Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerleri Hakkında Düşüncelerim
Bu hayatta her insan mutlu ve başarılı olmak ister…
Bunun için,
- Sevdiği insanla yuva kurmak,
- Bir sınavda başarılı olmak,
- Hayalini kurduğu mesleği yapmak,
Bu hayatta her insan mutlu ve başarılı olmak ister…
Bunun için,
Her insanın varmak istediği hedefleri vardır kendi yaşamında. İnsanın hedeflerinin oluyor olması iyidir, ancak yeterli değildir. Sonrasında bu hedeflere nasıl varılabileceğiyle ilgili yöntemlere ihtiyacı vardır. Trafikte nasıl yol alınabileceğini gösteren işaretler, trafiği yönlendiren lambalar olduğu için trafik sorunsuz ilerler. Herkes kendi varmak istediği noktaya kendi istediği yoldan, istediği sürede varma hakkına sahip olsaydı bir kaos olurdu, bir sürü insan varmak istediği noktaya ya varamaz ya da çok fazla kayıplarla varabilirdi. İnsanın hayatı da böyledir… Küçükken kurulan hayaller vardır, bazıları unutulur, bazıları hedefe dönüşür peşinden koşulur, bazılarına ulaşılamaz, bazılarına ulaşmak mümkün olunur…
40 kişilik üretim yapan bir firmanın genel müdürlüğünü yapıyordu Eren. Sabah yine işe gittiğinde yine aynı manzara ile karşılaşmıştı. Anlam veremiyordu bir türlü olana…
Nilüfer merak
ediyordu: “Nasıl oluyordu da üç ay öncesine kadar o yoğunluk içinde sabahları
erkenden kalkabiliyor, sabah sporunu yapıyor, motive bir şekilde güne başlayıp
9-5 işine gidip geliyor, akşam da ev işleriyle ilgileniyordu? Üstelik yaptığı
ekstra şeyleri düşündükçe hayrete düşüyordu. Nasıl bu kadar kısıtlı zamanda bu
kadar çok şeyi sıkıştırabiliyor, hem de hevesli bir biçimde yapmak istiyordu?”
Bahçeye inen merdivenlerin başında durdu, görebildiği kadar uzakları taradı gözleri. Gündüz seyretmeyi sevdiği, komşu uzak bahçeler seçilmiyordu. Ancak alacakaranlığın yerini aydınlık aldıkça görebilecekti. Hava tamamen aydınlanmadan önce işini bitirmeliydi. Bir derin nefes sonrası devam etti. Kuş sesleri bile yoktu henüz. Yalnızca çekiştirdiği hortumun ardından gelen su sesi. Ah, o … Toprakla ve yapraklarla çarpışıp serpilen o suyun sesi… Tertemiz, dinlenmiş havaya karışan ıslak toprak kokusu…
Bırakın siyah beyaz görüntüyü henüz televizyonların bile olmadığı, insanların radyodan arkası yarın temsilleri dinledikleri zamanlar vardı. Tek kanaldan ibaret bir radyo. Açıldığında ne varsa onun dinlenmek zorunda olunduğu; haber saati ise haber, müzikse müzik… Ece bu cümleyi duyduğunda aklından bunlar geçti:
Bazen insandan beklenen yalnızca kendisine sorulan soruya doğru cevap vermesidir. Bazen bir hamleyi yapmak, bazen yapmamak, bazen susmak bazen konuşmak, bazen gitmek bazen kalmak… Sonrası ise insana ait olmayan kısım…
Elmas çocuklarla çalıştığı bir alandaydı. Onları yetiştirme sorumluluğu vardı. Kendisiyle birlikte çalışan bazı arkadaşlarının yaptığı yanlış hamleleri fark ediyor ve bunun hakkında endişeleniyordu. Birkaç kez uyarmayı denedi ama anlayacak gibi değillerdi. Ya da yapılan uyarılar kendi isteklerinin zıddı olduğundan gerçeği görmekte zorlanıyorlardı.