İSTE İSTE DURMA  

Oturduğu yerden kalkarken yanındaki iskemleden tutundu. Bir “Ah!” çekti ve doğruldu. Sadece bir iki sokak yürümüş, bir çay molası vermek istemişti. Bu sıralar yürürken nefes nefese de kalmaya başlamıştı. Evden markete gitmeye üşenir hale gelmek de ne demekti? Henüz 35 yaşına yeni basmıştı. Yaşıtları çocuklarının peşinde enerjik koştururken o durduğu yerde yorulmayı nasıl başarıyordu ki? Sabahları yataktan kalkmak hiç bu kadar zor gelmemişti. Günlük rutinini yaparken bile zorlanıyordu. İşten gelip yatağına uzandı ve önceden notlar aldığı ajandalardan birini eline aldı. İki sene önce hedeflerini yazmıştı. Ah, ne de güzel hedeflerdi bunlar! Düzenli spor alışkanlığı, kilo vermek, sağlıklı yemek, kitap okumak gibi şeylerdi. Diğer senelerden hiçbir farkı yoktu. Bu sene de benzerdi hedefleri. 

İnsan hayatında hep bir şeyleri isterken bulur kendini. Bazen renkleri ve dikimi tarzına uygun bir kıyafetin fotoğrafını görür ve kendini içinde hayal eder. O anda “Benim olabilirdi, keşke olsa…” der. Ya da spor yapan insanları görüp “Yarına başlıyorum, kesinlikle ihtiyacım olan şey bu!” söylemleri ardı ardına gelir. Yıllardır hep yaşadığı sorunlardan biri buydu. Kilolarından uzaklaşmak, sağlıklı fit bir görünüme yaklaşmak istiyordu. Dış görünümü nasıl fit olursa o kadar çekici ve iyi görüneceğini düşünüyordu. Bu kadar şeyi isterken gerçekleştirmek için harekete geçmeleri hep yetersiz kalıyordu. Bir yerlerde bir yanlışı vardı ama neydi? Diyete hızlıca başlayıp 4 kilo verip sonrasında nasıl eski kilosuna hemen dönebiliyordu ki? Ya da spora hemen başlayıp ardından tekrar hımbıl zamanlarına geri dönebilmeyi? 

Başlamakta sıkıntı olmayıp devam ettirmede onu zorlayan ne olabilirdi?

İsteklerini gerçekleştirme çabaları içinde hırpalanmıştı. Sanki aynı anda dört bir yandan çekiştirilen bir çarşaf gibi gerilmişti. 

Yattığı yerden kalkamayan, yediği yemekten keyif alamayan bir insana dönüşmüştü. Bir şeyler değişmeliydi artık. Yıllardır ajandasına yazdığı bu hedefleri gerçekleştirememesinin bir sebebi olmalıydı. Bunları düşünürken bir anda telefonu çaldı. Uzun zamandır görüşmediği eski iş yerinden bir arkadaşıydı arayan. Açıp açmamakta kararsız kaldı ve son anda cevapladı. Beklediğinden çok farklı gelişen bir konuşma olmuştu. Yurt dışına taşınan arkadaşından haberdar değildi, aradan yıllar geçmiş ve bir eğitim için hafta sonu geleceğini söylemişti. Ülkeler arası değişikliğe bile değer olan bu eğitimi merak etmişti Çiğdem. Üstelik hayatıyla ilgili en ufak bir adımı atmakta zorlandığı bu dönemde.

Arkadaşının telefonunu açmak istemezken bu sefer kapatmak istemeyen yine kendisi oldu. 

Hayatında değiştirmek istediği bir çok şeyi nasıl başarabileceğinin bir yolu olduğunu biliyordu. Ama o yol neredeydi, nasıl bulabilirdi? İşte beklediği cevap bir telefonun ucundan gelmişti. Hem de kıtalar ardında yaşayan birinden. 

İnsan istekleri olan bir canlı olmasına rağmen hayatında seçim hakkı olan da bir varlık. Böyle olduğunda sunulan tekliflere kaşımızla, gözümüzle, elimizle, dilimizle cevap verebiliyoruz. Sadece bir evet ya da sadece bir hayır olmuyor. Her bir evet, başka evetleri doğurabiliyordu.

Çiğdem artık hayatının yönetimi kendinde olsun istiyordu. İstekleri tarafından yönetilen biri olmak onu yormuştu.  Hem isteklerine yetişemiyordu hem de onları yapacak enerjisi kalmıyordu. Bir şeyleri sürekli ya istememeliydi veya istediği şeyi yapabilmeliydi. Ama bunun için önce isteklerini yönetebilmeliydi. Dünya’nın bir ucundan insanları harekete geçiren bu eğitimi merak etmişti. Onun ihtiyacı olan belki de buydu? Kim bilebilir ki?

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***