru yere doğru bedel… gerçek sevgi 🪷

    YanıtlaSil
  21. Kaleminize sağlık… 🌱

    YanıtlaSil
  22. Sevilmediğini düşündüren şeyler, gerçekten sevilmeye layık olmadıklarından mıydı, yoksa onlar için yeterince uğraşmadığından mı?

    Çok iyi soru. 👍
    Emeklerinize sağlık

    YanıtlaSil
  23. Bedel ödersen seversin. Doğru bedelleri ödeyebilmek ümidiyle ☀️

    YanıtlaSil
  24. Sevgi adası 🥰

    YanıtlaSil
  25. İnsan kimi sever? Emek, para, zaman akıttığı yer neresiyse orayı sever , o insanı sever. Sevgi neydi Sevgi emekti.

    YanıtlaSil
  26. Çünkü bedelsiz hiç bir şey sevilesi değil…

    YanıtlaSil
  27. Sevgi neydi?sevgi emekti... bi filmin unutulmaz repliği gibi ne kadar gerçekti...

    YanıtlaSil
  28. ilknur yılmaz25 Ekim, 2022 09:14

    İnsan bedelini seviyor gerçekten. Hatırlattığınız için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  29. Emek… insan emek vermediği bir şeye değer vermiyor. Ne kadar da güzel anlatılmış sevginin emekle ilişkisi… kaleminize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  30. İnsan yeter ki hayatında yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu ve bunun böyle gitmemesi gerektiğini kabul etsin. Sonra mutlaka ona bir çıkış yolu gösteriliyor🌸 Elinize sağlık💐

    YanıtlaSil
  31. İlişkide bağları sıkı tutan şey o ilişkiye harcanan emek, insan bunu bilmediğinde yanlış bedeller ödeyip kendi zalimini farkında olmadan kendi oluşturuyor. Bedel sen ne kadar kıymetlisin.
    Çok güzel bir yazı kaleminize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  32. İnsanın seçim yaptığını fark etmesini sağlayan ne güzel bir yazı olmuş. Neyi seveceğimize, neye kıymet vereceğimize kendimiz karar veriyoruz. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  33. Sevgiyi, emeği ne güzel anlatmışsınız... Ellerinize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  34. Günlük hayatta kullandığımız kelimelerin anlamını düşünmek ne kadar kıymetli... "Sevgi" deyince nerelere varabiliyor iş. Düşünmenin önemini, düşünmek için doğru soruları öğrendiğim bu eğitime ve hocalarıma çok teşekkür ederim 🌿

    YanıtlaSil
  35. Teşekkür ederiz 🍁

    YanıtlaSil
  36. Elinize sağlık çok güzeldi. Sevgi adası, sevgi pıtırcığı denir ya neşeli çok hareketli çok canlı sevgi dolu … öyle olmak istenen, özenilen, beğenilen, özlenen … öyle olabilmenin yolu da harekete geçerek emek vermek, bedel ödemek…

    YanıtlaSil
  37. Seni seviyorum demek yetmez.. İnsan bu cümlelerin delilini ispatını görmek ister 🤍

    YanıtlaSil
  38. Doğru yerde ve gerçeğe bedel ödemek dileğiyle🤍

    YanıtlaSil
  39. Sevgi emekle o kadar ilişkili ki..
    Eğer olmasaydı futbol seven krampon hastası bir çocuk kendi harçlığını biriktirip aldığına gözü gibi bakarken, babasının aldığına da gözü gibi bakardı. Oysa bedelsiz gelene hiç de gözü gibi bakmıyor :)

    YanıtlaSil
  40. Elinize sağlık🍁

    YanıtlaSil
  41. "Sevmiyorum!" Değil yeterince emek vermedim.
    "Beni sevmiyor!" Değil bana yeterince emeği yok.
    Doğru problemi bulunca çözüm ne kadar basit aslında.

    YanıtlaSil
  42. Beni sevmiyor diye şikayet ettiklerimizi düşününce çok anlamlı oldu... Teşekkürler

    YanıtlaSil
  43. Cevabı gizli, zor sorular bunlar dediğimiz, öyle sandığımız soruların cevabı ne kadar da gözümüzün önünde aslında 🌿

    YanıtlaSil
  44. Kaleminize sağlık 💖💖💖💖💖

    YanıtlaSil
  45. Muhteşem🎊👏👏👏

    YanıtlaSil
  46. Sevdiklerin neler? Peki ya sevmen gerekenler? Sevdiklerin, sevmen gerekenler mi? Yoksa sevmemen gerekenler mi?….

    YanıtlaSil
  47. Sevgi neydi? Sevgi emekti? Peki sadece emek mi? Dengeli emek ödemezsek ne olur? Dengede olup olmadığımızı nasil bileceğiz? Sevgi olmasa da olur saygi yeterli mi? Saygı olmasa da olur sevgi yeterli mi? İkisi de mi olması lazım... Peki nasıl olur ve nasıl o dengeyi korurum?

    YanıtlaSil
  48. Ne güzel ne yalın bi anlatım.. emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  49. Ne güzel bir bilgi verilmiş, öykü içinde. Çoğumuzun problemi olan, çözemediğimiz. Elinize sağlık 😊

    YanıtlaSil
  50. Sevgiyi doğru tanımlama ve bedel adına ne anlamlı bir yazı olmuş,
    Ellerinize sağlık🦋

    YanıtlaSil
  51. İnsan hep sevgiyi arıyor da sevginin ne olduğunu düşünmek aklına gelmiyor

    YanıtlaSil
  52. Sevdiklerin neler? Peki ya sevmen gerekenler🌼

    YanıtlaSil
  53. Emeksiz yemek olmuyor ne kadar doğruymuş

    YanıtlaSil
  54. Emek girdiği her yeri güzelleştiriyor

    YanıtlaSil
  55. Bu yazıyı okuyunca nelere ne kadar emek verdiğimi düşündüm. Ve "Emeğim nerelerde olmalı?' bu da çok önemli..

    YanıtlaSil
  56. Meryem Hicran Erataman10 Kasım, 2022 09:10

    Sevgi ve emek ilişkisi ne kadar güzel anlatılmış. Soğudum artık istemiyorum dediğimiz şeylerde bile bizim emek eksikliğimiz olması insanın ciddi yanılsamalar yaşamasının da sebebi aslında. Yaşama sevinci ve bezginlik arasındaki farkı anlattı bana yazınız. Sevdiklerimle Paylaşacağım. Teşekkürler ...

    YanıtlaSil