Nasıl Kaliteli İlişkiler Kurarız?

Gönül, memur bir ailenin bekar bir genç kızı olarak, Edebiyat Öğretmenliği Bölümü’nde eğitimine devam ediyordu. Tam dört ay önce aynı okulun Mühendislik Fakültesi’nde okuyan Faruk ile tanışıp görüşmeye başlamışlardı.  Gönül Faruk’u etkilemek için günler öncesinden ne giyeceğini planlardı. Gönül’ün öyle çok çeşitli kıyafeti yoktu aslında. Ama etrafına bunu belli etmek istemezdi. Ekonomik durumu daha iyi olan birkaç arkadaşına uğrar, rica minnet hatta ısrarla onlara ait en güzel kıyafetleri toplar, kombin yapar sonra da iade ederdi. 

Bir cumartesi akşamı Faruk’la buluşmak için yine moda dergisinden çıkmış gibi hazırlanmıştı Gönül. Üzerindeki mavi çiçekli ipek gömleği ve krem rengi süet botları arkadaşı Ayfer’den ödünç almıştı. Dört aydır görüştükleri için, bu sıralar Faruk’tan bir evlilik teklifi bekliyordu artık. En azından kendisini ailesi ile tanıştırmak ister diye umuyordu. 

O gün buluştuklarında Faruk Gönül’den ayrılmak istediğini söyleyerek ilişkilerine nokta koymuştu. Gönül bu ayrılığın sebebini sonraki günlerde Faruk’un yakın arkadaşından duymuştu;

- Faruk kazandığı para ile sana istediğin hayatı veremeyeceğini düşündü Gönül. Evlenirseniz mutsuz olursunuz ikiniz de.

Gönül ne diyeceğini bilemedi. Duyduklarına öyle şaşırmıştı ki ‘’Aslında öyle değil’’ diyemedi.

‘’Faruk haklı. Onca zaman, ben onu anlayamamışım.’’ diyebildi sadece. Yavaşça arkasını dönerek uzaklaştı. 

Gönül Faruk’u neden anlayamamıştı? Bir insanın yakınındakileri anlamasını engelleyen şey neydi?

İnsan bazen hayatın içinde kendisiyle ilgilenmekten çevresinde olan biteni fark edemeyebilir. Aslında çevresindeki insanlar ondan ne bekliyor, onlar ne istiyor anlayamayabilir. 

Aylardır hatta yıllardır hayatında olan insanlara ve olaylara yaklaşımı eksik kalabilir. Ev sahibinin, iş yerindeki yöneticisinin, müşterilerinin, arkadaşlarının hatta ailesinin düşüncelerini anlayamayabilir. Çünkü insan bazen iletişimin çift taraflı olduğunu unutup kendisine çok yönelir. Kendi isteklerini karşı taraf da istiyor zannedebilir. Kendi ihtiyaçlarını karşı tarafın da ihtiyacı olarak görebilir. Oysa tek taraflı olan ilişki bir süre sonra kalitesini kaybeder.

Doğru tanı varsa doğru tedavi var…

Doktorun doğru tedavi için doğru bir tanıya yani algılamaya ihtiyacı vardır. Yoksa tedavi eksik kalır. İnsan ilişkilerinde de karşı tarafın ihtiyacı, istekleri, düşünceleri algılanmazsa ilişki eksik kalır.

Bizler dış dünyaya bilerek veya bilmeyerek her an onlarca mesaj veririz: duruşumuzla, konuşmalarımızla, mimiklerimizle. 

Ve bizler dış dünyadan her an onlarca mesaj alırız. Çocuğuna “okul nasıldı?” diye soran anne “iyiydi” demesini yeterli bulabilir ve sene sonunda sınıfta kalmasına şaşırabilir. Oysa çocuk sınıfta kalacağının mesajını çok öncesinden vermiştir.

İnsan kendi gündeminden önce iletişimde olduğu kişilerin, kim olduğunu, onların duygu durumlarını, isteklerini anlamaya zaman ayırabilirse, bir fotoğrafın içine gizlenmiş başka başka fotoğraflar görür. O zaman karşısındaki insanın anlattıklarından anlatmadıklarını anlamaya başlar. Kimsenin kimseyi dinlemediği yerde, dinleyen kişi, ilişkide albenili taraf olur. Kimsenin kimseyi anlamadığı bir zamanda, anlayan kişi ise ilişkiyi yönetir. Kaliteli ilişkiler kurabilir.

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***