SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ

5 DAKİKAYA HAZIRIM


5 DAKİKAYA HAZIRIM

"Belmaaa! Belmaa diyorum, hazır mısın? Hazırlandığında söyle ben 5 dakikaya hazır olurum..." 

Yine bir hafta sonu, yine bir telaş evde. Bir yerlere gidilecekti ve bu her ikisi için de dakikalar geçtikçe dayanılmaz bir probleme dönüşecekti. 

Belma ortalarda dolaşıyor, işlerini yetiştirmeye çalışıyordu. Fatih ise bir köşede oturmuş, eşinin hazır olmasını bekliyordu. Hep mi geç kalınırdı? Hep mi telaş içinde bir yere gidilirdi? Fatih bu konuda ne denediyse başarılı olamamıştı. 


Bir düğün olsa 19:00'daki düğüne 20:00 diyordu, ona bile 20:30 de ulaşabiliyorlardı. Arkadaş toplantılarına her zaman onlar geç kalıyordu. Sabah kahvaltıya gidilecek, gidilen yerde zar zor yer buluyorlardı. Her zaman onlar gecikiyor, her zaman onlar geriden takip ediyorlardı. Fatih, sabahtan başlıyordu uyarılarına. "Hayatım bak akşam Serkan'lara gideceğiz, şimdiden söylüyorum, lütfen geç kalmayalım. Ben eve geldiğimde hazır ol ki hemen çıkalım." 

Ne kadar uyarsa da kapının önünde yine bir hengame yaşanıyordu. Belma, bir türlü evden çıkamıyordu. Yapılacak onca iş, hepsi neden bu ana denk geliyor diye kendine kızıyordu. Fatih ise eve gelir gelmez giyinip koltukta Belma'yı bekliyordu. Kapının önünde yaşanan o anlar aslında Belma'nın da canını sıkıyordu ama bir türlü zaman ayarlaması yapamıyordu. Belma, Fatih kadar dakik bir insan değildi. Ne kadar çabalasa da Fatih'ten hep bir tık geride kalıyordu. Fakat bunların yanında acil durumlarda pratik olması, hemen yeni bir yöntem bulması hayat kurtarıyordu.

Bir gün yine telaşlı bir şekilde evden çıkmışlardı. Fatih'in tutulan sırtı için fizyoterapistten randevu almışlardı. Aslında daha erkendi ama Fatih öncesinde yaşadıklarını kendine referans alarak, şimdiden gerilmeye başlamıştı. Kapı girişinde başlayan atışmalar arabaya kadar devam etmişti. Öyle ki Fatih sinirini bir türlü yatıştıramıyordu. Belma ise "Tamam hayatım sakin ol, geç kalmadık bak bu sefer." dese de çare olmuyordu. "Ben telaşlı bir şekilde çıkmak istemiyorum hayatım artık, sakin sakin gitmek istiyorum. Arabada 120 yapmak istemiyorum, 80 ile etrafı izleyerek gitmek istiyorum."

İlk defa gideceklerinden, Belma elinde navigasyonla yeri çözmeye çalışıyordu. "Tamam hayatım biliyorum ben burayı, şu yola sapacaksın." Dedi. Fatih ise eşine pek güvenmeyerek telefonu isteyip "Ver bakayım sen şunu bana. Çok uzakmış ya neden bu saatte çıktık. Hep diyorum, biraz erken çıkalım. Bıktım her yere geç kalmaktan. Ahhh sırtımmm!..." dedi. Fatih, sinirinden hiçbir şeyi gözü görmüyordu. Belma ise "Hayatım lütfen sakin ol, bak navigasyon yanlış gösteriyor. Bak şu yoldan gir 5 dakikaya oradayız. Ben biliyorum orayı, şuradan sapar mısın?" dedi.

Fatih 20 dakikayı da göze alamayarak Belma'nın dediği yere saptı. Köşeyi döner dönmez de Fizyoterapistin önüne park ediverdi. Saate baktı, daha 10 dakikaları vardı. "Olsun, ilk defa geliyoruz. Daha insanlarla tanışacağız, erken sayılmaz bu saat." diyerek içeri geçti. 

Belma, önceki geç kalmaların telafisi diye düşünüp sesini çıkarmadı. Fatih tedavi olurken o da bu konu üzerinde düşünmeye koyuldu. Hem kendisini hem de eşini bu kadar germesine ne gerek vardı? Önceki işlerin de o ana denk gelmesi de cabasıydı. Ertelemeyip hemen kalkıverse hiçbir problem yaşanmayacaktı. 




Fatih de terapistin dediği hareketleri yaparken, Belma'nın şu pratik halleri aklına geldi. Her defasında nasıl oluyordu da kurtarıyordu kendisini. Son dakikada saptığı yollar, dakikasında hazırladığı yemekler, çantasından çıkarıverdiği eşyalar hep kurtarıcı oluyordu. Yoksa kendisine kalsa her defasında kitleniveriyordu. İyi tarafları da vardı bu Belma'nın. 

İkisi de hem kendilerinin, hem de eşlerinin avantajlı ve dezavantajlı yönlerini düşündüler. Aslında birbirini tanımak ne kadar da önemliydi. Bunun farkına varmak da bir o kadar kıymetliydi. İnsan tanıyınca ön yargılarından kurtuluveriyordu. Onlar da bunu yaşayarak, üzerine düşünerek bulmaya çalışıyorlardı. 

Çıkışta pek konuşmadılar, bu arabada da devam etti. İkisi de düşünce girdaplarının birinden çıkıp diğerine dalıyorlardı. Ta ki Fatih kestanecinin önünde durana kadar. Fatih pencereyi açtı, "Abi bizim hatuna ver bakalım en sıcaklarından. Ceza olarak elleri yansın bir..."dedi Sonra ikisi de gülüştüler. Sonra birbirlerine baktılar, bakalım daha hangi huylarının farkına varacaklar. 


***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

8 yorum:

  1. Kim bilir kaç tane çiftin yaşanmışlığı :)

    YanıtlaSil
  2. Emeğinize sağlık keyifle okudum...

    YanıtlaSil
  3. randevu saati 13 se 12 desin :)) karşıdaki kişi kendine karakter koyana kadar, sorunu bilmekte önemli tabii çözüm üretebilmek adına

    YanıtlaSil
  4. Kavga çıkmadan yazı bitti şükür :) Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. 🤩😍 biri bizi anlattı sankii
    Aynen böyle oluyor bütün süreç.

    YanıtlaSil
  6. Devamı gelir mi acaba?

    YanıtlaSil
  7. Okurken Belma oldum.

    YanıtlaSil