SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ

BİR BİLENE Mİ DANIŞSAK?

 

BİR BİLENE Mİ DANIŞSAK?

Ahmet üniversite okumuş, özgüveni olan başarılı bir gençti. Merve’nin babasıyla Ahmet aynı  köydendi. Köy şehre 40 dakikalık bir mesafedeydi. Ahmet   ailesiyle köyde yaşıyor, işe gidiş geliş yapıyordu. Merve’ler de ailesiyle yazın köye yaylaya çıkıyorlardı. Merve de öğretmendi, o yaz Ahmet’le yaylada tanışmışlardı. Ahmet yakışıklı ve ağzı çok iyi laf yapan bir gençti. Merve’yi etkilemeyi başarmıştı. Kısa zamanda arkadaşlıkları ciddiye dönüşmüş evlenmeye karar vermişlerdi. Aileler de uygun gördü ve bir zaman sonra evlendiler.

Merve’nin ailesinin ekonomik durumu Ahmet’e göre biraz iyiydi. Evlendikten sonra Merve’nin ailesine yakın bir semte yerleşmişlerdi. Ahmet düşük bir maaşla kurumsal bir şirkette çalışıyor ama ikisi de çalıştığı için geçiniyorlardı. En çok da Merve’nin akrabalarıyla görüşüyorlardı. O ailelerdeki yüksek perdeden konuşmalar Ahmet’e kendini biraz ezik hissettiriyordu. Merve hamileydi, bir de çocuk olursa ilave masraflarla ailesine istediği gibi bir hayatı yaşatamamanın endişesini taşıyordu…

Bir hafta sonu ailece gittikleri bir tantunicideki kuyruğu görünce, Bu işte iyi para olsa gerek. Şu müşteriye bakılırsa tantuni işi iyi kazanıyor gibi” diyordu. “Ne de olsa yemek sektörü, insanlar her şartta karnını doyurmak zorunda” diye kendi içinden bir hesapta yapmıştı. “Aslında ben de bu işi yapabilirim. Ne de olsa mürekkep yalamış adamım…Birde  patron şu kasadaki iki lafı bir araya getiremeyen adamsa”“O yapıyorsa, ben ondan daha iyisini yaparım” diye içten içe kendiyle   konuşmuştu.


Oysaki hiç bilmediği bir sektördü ticaret. Tantuniyi de bugüne kadar sadece yemişti. Nasıl yapıldığını bile bilmiyordu. “Ama bir tane işi bilen bir usta bulurum, altı üstü bir et ve lavaştan ibaret değil mi”? Diye düşündü.

Ertesi gün fikrini eşi Merve’ye açtı. Merve; “acaba bu işi bir bilene mi danışsak? Ahmet” demesine rağmen Ahmet patron olmanın havasına çoktan girmişti? Kaybedecek vakti de yoktu.

“Amcamın oğlu da işsiz, bir garsonluk geçmişi de var onunla beraber bu işi hallederiz”. “Ben işten çıkıncaya kadar o dükkanla ilgilenir, işten çıkınca da ben ilgilenirim”. “Hesap kitap işine de kafamız çalışıyor nasıl olsa”. Diye kafasından planını kurdu.

Küçük bir dükkanla işe başladılar. İyi bir usta buldular, işler fena gitmiyordu. Ahmet bu gidişatı görünce, yemekleri de çeşitlendirerek daha büyük bir dükkânda et lokantası açmaya karar verdi. Maaşlı çalıştığı işinden de istifa etti.  Yüklü bir kredi çekti, güzel bir semtte   bir dükkân kiraladı. Et lokantası olunca, dekorasyon içinde ciddi bir para harcadı. Yanındaki dükkânı da tatlıcı için tuttu. “Bir taşla iki kuş vururum, buradan çıkan müşteriyi tatlı yemeye yan tarafa yönlendiririm” diye, yine kimseye danışmadan yeni bir işe kalkıştı.

İlk başlarda eş dost tanıdık biraz ciro yapsa da evdeki hesap çarşıya uymadı. Tantunideki gibi müşteriler gelmedi. Dükkânların kirası, çekilen kredinin borçları, çalışan maaşları, evin masrafları Ahmet bu kadar yükün altında ezildikçe ezildi ve lokantayı yaptığı masrafın çok altında devretmek zorunda kaldı…

Ben bu borçları nasıl ödeyeceğim diye başı iki elinin arasında kara kara düşünürken, herkes kendi bildiği işi yapmalı, bilmiyorsa da bir bilene danışmalı” diye kendi kendine mırıldanıyordu…. Merve’nin ailesine ezilmeyeyim diye kimseye danışmadan attığı bu adımlar yüzünden, şimdi borçlarının altında eziliyordu…Bir adım ileriye gidemediği gibi daha da geriye gitmişti…

İnsanın deneyip yanılarak hayatta alacağı yollar onu ileriye değil geriye de götürebiliyor… Bu sebeple hayat bize  deneme yanılma” der, “deneyim transferi” yap der… Birileri daha önce o batışı yaşadı… O başarıyı elde etti…  O hastalığı geçirdi … Neden sen Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışıyorsun? Neden bunun için zaman kaybediyorsun?  Bize verilen sınırlı bir ömüre, birçok hayatları sığdırabilmemiz için deneyim transferi yapmamız tavsiye ediliyor.

Deneyim transferi, hedefimize giden yolda vakit kaybetmeden doğru ve hızlı yol alabilmek için bize konfor alanı da sağlıyor…Kim yolculuğunda engellere takılmak, yara bere almak ister ki?...


 ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

 ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder