Farklılıklar Ayrıştırır mı?

  Farklılıklar Ayrıştırır mı?

 

-Off şimdi bi saat bunu bekleyeceğiz, o evde kalsa olmaz mı? Zaten varlığı yokluğu bir.

-Kızım sessiz ol, duyarsa üzülür böyle konuştuğunu. Onu da idare etmemiz lazım, napalım o da öyle...

-Ablamla bir yere gitmeyi sevmiyorum anne. Konuşmuyor, susup oturuyor.


Aslı kendisiyle ilgili konuşulanları çoğu zaman duyuyordu ama duymazdan geliyordu. Duyduğunu belli etse, bir tepki vermesi gerekecekti, buna gücü yoktu. Aslında bu durum çok canını sıkıyordu. Kendisinin çok sıkıcı olduğunu düşünüyor, bir ortamda konu açamıyordu. Konuşacak bir şey bulamıyordu. Oldum olası böyleydi... Çocukken de çok içine kapanıktı. ‘’Napayım benim de yapım böyle...’’ diye düşünür, durumu kabullenerek kendini rahatlatmaya çalışırdı.

Oysa kız kardeşi girdiği her ortamda neşesiyle dikkat çeker. Sohbetiyle kendini sevdirirdi. Aslı’nın aksine çok girişkendi. Ablasının durgun içine kapanık haline tahammül edemez, bir yandan sürekli onunla didişirdi. Çocukken de anlaşamazlardı. Birinin ak dediğine diğeri kara der, biri evde oturalım derken diğeri dışarı çıkmak isterdi. Her şeyleri nasıl bu kadar zıt olabilirdi. Birinin beğendiğini diğeri beğenmez, biri sevincini belli ederken, diğeri hiç tepki vermezdi. Her biri olduğu gibi kalmak ister, diğerini kendisine benzemediği için eleştirirdi. 

Bu kızlar kardeş olmalarına rağmen bu kadar geçimsizlerdi. Anneleri bu duruma hayret ediyordu. Evlatlarının bir türlü orta yolda buluşamaması Hatice hanımı çok üzüyordu. Kardeş kavgasından evde huzur kalmamıştı. Bir çözüm arıyor ama ne yaptıysa olmuyordu. Onu asıl kaygılandıran; kardeşken birbirlerini idare edemiyorlarsa, evlendiklerinde eşlerini nasıl idare edeceklerdi. Öyle ya illa ki farklılık olacaktı.

İnsanlar çeşit çeşitti...

Kimi konuşmayı sevmez, kimi konuşmadan duramaz...

Kimi evden dışarı çıkmaz, kimisi içeri girmez...

Kiminin cebinde akrep var, kiminse cebi delik...

Neydi bu kadar farklılığın sebebi?

Bu farklılıklar kendi tercihleri değildi belli ki... Çünkü çocuklukları da böyle geçmişti.

Peki, orta yol nasıl bulunurdu?

Bu farklılıklar insanlara neden veriliyordu?

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Hatice hanım, insanları çok iyi izlerdi. Birbirinden çok farklı mizaçta evlenen çiftleri izliyordu bir süredir. İki yol ayrımı çıkıyordu; ya oldukları gibi kalıp, didişip duruyorlar ya da zaman içinde eşler birbirine benzeyerek kıvamı yakalıyorlardı.

Peki, kıvamı yakalayanlar bunu nasıl başarıyorlardı? Hangi konularda esniyorlardı? İnsan taviz vermeden, nasıl farklı bir insana dönüşebilirdi? Düşüncelere dalmıştı.. Aklında bin bir soru vardı... Telefonun çalmasıyla irkildi. Arayan arkadaşıydı. Onu bir seminere davet ediyordu. İnsanı tanımanın da bir sanatı varmış. ‘Tamam, gelirim...’’ dedi. Zihnindeki sorulara cevap bulabilme ümidi biraz daha yeşerdi.

İnsan yeter ki doğru soruları merak etsin... Cevaplar gecikmeden gelir...




  ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

 ***

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder